Ne Gereği Var?..

Dünya ilginç aslında… Biraz dikkatli bir nazarla incelendiğinde ne kadar ‘sökük’ varsa hepsi görülüyor.

Hatta tel tel dökülüyor!..

Genellikle iki türlü davranış benimsiyoruz bu konnuda.

Bazıları bu ‘Hayat sökükleri’ni hiç görmezden geliyor. Düşünmüyor üzerinde. Aldırmıyor. Yokuş aşağı gider gibi bırakıyor kendini akışa… İniyor hızlıca…

Ne durmaya ne de düşünüp bir muhasebe yapmaya zamanı olmuyor.

Diğer yaklaşım ise, madem ‘İpin ucu kaçtı’ devam edeyim o halde anlayışında… Buna halk dilinde ‘Battı balık yan gider’ deniyor… Ümitsizlik kokar… Düzgün yanım kalmamış ki derler… ‘Böyle gelmiş, böyle gider’ şeklindeki anlayışa sığınıyor, çürük bir ipe sarılıyor.

 Ve devam ediyor.

Üçüncü bir yol olmalı…

Bulmalıyız bu yolu… Zorlanırız belki ama yine de denemeliyiz.

Kendimce bir yol buldum aslında. Üzerinde düşündüm biraz… Size ne kadar uyar bilemem ama benim bu konuda kendime ikaz edici sayabileceğim cümleyi tespit ettim. Bunu başlığa çıkardım: Ne gereği var?

Bu soruyu ciddi biçimde sorabilirsek kendimize, kuvvetli bir fren görevi yapabilir…

Bir engel oluşturabilir. Düşünmek maksadıyla bir es verebiliriz. O sırada da bir kez daha akıl ve vicdan muhasebesi yapabiliriz.

Denemek lazım en azından… Ne kaybederiz ki?!

-Sabahın ilk saatleri… İyi bir gün olsun istiyorsunuz. Gözleriniz ışıl ışıl… Bir komşunuza ‘Günaydın’ diyorsunuz heyecanla… Sizi duymadı bile… Dönüp hışımla ‘Arkadaş neden selamıma karşılık vermiyorsunuz?’ demek geçiyor içinizden…

Hemen seçtiğim cümle geliveriyor aklımıza:

NE GEREĞİ VAR?

Belki bir derdi var… Ağırlık tahammül sınırını aşmış olabilir… Bir düşünceye dalmış yürürken seni görmemiştir bile…

 - Yorgunsunuz, eve tükenmiş olarak girdiniz… Geç de kaldınız üstelik! Eşiniz başladı yüksek perdeden sorgulamaya… Tam da ‘Ben kimler için çalışıyorum, bu nankörlük’ gibi cümleler geliyor dilinizin ucuna.

İşte bu sırada kendimize fren olacak seçtiğimiz sihirli üç kelime:

NE GEREĞİ VAR?

Sivri sözü aynı sivrilikle karşılamak ne kazandırır? Yürek yıkmaktan başka... Emek dağlarını heba etmekten başka… Karşılıklı bin bir zahmetle inşa edilen sevda tuğlaları bir tekme ile yıkılıverir…

 -Çok kazanmak lazım…  Çok varlık edinmeliyim. Zengin olmalıyım… Bu hırsla eşi dostu unutulup gece gündüz çalışmalıyım. Engel tanımamalıyım. Tüm hücrelerimizi bu cümleler kıskıvrak sıkıştırmışken yine ruhumu serinleten o kısa cümle geliveriyor.

NE GEREĞİ VAR?

Zenginlik her zaman mutluluk değildir. Çoğu defa değildir hatta… Kazanırken ne yazık ki pek çok defa kaybeder insan… Ama kazandım sanır! Ne kadar hüzün verici…

 - Tanınmalı, bilinmeli insan… Gittiği yerde itibar görmeli… Hürmet edilmeli. Ayakta karşılanmalı. Özel olduğu hissettirilmeli… İyi uğurlanmalı… Tüm narsistik beklentiler zihinden resmi geçit yaparken o cümle geliveriyor akla hemen.

NE GEREĞİ VAR?

