Gözlerindir Aradığım!..

 

Gözlerindir aradığım bir ömür.

Evet, o gözlerin… Kömür karası gözlerin!

Kimi zaman gönül mevsimime gören elalaşan, kimi zaman ise kahvenin envai çeşit tonuna bürünen!

Mavinin enginliğinde açık denizlere salan gözlerindir aradığım bazı demlerde.

Ya o kehribar gözlerin! Ona ne demeli? Mavi ile yeşil arasında, sarı ile açık kahve, turuncu ile altın renkleri arasında gidip gelen ve beni her defasında şaşırtan ve tekrar sevdanın burçlarına çıkaran o gözlerin.

Kimi vakitlerde de gümüşi grinin tonları arasında bana tüm dünyayı can havliyle gezdiren o gözlerin aradığım!..

Düşünün! Nedir aradığımız aslında, bir düşünün.

Bir gözdür aradığımız mütemadiyen… Bizi bizden alacak ve bize yeniden en berrak şekilde, sevda ile yunmuş yıkanmış olarak iade edecek olan bir gözdür.

İnsan başka neyi arar ki, bu kadar içli ve bu kadar içten?

Gözlerine bakan bir çift göz bulamamışsan eğer aşk ışığı taşıyan, kim seni teselli edebilir? Kim hasretlerini dindirebilir? Seni o gözden başka bir şey mutlu etmez. Doyurmaz.

Bulamamışsan şefkatle saran o çift gözü yorulmaların beyhudedir.  Emeklerin boşa çıkmıştır.

Her ne edinmiş olsan da varlıktan yana, sana sevda tütsülü bakmayan bir çift göze sahip değilsen fakirsin arkadaş!

İnanmıyorsan sor yüreğine! Cevabı oradan al.

Gözlerindir aradığım. Bir ömür…

Bulduğumda bayram eylediğim gözlerin... Bakışındır neşe dolduran yüreğimi… Şaha kaldıran benliğimi... Düğünsüz derneksiz, çalgısız coşturan… Bir tek bakışın biliyor musun? Bir tek bakışın o gözlerinle.

Gözlerindir aradığım. Bir ömür.

Ne vakit gözlerini kaçırsan gözlerimden içime hüzünler dolar.

Tıka basa hem de…  Dolar da nefes aldırmaz.

Ölümlerden ölüm beğenmektir gözlerinden ırak kalmak… Kör kuyularda ışıksız kalmaktır.

Hem de susuz!

Gözlerindir aradığım. Bir ömür.

Onun ışığıdır ısıtan canımı. Onun bakışıdır bin fermana denk anlamları uygun adımla içime salan.

Söz, olmayıversin ne çıkar! Kelimeler, olmayıversin ne gam!

O gözlerin var ya derin bakışlım, o gözlerin. Onlar hep var olsun!

Hüzne salsan da razıyım. Yeter ki bak. Bir bak…

Gamın perdeleri arasında bol sızılı nağmelerle dolaşmaya da razıyım ey can! Kaybolmaya da!..

Gözlerindir aradığım. Bir ömür!

Bu cümle içimin bir semasında bir arzında fırtınalar kopararak dolaşıp dururken yetişip kelimeler devşirmek derdindeydim. Ancak ne mümkün! Bir harf bile vermiyordu beni içine çeken gözlerin, bir tek harf!

Bu sabah mahmurluğumu atmak için radyoya yöneldiğimde aradığım dize karşıma çıkıverdi ve sessizce süzülüp gönlüme konuverdi.

Ötelerden sesleniyordu içime işleye işleye…

“Bunca diyar gezdim gözlerin için!..”

Duyduğum an işte bu dedim. İşte bu!

Sevgiyi, ilgiyi, çabayı en duru şekilde ancak böyle anlatmak mümkündür diye düşündüm.

Ve işte o zaman bir daha içime düştü gözlerin!

Hem de ne düşüş! Hem enlemesine, hem boylamasına… Üstelik de derince.

Bilen bilir. Yine bir haller oldu bu garip cânıma. Dilimden düşmüyor o cümle…

“Bunca diyar gezdim gözlerin için!..”

Bir insanın ömrünce duyabileceği en güzel cümlelerden biri olsa gerek!

Önerim şu değerli dostlar. Gözlerinize bakılarak bu cümle kurulmuşsa günün birinde bunu önemseyin. Çok önemseyin.

Bu cümleyi sevda kokan kadife bir bohçaya koyun, sonra sarın sıkıca. Ardından da gönlünüzün en yüksek yerine kaldırıp koyun, kutsal bir söz gibi.

Ve durmayın. Siz de hemen kuruverin o cümleyi. Korkmayın. Diyelim ki o sıcak cümleye dönemedi diliniz, heyecan yaptınız. Kalbiniz çarptı. Takatiniz yetmedi.

Vazgeçmeyin yine de. En azından şunu söyleyin:

Gözlerindir aradığım. Bir ömür. Buldum.

Şükür ki buldum. Çok bekletmedin.

Gözlerime kavuştum.

Bana benden sıcak bakan gözlerine/gözlerime kavuştum.

Sana kavuştum. Sana karıştım.

Sendeki bene kavuştum. Karıştım.

Malum. Arayan hep kendini ararmış. Gözlerini ararken, seni soluklarken sabahın erken demlerinde ıssız pencerelerde rüzgara karşı aradığım gözlerinmiş.

Beni dilhûn eden buymuş meğer!

Gecenin karanlığını çığlık çığlığa yarışım bundanmış. Zifiri karanlıklar içinde savururken sen zifir saçlarını benim aradığım geceyi yaran kömür gözlerinmiş.

Ne kömürmüş ki, yakmaklara doymayan ve renkten renge geçen. Beni de halden hâle koyan…

Yakmadan, yanmadan olmazmış. Şimdi anladım.

Gözlerim gözlerinde donunca anladım.

Gözlerim gözlerine dolunca anladım. Nazar neymiş, bakış neymiş, sevda neymiş?!

Dost nazarı neden önemliymiş? Arif neden farklı bakarmış? Kuşlar neden uçarmış, bülbül neden ötermiş, gül neden kızarırmış anladım.

Anladım kömür karası gözlerinde kaybolduğumda… Anladım tüm renkleri gözünde cem edip renksizleştiğimde. Anladım.

Artık yeni bir cümle düşüyor dilime apansız.

“Gözlerin hayat verir. Aşkın ise eceldir.”

Gözlerindir aradığım. Bir ömür!

Onları bulmak, vuslattır. Yâre varmaktır! Yâre kanmak ona doymaktır.

O gözleri bulamamak mı? Hiç sormayın. Bana kalırsa ecelsiz ölmektir.

canbolatugur@gmail.com
https://twitter.com/ugurcanbolat
https://www.facebook.com/iyibakkendine

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum