Çocuklar Allah'ın emaneti

Çocuklar Allah'ın emaneti

Çocuklar, Allah'ın insanlara bahşettiği birer emanettir. Anne baba bu emaneti kendi mülkleri gibi görmemeli ve onları İslami terbiye üzere yetiştirmelidirler.

Doğduğunda her çocuk beyaz bir kağıt gibidir. Aile, çevre ve toplum çocuğu nasıl  şekillendirirse buna göre bir hayat çizer ve yoluna devam eder.   Çocuk sorumluluk çağına geldiğinde,  aileden aldığı temel bilgilere dayalı olarak  hayata ve olaylara daha geniş bir yelpazeden bakmayı öğrenir. Ve anne babanın gölgesi çocuğun iç dünyasında  hayat boyu yaşar ve farkında olmadan onu yönlendirir.

Günümüz anne babaları çocuklarının dünya istikbaliyle ilgilenirken onların ahretlerini ihmal ediyor ve  çocukları hayatları için elzem olan temel bilgilerden mahrum bırakıyorlar. Çocuklarını canlarından çok sevdiklerini iddia eden anne babalar  aynı şekilde onun ahiretini de düşünmeli ve dünya ve ahrette iyi bir gelecek elde edebilmeleri için gerekli bilgi ve bilinci  vermelidirler.

Efendimizin, "hepiniz çobansınız maiyetinizdekilerden sorumlusunuz"sözü, anne babaların çocukları üzerindeki sorumluluklarını  da ifade ediyor. Bu anlamda anne baba, çocuklarını korumak, İslami terbiye üzere yetiştirmek, helal lokmayla beslemekle sorumludurlar.

İmam Gazali'ye göre, çocuğa sofra adabını öğretirken, aynı şekilde ona  temel alışkanlar verilmeli  ve hakkaniyet ölçüleri burada çocuğun zihnine işlenmelidir. Buna göre çocuk yemekten önce ellerini yıkar ve sofraya oturduğunda besmele çeker. Bu onun Allaha olan bağlılığının ifadesidir. Yani bu bir yerde, " Her işe Senin adınla başlarım, bu nimetleri Sen verdin, Senin rızana uygun yaşamak istiyorum" demektir. Ayrıca çocuk, yemeği yerken önünden yer ve kardeşlerinin haklarına riayet etmeye çalışır. Burada da, adil olmayı insanların haklarına saygı göstermeyi, sabrı ve kanaatkarlığı öğrenir.

Anne baba sabırlı bir öğretmen gibi  öğretmeye devam eder. Sofra ise aileyi bir araya toplayan ve çocuğa temel alışkanlıklar verilen  bir alana dönüşür... Aile, sofrada çocuğa önünden yemesini tavsiye eder ve lokmaları uzun süre çiğnemesi için tavsiyelerde bulunur. Bu da çocuğa sofranın da bir adabı olduğunu ve sağlığı için bazı alışkanlıklar edinmesinin gerekliliğini öğretir.

Sofradan kalktığında çocuğa,  Allah'a hamd etmeyi öğreten anne baba, sofra adabı üzerinden çocuğa hayatta uyması gereken ilkeleri telkin ve teşvik eder.

Çocuk dış dünyaya açıldığında evde öğrendiklerine paralel olarak buradaki kurallara da uyum sağlar. Yere tükürmenin doğru bir davranış olmadığını, gürültü yapmanın, başkalarının hakkını ihlal etmenin kendisine zarar getirdiğini ...öğrenir ve topluma uyum sağlar.

Allah " Kendinizi ve aile efradınız Cehennem ateşinden koruyun" buyuruyor. (tahrim 6) Çevremizdeki gençleri  onlarca risk faktörleri bekliyor. Aileler gençleri bu dehlizlerden korumak için, çeşitli etkinliklere ya da uzmanlara yönlendiriyorlar. Ancak yapılan çalışmalar hiçbir zaman beklenen sonucu tam anlamıyla vermiyor. Oysa aile temelde çocuğa Allah'ın emirlerini, haram helal ölçülerini öğretmiş olsaydı çocuk karşısına çıkan risk faktörleri ne kadar büyük olursa olsun kendini geri çekecek ve Allah'a sığınacaktı.

Bir kaç söz

En değerli miras

GünümüzZ insanı, para ve maddiyat peşinde harcadığı vaktinin cüzi bir kısmını dahi ilim yolunda harcamıyor, üstelik bunu kendisi için bir kayıp olarak görüyor. Modern kültürün insanlığa verdiği hayat görüşü ne yazık ki insanın manevi ihtiyaçlarını göz ardı ediyor ve onu tamamen maddiyata yönlendiriyor. Anne babalar çocuklarını büyütürken, hangi mesleği seçeceğini ve ne kadar para kazanacağını hesab ederken ahiret yurdu için neler yapması gerektiğini hiç düşünmüyorlar. Oysa, efendimiz hem dünya için hem de ahiret için çalışmamızı ve dünyanın  ahretin tarlası olduğunu unutmamamızı   tavsiye ediyor. Onun bize bıraktığı ilim mirası ise bizi kurtaracak ve yükseklere taşıyacak değerli bir hazinedir.

