Fatma Ç. KABADAYI

Fatma Ç. KABADAYI

Afşinli Şair Haşim KALENDER ile söyleşi…

"ŞİİR NEFES ALMAKTIR, ŞİİR AŞKTIR"

 

Tüy bitmişti dilimde çaresizce susmuştum
Şimdi
gözümde bitti bakmıyor ki anlasın
Dünya el sallar durur selamımı kesmiştim
Dört duvarın üçünü yıkmıyor ki anlasın

Ne bilsin nefeslerin
sevgili koktuğunu
Yumulunca
gözlerim kendine baktığını
Ayıkmadan göremez dalmış ayıktığını
Kapkaranlık içinden çıkmıyor ki anlasın…
diye sesleniyor mısralarında Sayın Haşim Kalender.

 

1963 Yılında Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinde doğan şairimiz Haşim Kalender, beş evlat sahibi, şiire ve kaleme tutkun, dini inançlarına bağlılığı ve mütevazı kişiliği ile örnek şairlerimizden birisi.

..Ve şiirlerini paylaştığı “Kalenderce Bakış ve Ayrandede Şırıltıları” isimli iki esere imza atan şairimizle neler konuştuk acaba?

  

“Sayın Haşim Kalender, öncelikle vakit ayırdığınız için teşekkür etmek istiyorum. Güzel şiirlerinizin sırrını öğrenebilmek ve yeni kalemlerinde bilgilerinizden faydalanmasını istedim açıkçası. Haşim Kalender yazmaya ne zaman başladı?”

 

“Fatma Hanım bana değer verip böyle bir röportajla şereflendirdiniz, teşekkür ediyorum. Şiir yazmaya lise yıllarında başladım. Aslında daha küçük yaşlarda şiirden hoşlanır şiir sohbetlerinde bulunurdum ancak kendime güvenim yoktu. Ta ki lise yıllarında Kahramanmaraş’ta liseler arası bir şiir yarışmasına katıldım ‘DOSTLUK KARDEŞLİK’ isimli bir şiirdi, 1982 yılıydı ve birinci seçildim. Benim için dönüm noktası oldu, ondan sonra devamlı bir şeyler yazmaya çalıştım. Konu ayırmadım hemen her konuda şiirlerim mevcuttur.”

 

“İki şiir kitabınız ve belki binlerce şiiriniz var. Elbette bunlar satır satır çalışmakla, özveriyle olan uğraşlar… Şiir nedir sizin için? Ne ifade eder?”

 

“Doğrusu zevkli bir uğraştır, zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varmazsınız bazen ayıktığınızda geçen zaman şaşırtır sizi. Şiir, şair için yaşam biçimidir, nefes almaktır, yaşamaktır, dert ortağıdır, yalnızlığında arkadaşıdır, her bir şiiri bir çocuğudur şairin desem yerindedir, kısacası şiir bir aşktır.”

 

“ Thomas Paine demiş ki ‘Yazar olmak isteyen varsa, benim de onlara tek bir öğüdüm var; Yazmayı öğrensinler. Sizce şiir de ilham gerekli midir yoksa çalışmakla olabilir mi? Ya da şöyle sorayım şair mi doğulur şair mi olunur?”

 

“Aslında çok güzel ve çok geniş bir soru teşekkür ediyorum. Bence şair doğulur. Bu Mevla tarafından kişiye verilmiş bir hediyedir, meziyettir. Eğer akılla olsaydı çok daha akıllı insanlar vardı, şiirin en iyisini yazarlardı. Tahsille olsaydı profesörler hele edebiyat profesörleri en güzel şiirleri yazarlardı. Çoklarının her meziyetleri vardır ama bir dörtlüğü yoktur. Tahsil, çok okumak ve zor yaşamak şairin gelişmesinde çok önemlidir. Büyük şairlerin birçoğu çok okumuş tahsil yapmışlardır her tahsilli şair değildir ama şiirde tahsilin çok büyük yeri vardır.”

 

“Hece tarzı şiire ağırlık veren bir kalemsiniz. Hece mi sizi seviyor siz mi heceyi? Diğer tarzlara bakış açınız nedir?”

