Perde Arkası

Balyoz Planı'nın lokomotifi Çetin Doğan, "Batı Çalışma Grubu"nu kurmuş bir paşa olarak, Çevik Bir çizgisini Şener Eruygur-Hurşit Tolon Hattı'na bağlayan bir komutandı.

*

Şimdilerde yaşadıklarımızı doğru okuyabilmemiz için bazı temel hususları hatırlamamızda fayda var...

1997'de Kara Kuvvetleri Komutanı iken KKTC'deki tatbikatta suikasttan kıl payı kurtulan ve 1998 yılında Genelkurmay Başkanı olan Hüseyin Kıvrıkoğlu idi...

Kıvrıkoğlu bu görevde ilk yılını tamamladığında, yani 1999'da...

28 Şubat'ın önde gelen siması Çevik Bir 1. Ordu Komutanlığı'ndan emekliye sevk edilmişti.

Yerine Hilmi Özkök gelmişti.

Çevik Bir dağılmıştı; devir teslim törenine gitmemişti.

Hilmi Özkök, 2002'de Genelkurmay Başkanı oldu.

Balyozcu Çetin Doğan...

Özkök bu görevde ilk yılını tamamladığında yani 2003'te 1. Ordu Komutanı iken emekliye sevk edildi.

Yerine Yaşar Büyükanıt gelmişti.

*

Günümüzün Ergenekon sanığı Hurşit Tolon...

2005'te 1. Ordu Komutanı iken emekliye sevk edilmişti...

Yerine İlker Başbuğ 1. Ordu Komutanı olmuştu.

*

2003'ün Mart'ında Selimiye Kışlası'ndaki toplantıda "Balyozcu" bir konuşma yapan...

2006 Kasım'ında Washington'da Hudson'cı Zeyno Baran'la görüşen Ergin Saygun ise...

Genelkurmay İkinci Başkanı iken "27 Nisan sanal muhtırasının perde arkasındaki isim"di.

İlker Başbuğ, 2008'de Genelkurmay Başkanı oldu.

Bu görevde ilk yılını tamamladığında yani 2009'da...

"İhbar Mektubu"nda "Cuntanın önde gelen iki generalinden biri" olarak tanımlanan Ergin Saygun...

1. Ordu Komutanlığı'ndan emekliye sevk edildi.

*

Bugüne dönelim...

Balyoz Planı'nı hazırlayan Çetin Doğan, "Seminerin sonuç raporunu dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'e gönderdik" diye konuştu.

Özkök Paşa ise...

O dönemde kendisine yapılan sunumun basında Balyoz planı hakkında çıkan ve suç teşkil eden içerikten farklı olduğunu söyledi!

Çetin Doğan'ın Selimiye toplantısının "asıl işlevini" Özkök'ten sakladığını -sadece hükümete yönelik değil aynı zamanda Genelkurmay Başkanı'na karşı bir hareket planıydı- buna mukabil "Hilmi Özkök'ün Balyoz darbe planından haberdar olduğunu" görebilmek hiç de zor değildir.

Ezcümle...

Çetin Doğan'ın, Hilmi Özkök'ün son günlerdeki konuşmalarından dolayı "üzülmesi" normaldir!

"Kim, kimdir, ne yapmıştır?" biliniyor.

*

Ergenekon'a toz kondurmayan, Balyoz Planı'nı hayal mahsulü olarak niteleyen kimi meslektaşlarımız...

"-Bu nasıl Genelkurmay Başkanı imiş, döneminde neredeyse her gün darbe planı yapılmış da kılını dahi kıpırdatmamış?" diyerek Hilmi Özkök'e saldırıyorlar.

Acaba?

Hilmi Özkök, kılını kıpırdatmamış olsaydı...

Bütün bu darbe planlarını önleyemezdi.

Özkök, bunu "ince bir strateji ile farklı bir yöntemle" başardı; bu sonucu alırken de asla yalnız değildi!

Şayet...

Devlet kurumlarında ve TSK'da darbecilere karşı hakim bir "irade" oluşmasaydı, o dönemdeki darbe girişimlerini önlemek mümkün olmazdı.

Kimi liberal ve muhafazakar meslektaşlarımızın göz ardı ettiği, göremediği veya görmek istemediği temel husus da budur.

*

Bakınız, Hilmi Özkök, ne diyor:

"-Her şey değişirken TSK da değişecek. Bu işlerden korkmamalıyız." -Radikal, 3 Şubat 2010.

*

Özkök, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un son açıklamaları hakkındaki bir soruyu da şöyle cevaplıyor:

"-İlker Paşa'nın sözlerini aynen paylaşıyorum. Çok güzel bir yanıt verdi. TSK'nın bir tek sesi vardır, o da Genelkurmay Başkanı'dır. Çok güzel bir konuşma yaptı." -Milliyet, 2 Şubat 2010.

(Org. Başbuğ'un o konuşmasındaki asıl adresin "darbe heveslileri" olduğunu daha önce vurgulamıştım.)

*

Özkök, 2003-2004 dönemindeki darbe hazırlıklarını berhava ederken, Başbuğ Genelkurmay İkinci Başkanı idi ve darbecilere karşı Özkök'ün yanında yer almıştı.

Özden Örnek'in Günlükleri'nde ve Mustafa Balbay'a ait günlüklerde, başta Şener Eruygur olmak üzere darbeci generallerin, İlker Başbuğ'dan duydukları rahatsızlıkları dillendiren satırlar yer alıyor.

*

Başbakan Erdoğan, geçen hafta sonunda -darbe planları hakkında konuşurken- Genelkurmay Başkanı Başbuğ'la "paslaştıklarını" açıkladı.

Bu paslaşmadan fena halde rahatsız olanların başında "Ergenekon'un Avukatı" olduğunu her fırsatta 'gururla' dile getiren Deniz Baykal geliyor.

Baykal, "Çok paslaşmayın, kendi kalenize gol atarsınız!" diyor.

Fevkalade "açıklayıcı ve öğreticidir" kıymetli Erol Taş Beyefendi'nin, -pardon- Deniz Bey'in bu sözleri!

*

Başbakan'ın "Başbuğ'la paslaşıyoruz" açıklaması...

Sadece "Kurumlar arasında mutabakat falan yok, kriz var" iddiasındaki cephenin değil...

Aynı zamanda "Kurumsal uzlaşma bozuldu" diye "yorum çakan" bazı meslektaşlarımızın da okuyucularını yanılttıklarını göstermiş oldu.

Ayrıca, görüldü ki...

Son dönemde -aynen Baykal gibi- İlker Başbuğ'un görevden alınmasını isteyen veya Genelkurmay Başkanı'nı "Ya istifa, ya özür" diyerek istifaya davet eden kimi muhafazakar ve liberal kalemler de bir kez daha yanılmışlardır, kamuoyunu yanıltmışlardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar