TV’de denetimin sınırı

Celal Pir'in sunduğu NTV Soruyor programının bu haftaki konusu, "TV'de denetimin sınırı ne olmalı?" idi. Programın konukları ise RTÜK Başkanı Davut Dursun, Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Prof. Dr Yasemin İnceoğlu ve Doç. Dr. Hülya Uğur Tanrıöver oldu. Programda,

"Diziler toplumun manevi değerlerini zedeliyor mu? RTÜK, Türk aile yapısını koruyabilir mi? Televizyon yayıncılığında denetimin sınırı ne olmalı? Diziler, yarışmalar ve talk şovlar da şiddetin ve müstehcenliğin  dozu mu kaçtı?" soruları ele alındı.

Programda Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Televizyon programları ve diziler, cinsellik ve şiddet üzerine kurulu. Televizyon, izleyenleri pozitif düşünceye de sevkedebilmeli. Bilim, sanat, güzellikler ekranlarda kendilerine yer bulabilmeli" değerlendirmesini yaptı.

Televizyon ekranlarımızı negatif görüntüye mahkum eden anlayış,  kalitesizliği, cinselliği, şiddeti ön plana koyarak reyting devşirmeye çalışan bir zihniyetten beslenmektedir. Türk televizyonlarında son dönemde ortaya çıkan gayri meşru ilişkileri ele alan diziler, ahlaksız yapımlar, şiddet içeren görüntüler ve kimin eli kimin cebinde belli olmayan Türk aile yapısını deforme eden magazinel programlar, reyting damarından beslendiği için bu kalitesizlik ortaya çıkmıştır.

Ne yazık ki, radyo ve televizyonları denetlemesi, Türk aile yapısına uygunluğunu belirlemesi amacıyla kurulmuş RTÜK'ün de yaşadığımız bu deformasyon noktasında eli kolu bağlı durumdadır. Dizileri ele alalım: Dayısının karısıyla gayri meşru ilişki yaşayan yeğenin durumu, allanarak pullanarak ekranlara getiriliyor. RTÜK ne yapabiliyor?

Türk romancılığının yüz karası olan bir eserden aynen uyarlama bir dizinin ana karakteri, bir ailenin hem küçük kızını, hem büyük kızını idare ediyor. RTÜK ne yapabiliyor?

Çocuğunun ameliyat parası için bir gecelik gayri meşru ilişki yaşayıp 150 bin dolar alan Şehrazat karakterinin durumu, "Mağduriyet" olarak sunuluyor. RTÜK ne yapabiliyor? İnsanların zihinleri kurcalanıyor, algıları değiştirilmeye çalışılıyor. "Sizin de başınıza böyle bir olay gelirse, böyle yapabilirsiniz" şeklinde bir materyalist ve hedonist algı zihinlere yerleştirilmeye çalışılıyor. RTÜK ne yapabiliyor?

Programları ele alalım: Aile yapımızın temeli olan evlilik müessesi reytinge kurban ediliyor. İnsanlar, koyun seçer gibi televizyon ekranlarından birbirlerini seçerek, maddi imkanlarını, kaşını gözünü sorgulayarak evlenmeye kalkışıyor. RTÜK ne yapabiliyor?

Türk ailesinin kendine has misafirperverlik, kadirşinaslık, ikram etme özelliklerini yansıtması gereken Yemekteyiz programında, insanlar bir araya gelerek Allah'ın kendilerine ihsan ettiği nimeti puanlıyorlar, birbirlerini ve önlerindeki nimeti kıyasıya eleştiriyorlar. RTÜK ne yapabiliyor? Radyo Televizyon Üst Kurulu, ülkemizde mevcut olan radyoların ve televizyonların reklam gelirlerine ortak olmak dışında, işlevsiz bir kurumdur. RTÜK'ün görevi, ekranlara gelen programlara ne amaca hizmet ettiği belli olmayan, işlevsiz işaretler konulması olmamalıdır. RTÜK, içinde bulunduğu toplumun maneviyatını, ahlak yapısını koruyacak, insanlarının algılarını doğruya güzele yöneltecek programların ortaya çıkmasının fitilini ateşlemesi gereken bir kurum olmalıdır. Zaman zaman sahte kulak çekmelerle, zevahiri kurtaran cezalarla bugün televizyonlarımıza hakim olan kalitesizlik ve toplumun tüm değerlerini yok etmeye andiçmiş deformasyon boyutu kesinlikle ortadan kaldırılamaz.

Çünkü, ahlak ve maneviyat bizleri birbirimize bağlayan en önemli unsurdur, çimentodur. Bu çimento yok olursa, egoist, kapitalist, materyalist, hedonist anlayışın vazettiği değersizlikler dünyası depreminin altında kalırız. Böyle bir deprem toplumumuzu yok eder?  Bizden söylemesi!

Önceki ve Sonraki Yazılar