 

“Belki doğuştandır, hece beni ben heceyi seviyorum. Bu, ta çocukluğumdan aldığım şiir sevgisidir. Yetiştiğim ortamda şiirler heceli okunuyordu. Hele Hayati Vasfi Taşyürek gibi büyük bir şairin köyünden büyümek onun şiirlerini dinleyerek şiiri sevmek, heceye bağlayan sebeplerden birisi olsa gerek. Diğer tarzlara gelince: Çok güzel serbest yazan şairlerimiz var güzel şeyler başarıyorlar. Günümüzde serbest kisvesi altında düz yazıyı bölüp parçalayıp şiir diyenler var, buna üzülüyorum. Bence serbestlik konudadır, çok bağımlı kuralları olmamasına rağmen en azından bir ses uyumluluğu olmalı ve rast gele olmamalıdır. Her laf şiir değildir. Serbestte daha özlü daha anlamlı sözler etmek gerektiği kanaatindeyim. Yazanlara saygı duyuyorum.”

 

  

“Haklısınız. Sonuna kadar katılıyorum. Açıkçası ben onları okumaya zaman harcamıyorum artık. Vaktimiz çok değerli. Aklına her geleni yazmış kişilere de saygım azalıyor aramızda kalsın. Bazı şairler ‘Şair çok şiir yok” diyorlar. Elbette güzel ve kalıcı şiir yazanlar var ama günümüzde üç kişiden biri şairim diyor ve yazdıklarını şiir zannediyor. Sizce mısraların şiir olması için ne gereklidir? İyi bir şair olmak isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?”

“Dediğim gibi her söz şiir değildir, bu serbestte de hecede de aynıdır. Şiire şaire gelince bunu sanırım zaman gösterecektir, okuyucular belirleyecektir. Öyle oldu maalesef günümüzde herkes şiir yazıyor, kulakları tırmalar o kadar çok şiir var ki bazen kendimden korkuyorum,  ‘Bende mi gülünç durumdayım?’ diye. Yapabildiğimin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Yer yer kontrol ediyorum hataları varsa düzeltmeye çalışıyorum, yorumları dikkate alıyorum. Şair arkadaşlarımdan gelen uyarıları kulak ardı etmiyorum hep iyiye gitmeye çalışıyorum. Şairin çok şiirin yokluğuna gelince yaşamak çok önemlidir bir kurtuluş savaşı yıllarını yaşayıp ona şiir yazmakla onu okuyarak kurtuluş savaşına şiir yazmak aynı değildir. Villalarda oturarak fakirlik şiiri yazmak yine aynıdır, şiirlerin kalitesini biraz da yaşanılmayışı, hayalle yazılması düşürüyor. İyi şair olmanın yollarından biri de iyileri irdelemektir. Onların yolunda yürümek kendi tarzını oluşturup kimsenin demediğini aramaktır diye düşünüyorum. Keşke şiirinde bir ölçeri olsaydı, kilosu gramı olsaydı ama yok çok gariplikler var bir bakıyorsun antolojilerde şiir diyemeyeceğiniz şiirler yayınlanırken şiir gibi şiirler göz ardı ediliyor. Yarışmalarda dönen dolaplar herkesçe malum hiç kimse ‘Benim şiirim iyidir,’ deme lüksüne sahip değil çünkü ölçüsü yok, okuyanın bakışına bağlıdır.”

“Sizce iyi insan nedir hocam? Hayatınız da keşke dediğinizin ve iyi ki de dediğiniz bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?”

 

“Bence iyi insan içi dışı aynı olan insandır. Keşkelere gelince her insanın vardır elbette benim de vardır en çok dediğim ‘Keşke bir edebiyat fakültesinde okusaydım’ arzusudur. İyi ki de dediğim de olmuştur. Onlardan birisi hep muhalefetten yana olurum elli yıllık hayatımda hiç iktidar olmadım. Ondandır; toplu yerlerde pek görülmem, antolojilerde adım olmaz, makamlarda gezinmem, şak şakı hiç kabul etmedim. Desteklediğim yerleri başkalarından çok eleştiririm, semeresine de katlanırım iyi ki de öyleyim.”

