Prof. İhsan IŞIK

Prof. İhsan IŞIK

2023 YAKLAŞIRKEN

İnsanlar hayalleriyle geleceğe demir atarlar. Gelecekten beklediğiniz bir şey varsa, hayata daha çok bağlanırsınız; değilse yaşam saatiniz kendi kendine öylesine işliyor demektir. Hedeflerinize erişme hayaliniz, geleceğe yürüyüşünüzdeki en büyük enerji ve motivasyon kaynağınız olur.

 

Hedeflere varmak ise, sağlam bir strateji ve yol haritası ister. Sadece büyük bir sadakat ve heyecanla çalışmak, sizleri hedefe ulaştırmaz. Sarfedilen emeklerin amaca doğru iyi koordine edilmesi gerekir. Stratejisiz hareket eden insanlar, bir gemide gündelik işleri mükemmel yapan, ama nihayetinde kendini hedef limanda değil de, Kuzey Kutbunda bulan mürettabata benzer.

 

İnsanların ve kurumların hayatlarında belli yıllar milattır ve bu yılları fırsat bilip büyük hedefler ve kutlamalarla taçlandırmak isterler. Batılılar 25. evlilik yıldönümlerine “gümüş”, 50. yıldönümlerine ise “altın” yıldönümü derler ve her birisini layıkiyle büyük sürprizlerle yad ederler. Kurumların ve toplumların yaşamlarında ise 100. yıl, aşırlık çınar olma yolunda ilk adımdır.

 

Osmanlı’dan hatıra kalan Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe gibi kadım takımlarımız, 100. yaşlarını çok görkemli kutlamışlar ve bu tarihi anlarını şampiyonlukla taçlandırmak için azami gayret göstermişlerdir. Aynı şekilde, Ermeni diyasporası 2015’i sözde soykırımın 100. yılı olarak görmekte; bu tarihe kadar iddaalarını tüm dünyada tescil ettirmek için geceli gündüzlü çalışmakta ve 2015’e “şampiyon” olarak girmek istemektedirler.

 

2023 yılı da Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. doğum günüdür. Türkiye de, 100. yılını dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girerek taçlandırmak istemektedir. Tarihimize, milletimize ve onurumuza bundan daha güzel bir hediye ne olabilir? Madem küresel krizden çıkış işaretleri ufukta belirmeye başladı, artık yavaş yavaş önümüze bakabilir ve 2023’u tekrar gündemize almaya başlayabiliriz.  

 

TÜRKİYE’NIN RAKİPLERİ KİMLERDİR?

 

 2008 yılında toplam milli gelirini 700 milyar doların üzerine çıkaran Türkiye’nin, şu andaki dünya sıralaması 17'nciliktir. Dünyanın en büyük 10. ekonomisi olabilmesi için, Türkiye’nin önündeki 7 ülkeden (sırasıyla Hollanda, Avusturalya, Rusya, Meksika, Güney Kore, Hindistan ve Brezilya) daha hızlı koşması ve daha makul işler başarması gerekmektedir.

  

 Geçen sene Haziran sonu düzenlenen ve benim de konuşmacı olarak katıldığım, TASAM Türk Bankacılığı-Vizyon 2023 kongresinde Vakıfbank ekonomik araştırmalar heyeti, Türkiye’nin 2023’teki milli gelirinin 1.5 trilyon doları bulacağını öngörmüştür. Bu da, Türk ekonomisinin önümüzdeki 14 yıl içerisinde yaklaşık iki kat büyümesi demektir.

 

Bu tarihi atılım için gerekli üretim ve hizmet artışı, dört temel ekonomik faktörün bir araya gelmesini gerektiriyor: sermaye, emek, arazi ve teknoloji. Bu örgütlenmeyi kim başaracak? Serbest ekonomilerde, başat görev müteşebbislere düşmektedir. Devlet ise, sadece oyun sahasını düzenleyen ve oyunun kurallarına göre oynanmasını sağlayan hakemlik görevini üstlenir.

 

Türkiye iki üç kat büyüyecekse bunun finanse edilmesi gerekmektedir. Bir ekonomide iki gurup aktör bulunur: bir yanda bütçesi fazla verenler, diğer yanda bütçesi açık verenler. İlk gurup, gelirinden az harcamis, fazla vermiş; ikinci gurup ise, gelirinden fazla harcamış, açık vermiştir. Diğer bir deyişle, bir tarafta fon fazlalığı, diğer tarafta ise fon noksanlığı vardır. Bir ekonomide bütçeleri genellikle fazlalık verenler (tasarrufçular) “hanehalkları”, açık verenler (yatırımcılar) ise “şirketlerdir”.

 

Finansal kurumlar ve piyasalar, bu iki gurup arasında fon transferini sağlayarak hayati bir görev üstlenirler. Bu çok kritik bir vazifedir, çünkü karlı ve verimli projelere sahip olan müteşebbisler, genellikle fon eksikliği çekerler. Aksine, tasarruf sahiplerinin de karlı bir projesi ve fikri olmayabilir.

 

Tasarrufçulardan müteşebbislere fon transferi yapılabilirse, projeler hayata geçecek, istihdam yaratılacak ve ekonomik büyüme sağlanacaktır. Fon fazlası olanlar, eğer piyasalar olmasa, paralarını yastık altında tutacaklar, müteşebbislerin projelerini hayata geçirmesine katkıda bulunamayacaklar ve ne kendilerine ne de ekonomiye faydaları olacaktır.

 

Güçlü ve başarılı ekonomiler, tasarrufu olan ama projesi olmayan kesimden, projesi olan ama fonu olmayan kesime büyük kaynaklar aktarabilen güçlü ve başarılı finans sektörlerine sahiptir.

 

Rowan Üniversitesi Üyesi ve Amerikan Türk Ticaret Odası (ATCOM) Başkanı

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum