OYUNCAKLARIM

KİM bilirdi ki bizim oyuncaklarımızın ne olduğunu?

 

Kendi oyuncaklarımızı kendimizin yaptığı bir devrin çocuklarıyız, bu doğru.

Az sayıda idi, bu da kabulümüz.

Ama bizim başka oyuncaklarımız da vardı görünmeyen.

Hâlâ da var. Şükürler olsun.

Gökyüzündeki sayısız yıldız bizim hiç bıkmadan oynadığımız oyuncaklarımızdı.

Nasıl güzel oyunlar kurardık onlarla.

Konuşurduk.

Senli benli olurduk.

Daha fazla göz kırpanları yâren bile edinirdik.

Dertleştiğimiz çokça olurdu. Ayağımızı yerden keser alırlardı bizi yanlarına. Oradan bakardık yeryüzüne.

Keyfimiz çok yerindeyse hediyeler bile atıverirdik.

Koyunlarımızla bir oyuncakla oynar gibi oynardık. Hele de kuzularla.

Sabahın erken bir saatinde bir buzağının doğuşuna tanık olmayı, onun annesi tarafından ilk dakikadan itibaren nasıl bir ihtimamla sevildiğini görmenin verdiği hazzı sizce hangi oyuncak verebilirdi?

Nasıl anlatsam bilmem ki!

Mahrumiyetlerimiz imkânlara dönüşürdü.

Yokluklarımız başkaca varlıklara evrilirdi.

Oyuncaklarımız yoktu bizim ama duygularımızla tanış olabilmiştik.

Sevinçlerimiz sahiciydi, ağlamalarımız da…

Kaysıyı ağaçtan yemek mesela… Dutu dalına tırmanıp toplamak… Cevizi önce taşlayıp azar işitmemek için saklanmak…

Daha neler, neler…

Oyuncaklarım yoktu, oyuncaklarımız yoktu ama oyunlarımız vardı.

Çeşit, çeşit üstelik.

Kahramanlarımız vardı. Dizi oyuncusu değildi, çünkü televizyon yoktu.

Sahiciydi kahramanlarımız.

Dedem mesela. Birinci kahramanımdı benim. Amcam ardından gelirdi.

Köyün beş vakitte ezan okuyan hocası da kahramanımdı.

Demem o ki, bizim oyuncaklarımız duygularımızdı aslında.

Onlarla her çeşit oyunu oynayabilirdik.

Duyguları kaybetmek oyuncak kaybetmekten daha ağır ve örseleyiciydi.

Çünkü kaybedilen bir evren oluyordu. Gökyüzüydü. Yıldızlardı.

Rüzgârın uğultusuydu.

Bir sabah ansızın sesiyle uyandığımız leyleklerimizdi.

Annemizin sabah gösterdiği civcivdi.

Elekçiler çadırlarını söküp gittiklerinde arkalarında bıraktıkları özel bir ihtimamla beslediğimiz sevimli sıpaydı.

Bir dünyaydı kısacası.

Kaybetmek bu sebeple çok ağırdı gerçekten.

Bunun için duygularımızı hep koruduk biz.

Onlarsız kalmayı hayatsız kalmak belledik.

İşte bundan ötürü oyuncaklarımızı çok sevdik.

Oyunlarımızı, duygularımızı…

Sevdiklerimizi çok sevdik!

30.01.2018

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.