 

“Ben de bir keşke cümlesi kurmak istiyorum müsaadenizle. ‘Keşke herkes sizin gibi olsa. Peki, sayın hocam, yakın gelecek için edebiyat adına planlarınızı öğrenebilir miyiz?”

 

“Şairin çok ve yalnız olduğu bir dönemden geçiyoruz. Edebiyat adına verebileceğim çok ta bir şey olduğunu sanmıyorum. İki yayınlanmış kitabım, üç adette hazırladığım basıma hazır kitaplarım var, birisinin adını hazır, kısmetse AŞK HEYBESİ olacak. Ancak günümüzde hiç kimseden hiçbir makamdan şaire ve şiire karşı bir destek bir yardım olmamakta, imkânlarım ölçüsünde onları bastırır sonrakilere bırakırım. Elbette ki Mevla ömür verdiği sürece yazmaya devam edeceğim. Amacım iyi bir şair olmaktır ne derece başarılı olurum zaman gösterecektir.”

 

 

 

“Şiire uzun süre ara verdiğiniz oldu mu? Yazımı en uzun süren şiiriniz hangisiydi?”

 

“Şiire uzun süre ara verdim. Yazdığımı bir köşede saklamaya çalışıyordum. Küçüklerin sustuğu konuşmasının hata olduğu bir toplumdan büyümüştüm, Eli değnekli öğretmenlerin talebesiydim, şu gün olmuş o sıkıcılığı üstümden atamadım. Toplum içerisinde şiir okumak bazen işkence olur benim için. Liseden sonra evlendim. Şiirlerim gizliydi herkesten ailemden bile saklardım, bir ara, ara verdim. Askere gittikten sonra geri başladım yazıyor, saklıyordum. Geldim yine bir zaman ara verdim… Ta ki çok değer verdiğim bir şair arkadaşım,dostum Sevgili Mehmet GÖZÜKARA bir kitap bastırana kadar. Ondan kitap bastırmanın yollarını öğrendim yardımlarıyla saklı şiirlerimi gün yüzüne çıkarıp kitaplaştırdım. İki bin dörtten bu tarafa ara vermeden yazdım kitaplarımdan ve hazırladıklarımdan başka yüzlerce şiirim var. Genelde başladığım şiiri çok uzatmadan bitirmeye çalışırım. En güzel şiir o moda girdiğin anda yazdığın ve bitirdiğin şiirdir. Bu imkân her zaman olmayabilir. Hani o ‘ilham’ dedikleri şey öyle zamanlarda gelir ki: Mutlaka olumsuz bir zamandır. Diğer kalem şairleri gibi bende hiç ezber edemem, o anki anı kaçırmadan kaleme aldım aldım, almazsam çoklarına yazık ettiğim gibi yazık olur. Çoklarını da iki satırını kaleme alır sonra aynı ortamı yakalayıp devam ederim. Bitmesi ayları bulan şiir olmuştur bazen bir kelime bazen bir cümle eksiktir. Şiir hazırdır aslında tarihi bile atılmıştır ama bir satırı içine sinmemiştir gelir gider bakarım, ‘tamam’ demek uzun bir süre alır.

 

 “Çok büyük şairlerin de böyle çalıştığını biliyorum. Şu anda çok beğendiğiniz, Şair olarak nitelendirdiğiniz birkaç isim sorsam söyler misiniz?”

 

“Ben şairi bol bir yörenin insanıyım. Şiirin irsi olduğuna inanıyorum. Özellikle halalarım iyi birer şairdi. Anam rahmetli de derdi etkilendiği olaylara. Babam Dadal oğlunun hikâyelerini şiirlerini anlatır, severdi. Rahmetli Hayati Vasfi Taşyürek ki ben onun şiirleriyle büyüdüm, çok hoş hitabı olan bir şairdi. Okudu mu esir ederdi dinleyeni kendine. Yine Abdurrahim Karakoç bölgede bütün şairlerin ilham kaynağıdır. Necip Fazıl Kısakürek, şiirlerini okurken kendimi alamadığım şairlerdendir. Yine Bahaettin Karakoç, Allah hayırlı uzun ömürler versin, örnek aldığım değerli şairlerimizdendir.”

 

“Demek ki güzel şiirlerinizin sebebi doğru şair kişileri örnek almanızdan da oluyor sayın hocam. Okuyucularımızla bir şiirinizi paylaşmak isteriz. Hangisine müsaade edersiniz?”

 

“Şair için şiirlerinin hepsi kıymetlidir, başta demiştim her birisi bir oğul bir kız ama illa birisi diyorsanız MİNE Mİ NE? Benim sevdiğim bir şiirdir bir üniversite talebesi Mine’ye sormuştum söylemiştim böyle bir şey çıkmıştı piyasaya bu şiirimi paylaşabilirsiniz.

 

MİNE Mİ NE?

 

Şair ince kalpli yufka yürekli

 Bindimi atını sürmeli Mine

 Görüp gözetmeli seven sürekli

 Maşuka gönlünü sermeli Mine

 

 Emelin oyalar seni ha bire

 Düşler can çekişir düşer tabire

 Aslın toprak, çeker ondan kabire

 Yaşarken arada girmeli mi ne?

 

 Her şeyi yıksan da hatırı yıkma

 Dam demeden damın başına çıkma

 Kıvılcım olup da ormanı yakma

 Yanıp yakılanı görmeli mi ne?

 

 Gelip geçicidir dünyada olan

 Ezelden ebede eserdir kalan

 Ömrü heba edip eyleme talan

 Ne gözler topraktır sürmeli Mine

 

Aşkı anlatırken kelam başkadır

Âşıkça yanarken elem başkadır

Görerek bakana âlem başkadır

Manada makama ermeli mi ne

 

 Kalender’in iniş çıkış yolları

Doldur-boşalt boşa geçti yılları

Dört kişiyle taşıyorlar salları

Muradı maksada vermeli mi ne?

 

“Mükemmel bir şiir… Edebiyat çevreniz dışında, aileniz, komşularınız, mahalle sakinleri şairliğiniz hakkında neler söylüyorlar? Destek almaya ya da olmaya çalışanlar oluyor mu?”

 

“Dediğim gibi çevremde hep sakladım bir zaman elbette sevenler sevinenler oluyor ama öyle ileri anlamda destek olan hiç kimsem olmadı.”

 

“Ne gibi edebiyat etkinliklerinde bulunuyorsunuz?”

 

“Kendimce davet edildiğim etkinliklere gidiyorum. Elimden geldiğince, arada şair arkadaşlarla bir araya gelir şiir konuşuruz diğer zamanlarda işe gider gelirim, yalnızlığı severim. Özellikle ilkbahar da dağların aşığıyım bazen ufacık bir çiçek bazen küçücük bir kuş bazen bir böcek beni alır başka yerler götürür, dalarım, dağlarla konuşurum, dertleşirim. Dağlarla dertleşilir mi demeyiniz şairler genelde biraz kaçıktır. Olur, hepsi olur onların dünyasını ancak onlar anlarlar.

 

“Daha çok hangi vakitler kalem size gelir ya da siz ona?”

 

“Yalnızlıklarda, sevinçli ve kederli zamanlarda, genelde olmadık anlarda gelir tutun her hangi bir şairin ceplerini karıştırın hep bir reçete bulursunuz. Öyle işte… Geldiği yerde değerlendirmeye çalışırım.”

 

“Çok teşekkür ediyorum vakit ayırdığınız için. Sonsuz saygılarımı sunuyor, Rabbim başarılarınızı daim ömrünüzü uzun etsin diyorum.

 

“Sağ olun ben teşekkür ediyorum, kıymetli vaktinizi ayırıp beni dinlediğiniz için sürçülisan olduysa sizin ve okuyucuların affına sığınıyorum”

  

“Çok güzel bir söyleşi oldu, ben kendi adıma çok şey öğrendim. Eminim okuyan dostlara da katkınız olacak. Allah kaleminizi daim etsin. Radyo programımda okuduğum şiirleriniz zaten çok beğeniliyor ve inanın su gibi okuyorum yazdıklarınızı. Sizi daha yakından tanımaktan çok mutlu olduğumu da söylemeden geçemeyeceğim. Var olun sayın hocam.”

 

 

  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum