Teslime Gülsen NURDOĞAN

Teslime Gülsen NURDOĞAN

Bu Gece Öyle Mühimdir ki

 

M. Zahid Kotku bir mevlid kandili günü, o günün önemine binaen hiç bir program yapmayan İskenderpaşa Camii cemaatine tatlı bir celâl içinde: 

“Ne bir mevlid okutan var, ne şu faaliyeti yapan!.. Bu gece o kadar mübarek, o kadar mühimdir ki, davul zurna bile çaldırılsa onun da yeri vardır.” demiş. 

Mevlid kandili neden bu kadar mühimdir? 

Mevlid kandili Hz. Peygamber Aleyhisselam’ın Hicri takvime göre doğum günüdür. Müslümanlar her daim gönüllerde yaşatılması harfiyen izinden gidilmesi gereken peygamberleri Hz. Muhammed Aleyhisselam’ı onun doğum günü olan Mevlid kandilinde camilerde, evlerde bir araya gelerek topluca yâd ederler.

İslâm Hz. Muhammed Aleyhisselam’ın ahlâkını merkeze oturtmuştur. Kur’an’da bu:

"Eğer Allah’ı seviyorsanız ona, (Hz. Muhammed’e) uyun ki Allah da sizi sevsin”, âyetiyle sabitleştirilmiştir. Bu yüzden Müslümanlar, Mevlid kandili olarak kutladıkları geceyi, peygamberleri Hz. Muhammed Aleyhisselam’ın öğretilerini yadetmeye sebep edinmişlerdir.

İnancımıza göre hayır konuşulan toplantılar Allah’ın rahmetini celbetmektedir.

Bu gece Müslümanlar onun davasını, onun ahlâkını, onun sevgisini topluca yaşayıp hissederler. Hadis ve hatıratını konuşup sevabından nasiplenirler. Hz. Peygamberin doğumuna ve sair hayatına değinen mevlid şiirini okurlar. Hz. Peygambere salât-u selam getirir ve dua ederler. 

Mevlid kandili diye bir gün İslâm’ın kendi bünyesinde yoktur. Yani ne Kur’an ne de Hz. Peygamber Aleyhisselam, direkt olarak bu geceyi kutlayın dememiştir. Bu yüzden Mevlid kandili kutlamalarına karşı çıkanlar da vardır. 

Mevlid kandili ne zamandan beri kutlanıyor?

Müslümanlar İslâm’ın nüzulünden bir kaç yüzyıl sonra Hz. Peygamberin doğum günü olan Hicri Rebiülevvel ayının 12. gecesini Mevlid kandili olarak kutlamaya başlamışlardır. Onlar Mevlid kandili kutlamasını, Peygamberleri Hz. Muhammed Aleyhisselam’ı ve öğretilerini dile getirmeye bir sebep olması için yapmışlardır. Asla dinde yeni bir şey çıkarmak için yapmamışlardır. Bu geceyi, o Server-i Âlem’i anmaya vesile edinmişlerdir. Yoksa Mevlid kandili kutlamaları, Allah’ın ve Peygamber Hz. Muhammed Aleyhisselam’ın sözü üstüne bir söz getirmek değildir. Mevlid kandili, İslâm’ın bir rüknü ve emri de değildir. Ancak Müslümanların, İslâm’ın rükün ve emirlerini anlatmaya vesile edindikleri bir gündür. Bu yüzden İslâm alimleri Mevlid kandilini bidat-ı hasene (dinde sonradan çıkarılan güzel şey) olarak değerlendirmişlerdir. 

İslâm tarihinde ilk mevlid kutlamaları, Fâtımîler zamanında başlamış sonra da artarak kutlanmaya devam etmiştir. 

Selçuk Atabeklerinden Muzafferüddin Gökböri mevlid gecesini bugünkü manasıyla halkın katılımını da sağlayarak büyük ziyafetler ve şölenler tertipleyerek adeta bir bayrama dönüştürmüştür.

Günümüzde mevlid, Suudi Arabistan hariç Kuzey Afrika’dan Endonezya’ya kadar olan İslâm ülkelerinde bazılarında resmi, bazılarında gayri resmi olarak yaygın biçimde kutlanmaktadır.

Peki, Mevlid kandilinde Müslümanlar neler yapmalı, bu geceyi nasıl değerlendirmelidir? 