Rivayete göre Hazreti Peygamberin vefatından sonra Ebu Zerr ( r.a) bir gün Medine'nin çarşılarını dolaşırken, insanları kargaşalı bir halde gördü. Dünya hayatı onları iyiden iyiye meşgul etmiş hayat meşgalesi onlara egemen olmuş akıl ve duygularını esir almıştı.

Ebur Zerr, ( r.a) dünya hayatının Müslümanları bu derece meşgul etmesinden endişeye kapıldı. İnsanlara şöyle seslendi:

"Ey insanlar! Şimdi mescidde Muhammed'in mirası dağıtılırken siz mal ve ticarete kendinizi kaptırmış ne yapıyorsunuz?

Bu söz üzerine insanlar derhal mescide koşuştular. Ancak mescidde rukü ve  secde eden ibadet edenlerle birlikte ilim öğreten alim ve ilim öğrenen öğrenciler ve fıkıh öğreten fakih ve fıkıh öğrenen öğrencilerden başka bir şey göremediler. Derhal geldikleri gibi geri döndüler. "Mescide söylediğinden bir şey göremedik dediler. Ebu zerr, Hz. Muhammed'in mirası işte odur cevabını verdi.

Efendimizin ilmi mirası, bu gün de aynı şekilde paylaşılmaya devam ediyor. Bizler çocuklarımızı bu mirastan pay almaları ve kendilerini yetiştirmeleri noktasında teşvik etmeli ve destek vermeliyiz.

Sağlığımız

Kahvaltı, algılama gücümüzü etkiliyor

Sabah erkenden evden çıkan aile fertleri işe yetişme telaşıyla evde kahvaltı yapmazlar. Oysa güne kahvaltısız başlamak, yorgunluk ve konsantrasyon bozukluğu ortaya çıkabilir. Bu durumda, öğleye kadar geçen vakitte vücutta büyük oranda enerji kaybı olabilir, bu da halsizlik, baş dönmesi açlık  duygusuna neden olabilir.

Sabah kahvaltısını ihmal eden öğrenciler de bundan büyük oranda etkilenirler. Bu öğrencilerin diğerlerine göre algılama süreçlerinde sorun ortaya çıkabilir ve ders başarılarında düşme görülebilir. Ayrıca, kahvaltı yapmadan evden çıkan çocuğun canı ne görürse ister ve düzensiz beslenme neticesinde de vücudun metobolizması bozulabilir. Kahvaltı yapıldığında saat 10:00'dan itibaren vucüt fonksiyonları eksiksiz çalışır. Kahvaltıda alınan besinler sayesine, hücrelerde azalan kan şekeri dengesi sağlanmış olur. Bu yönüyle kahvaltı büyük bir güç kaynağıdır ve mide bağırsak sisteminin çalışmasını kolaylaştırır. Toplum olarak kahvaltılarda B vitamini eksikliği görülüyor. Kaynağı buğday olan B vitamini ne yazık ki, çeşitliişlemlerden geçen  ve vitamin değerinden kaybeden ekmek sayesinde eksik kalıyor. Bu eksikliği mısır gevreği süt ve yanına ilave edilen peynirle gidermek mümkün olabilir.

Kahvaltı için gerekli ürünler

Süt ve süt ürünleri: Zihinsel ve bedensel aktiviteyi güçlendirir ve içindeki yağ, protein, karbonhidrat ve minerallerle her yaştaki insana fayda sağlayacak ürünlerdir. Özellikle büyüme çağındaki çocukların bu üründen yeteri kadar almaları gerekir.

Peynir: Kalsiyum ve B vitamini yönünden oldukça zengindir. Günlük peynir ihtiyacı yaşa ve özel durumlara göre değişir. Ortalama 1 ya da 2 kibrit kutusu ihtiyacımızı karşılar.

Yumurta: kahvaltılarımızdan eksik olmayan bir  protein kaynağıdır. Erişkinler, haftada 2 kere peynir yerine 2 adet yumurta, çocuklar ise gün aşın tüketmelidirler.

Açık çay: Mide rahatsızlığı ya da tansiyon sorunu olanlar çay ve kahve gibi içecekleri fazla tüketmemelidirler.  Bu durumda çay açık olmalı ve limonla birlikte tüketilmelidir.

Etiketler :