 İtibar tanınmakta mıdır? Ün müdür insana değer katan? Kişi kendi iç dünyasını zenginleştiremez, oradan feyz alıp salamazsa eğer ünlü olmak ne işe yarar? Hatta çoğu defa özgürlük kısıtlayıcıdır. Olmadığın gibi görünmektir. Başkalarının yanında hüzünlenememektir. Tek başına yürüyerek simit yiyememektir. Sahilde martılara karşı şarkı söyleyememektir. Hürmete layık olup hürmet beklememek kadar özgürlük olabilir mi acaba?

Tam da burada Fahr-i Kainat Efendimizin “Ben kral değilim, Kureyş’ten kuru ekmek yiyen kadının oğluyum” sözündeki zirveleşme aklıma düştü… Binler selam olsun!..

 

-Güçlü olmalı insan… Vurdu mu ses getirtmeli… Sarsmalı, titretmeli… Kendisinden çekinilmeli… Güçtür her düğümü çözen, olmazları olur kılan. Ahh yine o cümle üşüştü:

NE GEREĞİ VAR?

 Güç bilekte değil yürektedir. Onun ise gösteriye ihtiyacı yoktur. Acaba yüreği zayıflar mıdır ego gücüne sığınanlar? Güç gösterisine meftun olanlar..

 -Trafik tıkandı… Hava sıcak. Sinirler gerildi. Tam da bu sırada aceleci birisi direksiyonu önünüze kırıverdi. Öfkeniz kabardı. Sinirleriniz tavan yaptı. İnip ‘Ne yapıyorsun sen birader?’ kıvamında diklenmek üzeresin… Ve seni kollayan o cümle yetişti yine:

NE GEREĞİ VAR?

Öfkeye öfkeyle cevap neyi çözdü şimdiye dek? Hangi iyi şeyi bahşetti? ‘Öfkeyle kalkan zararla oturur’ şeklindeki atasözümüzün ortaya çıkması için kaç can yandı acaba? Öfkeyi taşırmamalı, yutmalı… Ya da kontrol edilebilmeli… Öfke iki yönlü yıkım yapar. Hem karşı tarafa zarar verir. Hem de seni yıkar.

 Ne gereği var titreşimi yüksek söz etmenin?

Ne gereği var tevazu perdesi altından varlık izhar etmenin?

Ne gereği var için boşken doluymuş pozu atmanın?

Ne gereği var Hak yol varken batıl yollara seğirtmenin?

Ne gereği var gerçekten?

İçtenlik varken, tevazu, iyilik, doğruluk, düzgünlük, emek varken ne gereği var tersi davranışların?

Kısa söz söylemek mümkünse ne gereği var uzatmanın?

Hakikate ulaşma fırsatı varken ne gereği var bataklıklara saplanmanın?

Dostluk yap, gereği yok düşmanlığın!..

İyilik söyle, gereği yok kem sözün…

Hayır yap, gereği yok çalıp çırpmanın, kendine yontmanın… Kendini yontmanın!..

Hakkına razı ol, gereği yok rekabetin, aç gözlülüğün…

Doğru yerde dur, doğru söz söyle, doru yere yürü, doğru yoldan yürü… Doğrularla yürü…

Ne gereği var yanlış patikalarda ömür tüketmenin? Acı çekmenin, kahra düşmenin…

Uzat elini selamlaş, tokalaş, merhabalaş… Ne gereği var sıkılı yumruğun, irileşmiş gözün?

Gerginliğin, huzursuzluğun ne gereği var? Mutluluk varken, huzura kanat açmak mümkün iken?

Ne gereği var sadakat varken, yanlışa düşmenin?

Ne gereği var güven varken kıskançlığa yuvarlanmanın?

Ne gereği var dostlar? Gerçekten ne gereği var?

Temel mesele sanırım gereği yoklar ile gereği varların zihnimizde karışmış olması…

Acılarımız bu yüzden… Yıkılışımız bu nedenle…

Bu sebeple irfana gerek var. Hak kapısındaki eşik olmaya gerek var. Varlığını eritip yokluğa gerek var.

Dostluğa, yârenliğe, muhabbete gerek var.

Sizi duyar gibiyim…

Ne gereği var diyorsunuz yazıyı uzatmanın…

Bence de..

Ne gereği var?

Hadi eyvallah!..

HABER NAME/ 25.04.2012 canbolatugur@gmail.com/ https://twitter.com/ugurcanbolathttps://www.facebook.com/iyibakkendine 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum