Biji, Mebruk, Iyş, Yaşa Amerika!

                      Yazık oluyor Müslümanlara, yazık oluyor Alevilere, Sunnilere, Türklere, Araplara, Acemlere, Kürtlere. İki yüzyıldır ümmet, Dünya hükümranlığını yitirmiş. Bırakın dünya hükümranlığını kendi işlerini bile çözemez hale gelip küffardan yardım ister konumuna düşmüş. Halbuki bu ümmet Allah(cc)tarafından insanlık için çıkarılmış bir ümmettir: "Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeğe çalışır ve Allah'a inanırsınız... (Ali İmran 110)
            İslam dünyasında son yıllarda meydana gelen gelişmeler gerçekten çok acı. 1800'lerden itibaren İslam dünyasının koruyucusu konumunda olan Osmanlının gittikçe zayıflaması, ardından yenilmesi, ardından Cumhuriyet döneminde Hilafetin kaldırılması ile paramparça olan Ümmet, bu günlerde zilletin en büyüğünü yaşıyor. Müslüman Türklerin başına gelen gaileler Arapları, İranlıları,Kürtleri; Arapların başına gelenler Türkleri, Acemleri, Kürtleri; Acemlerin başına gelenler Türkleri, Arapları, Kürtleri... argo deyimiyle" ırgalamıyor. " Tam tersi sevindiriyor. 
               Daha önce Arapların Amerikancılığına Türkler, Acemler, Kürtler çok gülmüşlerdi. Sonra Türkiyenin öyle veya böyle ABD ile iş tutmasına İranlılar, Kürtler çok alaycı yaklaşmışlardı. ABD'ye "Büyük şeytan" diyen İran, bu gün ;"IŞİD e karşı ABD ye ittifak öenriyor. Düne kadar kendini anti emperyalist, solcu ilan eden, ABD ye emperyalist, kapitalist, işçi düşmanı, halkların katili" diyen PKK/ PYD , Amerikan uçaklarının IŞİD'i bombalamasını alkışlarla karşılıyor. İran ve Suriye, IŞİD'in kuracağı devletin İSRAİL'in güvenliğini tehtid edeceğini dile getirerek yıllardır savundukları tezleri kendi elleri ile çürütüyorlar. Ümmetin işlerini ABD ye havale ediyorlar. 
           Pekiyi bu çelişkiler bizi sevindirmeli mi: "Ne oldu size büyük şeytanla iş tutuyorsunuz? Ne oldu size Emperyalistlerin kucağına oturuyorsunuz...?" demeli miyiz? Bin kere hayır. Yapılacak tek şey ümmet olduğumuzu hatırlamak (İNNEML MÜ'MİNUNE İHVETÜN) düstüruna sarılmak . Aksi halde birbirimize gülmeye devam edecek, bazen Türkler, "Yaşa Amerika!" , bazen İranlılar," Mebruk Amerika!" bazen Araplar ," Iyş Amerika" ve şimdi Kürtlerin bir kısmı "Biji Amerika" demeye devam edecek. Halbuki bizler (yani ümmeti Muhammed) yıllarca küffarlara kendimizi alkışlatan işler yapmış, bu işi başaracak büyüklükte adil devletler kurmuş (Osmanlı, Selçuklu, Abbasi...) bir topluluk , bir Ümmettik. Bir zamanlar kafirler, zalimler için senaryolar yapıp onları uygulayan ümmet şimdi meful konumuna düşüp oyunların figüranı haline geldi.  

            Mesela  Mesnevide anlatılan şu hikayenin hayata uygulamasını asırlar boyu küffara karşı biz(Ümmeti Muhammed ) gerçekleştirmiştik Ama şimdi iş tersine döndü. 
Hikaye Şöyle: 
"Bahçıvanın Hilesi"
Bir bahçıvan bahçesine üç tane hırsızın girdiğini gördü. Bunlardan biri fakih, birisi bir şerif, biri de sofuydu. Üçü de aynı ayarda hafif meşrep ve vefasız kimselerdi.Bahçıvan düşündü. "Bunlardan üçüyle birlikte tek başıma başa çıkamam, önce bunları birbirinden ayırayım" dedi.Bahçıvan önce sofiden başladı.
– Eve git de bu arkadaşlar için bir kilim, oturacak bir şey getir, dedi.
Sofi ayrılınca diğer ikisinin yanına vardı, fakihe:
– Sen bir fakihsin, bizler senin ilmin sayesinde dinimizi öğrenip ona göre hareket ediyoruz. Bu da ünlü bir şerif, Peygamberin soyundan bir şehzade efendimiz. Bu pisboğaz sofi de kim oluyor ki sizin gibi ulu kişilerle arkadaş olabiliyor. Onu savın gitsin, sonra istediğiniz kadar benim bahçemde kalıp yiyin için, dedi. Böylece onları kandırdı. Sofi gelince iki arkadaşı onu savdılar. Sofinin gittiğini gören bahçıvan koca bir sopayla ardına düştü:
– Ey köpek sofi, sen hangi cesaretle benim bahçeme giriyorsun? Hangi şeyh, hangi pir sana yol gösterdi? Diyerek sofiyi tenhada bir güzelce bir dövdü, başını yardı.
Sofi giderken:
– Benim sıram geçti, fakat sıra o iki arkadaşımda siz benim gördüğümü görecek, yediğimi yiyeceksiniz, diye söylendi.
Bahçıvan sofiden kurtulunca, diğer ikisinin yanına döndü. Şerif'e:
– Ey şerif eve git, kuşluk yemeği için pişirttiğim yufka ekmeklerini ve kızarttığım kazı getirmelerini söyle, dedi.
Şerif gidince bahçıvan fakihe:
– Ey yüce kişi, sen güngörmüş bir insansın her şeyi görür anlarsın, o şerifim diyen ne olduğu bilinmezin doğru söylediği nereden belli, onunki boş bir iddia, anasının ne halt yediğini kim bilir. Zaten birçok ahmak asılsız olarak kendilerinin Hazreti Ali'nin ve Peygamberin soyundan olduğunu iddia ederler, dedi. Daha birçok söz söyleyerek fakihi kandırdı. Fakih, şerifin ardından giderek ona:
– Ey eşek buraya seni kim davet etti? Hırsızlık sana Peygamberden mi miras kaldı? Diyerek şerife çok acı sözler söyledi.
Şerif de gittikten sonra bahçıvan fakihe döndü:
– Ey utanmaz adam, eli kesilesice, bağlara girmek başkasının malını talan etmek caiz midir, bunu nereden okudun? Diyerek fakihi güzelce bir dövüp bağdan kovdu..."

       Bu hikayedeki rolleri bu gün güncellersek: Ortadoğunun petrolle dolu bahçenin işgalci  sahibi ABD, kendi bahçelerine  kaçak  girenler Araplar, Türkler, Acemler, Kürtler...Kafirler şimdi bu hikayeyi bize ümmete uyguluyor. O zaman Haydin Mesneviyi (onun kaynağı olan Kuranı yeniden, baştan bir daha okuyalım.Kuranın kurduğu medeniyet umdelerini yeniden ihya edelim. Bu zilletten ancak böyle kurtulabiliriz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.