Bu sorunun cevabını da merhum Es’ad Coşan Hocaefendi'den alarak yazıyı tamamlayalım.

“... kat kat mübarek bir gecedir, Mevlid kandilidir: 

Âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamber Efendimizin aziz ve şerif doğum yıl dönümü (ona sonsuz salât ve selamlar). Bu önemli tarihi dikkatle not edip hatırda tutun, kutlanması ve ihyası için gereken her türlü hazırlığı şimdiden itina ile planlamaya başlayınız. 

Allah’ın kahraman aslanı Hz. Ali’den rivâyet edilen bir hadis-i şerifte (Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem) buyurmuşlar ki:

Çocuklarınızı şu üç esas üzere terbiye edip yetiştiriniz.

1.    Ben Peygamberinize muhabbet beslemek,

2.    Benim Ehl-i Beyt’ime muhabbet beslemek,

3.    Kur’an-ı Kerim okumak; çünkü hamelei Kur’an yani Kur’an’a sahip olanlar, onu ezbere bilenler, ahkâmına aşina olanlar, başka hiç bir sığınak ve gölgenin olmadığı (ve güneşin halkın başına bir mil kadar yaklaştırılacağı) mahşer gününde, enbiyâ ve asfiyâ ile (yani peygamberler ve safi, veli, makbul kullar ile) beraber arş-ı âlâ’nın gölgesinde izzet ve ikramda olacaklar. (Süyûtî, el-Câmiu’s-Sagir, 1, 180.)

Demek ki bütün ailemiz fertlerine ve özellikle de çocuklarımıza, Peygamber Efendimizin eşsiz değerini ve büyüklüğünü anlatıp, onların gönüllerinde peygamber aşkının şulelerini (ışıklarını) tutuşturmak, biz anne ve babalar için çok önemli ve ilahî bir görev oluyor.

Mevlid kandili bu iş için paha biçilmez bir fırsattır. O halde evimizi o gece için bayram günü gibi temizleyip bezemeli; en güzel ve pak elbiselerimizi giyinmeli, en cici takkeleri, işlemeli namaz başörtülerini, alımlı ve sevimli tesbihleri, süslü seccadeleri bu vesile ile kız ve erkek çocuklarımıza hediye etmeli; sokağımızı süpürüp düzenlemeli, fakirlere sadaka vermeli, komşulara ikramlarda bulunmalı, tebrikleşmeli; o gece yatsı namazına çoluk çocuk sevinçle camilere gitmeli; oralardaki programları vaazları can kulağı ile dinlemeli; Kur’an’lar ilahiler okumalı, tesbihler çekmeli, zikirler ibadetler etmeli, çokça salât-ü selamlar ile geceyi imar ve ihya eylemeliyiz.

Bütün bunların üstüne bastıra bastıra, önem vererek, zevk ve şevkle, seve seve yayalım, ta ki bu gece, çocuklardan büyüklere, aileden çevreye kadar herkeste unutulmaz tatlı hatıralar, derin köklü imajlar olarak kalsın; yaşanan o kutlu ve mutlu anlar, o nurlu ve sevinçli duygular, gönülde, dimağda yerleşsin; Peygamber Efendimize daha bir şevkle bağlanılsın; sünnet-i seniyyesi iyice tanınsın, yaşasın, başlara taç, yaşamımıza minhac olsun.

Sevgili aile reisleri!

O günü asla sönük geçirmeyin, akşama eve kucaklarınız dolu dolu gelin, evinizi, sofranızı çiçekler, meyveler ve tatlılarla, kandil simitleriyle şenlendiriniz. Çünkü bilirsiniz ki bilhassa çocuklar için sevginin yolu boğazlardan ve mideden geçmektedir. Bilin ki onları sevindirmenin sevabı çok yüksektir. Nitekim sahih-i Müslim’de rivâyet edilen şu hadis-i şerif, aile için yapılan masrafların üstün değerini belirtmek bakımından ne kadar önemli ve anlamlı bir belgedir. 

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

“Allah yolunda (cihada) harcadığın bir dinar (yani altın) para; köle azat olması için verdiğin bir dinar, yoksula sadaka olarak verdiğin bir dinar ve nihayet, Allah için sarf ettiğin bir dinar... Bunların sevap bakımından en büyük ve en yükseği ailene sarf ettiğin dinardır.”

 

Bu makale KAF DAĞI YOLCUSU KALMASIN adlı kitabımdan alıntıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.