
BİR TÜRK GEREKENİ YAPTI
Müsiad'ın çalışmalarının olduğunu duyuyorum. Çok iyi yaparlar, münferit değil de toplu girişimlerde bulunmalıyız.
Cezayir Günlüğüm 5
Dostlar;
Wahran'dan bindik hızlı trene uzun bir yolculuğun ardından geldik başkent Algeria'ya.
Teyzemin oğlu Beymizar Bulut herne kadar sigara koksa bile iyi bir yol arkadaşı...
Yabancı diyarda arkadaş kıymetine paha biçilmez. Kurallara uyan arkadaş olmalı tabi ki, yol şartlarını bilecek, saat titizliği olacak, millet kuzeye o güneye gitmeyecek. Bunların tümünde de teyze oğlu prensip sahibi. Yolculuğumuzda bir aksaklığımız olmadı çok şükür. Neşeli gelişimiz dönüşümüzle tamamlanmış olacak.
Önceki gelişimizde arkadaşlarımı evden zorla çıkarmıştım, acele ettirmeme rağmen son dakikada içeri yetişebilmiştik havaalanına , yaşadığımız stresi anlatamam. Bu sefer rahatız.
Teyzemin oğlu bir fabrikanın genel müdürü idi. Alüminyum profil çekme fabrikasının yağlı paslı ustabaşısı, genel müdürü ve ortağı idi sözde. Bir anda her şey alt-üst oluverdi anlamadık. Bizim de kuracağımız ithalat ve ihracat şirketi hayal oldu. Bunu paylaşmamın sebebi şudur ki, burada yatımın için gelmek isteyenlere örnek olsun.
Ne yazık ki, güven problemi var burada. İnsanların dostluklarını görüyorsun, ilgi alaka çok yüksek ama ticaret ne yazık ki, güvensizlik içeriyor. Geçelim burayı. Türkler burada olmalı mı, olmalı. Güçlü şirketlerle tarımdan sanayiye her alanda olmalılar. Müsiad'ın çalışmalarının olduğunu duyuyorum. Çok iyi yaparlar, münferit değil de toplu girişimlerde bulunmalıyız.
Ben pes etmedim, birkaç çınar diktim buraya. Alışveriş yaptığım bakkala hani o Türk gelmedi mi diye soru soran bekleyen ihtiyaç sahiplerimiz bile var. Hem Wahran'da hem de Başkentte çalacağımız kapılarımız oluştu şüphesiz. Wahran'la hısım olduk, inşallah akraba da olacağız. Kurtoğlu soyadını taşıyan çocuklar buraya bizi bağlayacak ağlar olur inşallah. Amcamınoğlunun evliliği bir kapı açmış oldu bize.
Cuma namazına gitmiştim, imamla görüşmek için odasına girdim namaz öncesi. İki delikanlı imama dertlerini anlatıyorlardı, iki Filistinli gencin evleri soyulmuş, yardım istiyorlardı. Hocaefendi derin derin düşündü. Gerekeni yaptım, imam hutbede yardım toplayacaktık ama bir Türk gerekeni yaptı, dedi. Bu bana yetti artı bile. Bir yere ilk önce kökler atılmalı. Sonrası gelir inşallah. Alperen misali...!
Ver elini İstanbul-Samsun.
Asım Kurtoğlu
Serinin diğer yazıları:
1) Cezayir'de Türkiye Sevdası...
2) Cezayir'deki Gurur Kaynağımız
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.