Değişmeyen Tek Gündem

Gündem hızla akıp gidiyor. İnternet üzerinden haber yayıncılığı yapanlar için akıp giden bu gündeme, her gün, her saat, her dakika çeşitli noktalama işaretleri koymak gerekiyor: Ünlem İşareti, Soru İşareti, İki nokta, noktalı virgül, parantez, tırnak işareti… Haber sitesi, gündem sayfalarında bu bir nevi trafik işaret ve levhalarıyla okuyucu yönlendirirken, köşe yazılarında da flaş ve spot yorumlarla okuyucunun zihnini uyanık tutmak zorunda.

 

Bana bu gerçeği hatırlatan Murat Erol dostuma teşekkür ederken aşırı sıcakların insanları pestile çevirdiği bu günlerde, Türkiye'nin ve dünyanın gündemine geçmeden önce, tüm zamanların hiç değişmeyen gündemine dair bir şeyler yazmak istiyorum. İnşallah bundan böyle, Pazartesi ve Cuma günleri yenilenen yazılarımızla, düzenli olarak gündemi değerlendirmeye çalışacağız..

 

Yedi Güzel Adamdan Biri: Erdem Bayazıt

 

Bir an kayboldun gibi! yaşadım kıyameti

Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti

Söylediği gibi aradığını buldu mu bilinmez ama biz onun şiirlerinde çok şey bulduk. 80'lı yıllarda önemli kitlenin başucu şairlerinden biri olan Erdem Bayazıt'ı ebedi aleme uğurladık geçtiğimiz günlerde. Maraşlı 7 Güzel Adam'dan biri daha aramızdan ayrıldı. Rahmetli Cahit Zarifoğlu vermişti bu ismi. Önce kendisi gitti,  sonra Alaeddin Özdenören gitti, sonra Mehmet Akif İnan gitti ve şimdi Erdem Bayazıt da gitti

Onlar gittiler, giderken bir muştu gibiydiler. Allah rahmet eylesin.

 

İslamcı kuşak Mehmet Akif ve Necip Fazıl'da bulduğu ideolojik coşkuyu, serbest şiirde bulmayı pek ümit etmiyordu. Modern zamanlarda Sezai Karakoç'la aralanan bu kapıdan içeri girdiklerinde, ilk tanıdıkları ve sevdikleri şairlerden biriydi Erdem Bayazıt. Aşklarını, ideolojilerini, acılarını, yoksulluklarını, yabanlıklarını, mücahitliklerini buldular onun şiirlerinde.

 

Erdem Bayazıt şairliği yüreğinde saklı bir şairdi. Hayatındaki duruşu ile şiirindeki duruşu hep farklı gelmişti okuyucularına ve bu biraz da hayal kırıklığına yol açmıştı. Anavatan Partisinden milletvekili olmasını garipsemişti çokları. Çok az da olsa verdiği siyasi demeçler pek itibar görmemişti. Onun şiirlerini okuyan kuşağın 12 Eylül gibi büyük bir toplumsal kırılmanın içinden geçmelerinin de etkisi vardır bunda. Tek yönlü ve haklı bir hoşnutsuzluk değildi bu durum.

 

Şiirindeki duruş, asalet, zarafet, naiflik ve gürbüzlük, gerçek hayatta bazıları tarafından olumsuz gibi algılanan Erdem Bayazıt tablosunun çok çok üzerine çıkmıştır. Şiirleri kendini aşmış bir şairdir Erdem Bayazıt. Bana göre, hayatta tedirgin ve başarısız gibi görünmesi, O'nun şiirlerinin çok daha gür olmasını sağlamıştır. Yedi Güzel Dost'tan birini daha kaybettik.

 

“Gitti haznedar, hazine kaldı bizin gibi sarhoşlara…”

 

İki Güzel Adamdan Biri: Nusret Fırat

 

Yazmak da, konuşmak da, susmak da zor oğlu zor. Konya Edebiyat Fakültesi ekolünden bir ağabeyimizi daha ebediyete uğurladık. Mezarı başında, yarı üzgün, yarı mütebbessim bir şekilde, “Güle güle Ortağım” diyerek üstüne yorgan serer gibi toprak atan dostun sesi hala kulaklarımda. Tam da böyle uğurlanmak isterdi Fırtına Nusret Abi. Tüm dostlarının, sevenlerinin, arkadaşlarının, kardeşlerinin omzunda, Hz.Mevlana'nın makamının yanında üzgün ama metanetli, yarı kırgın bir tebessümle, hepsinden öte gürül gürül çağlayan bir sevgiyle ve muhabbetle…

 

Konya'daki her mezunlar buluşmamızda, bizleri okul yıllarında olduğu gibi yeniden bir arada görmekten büyük mutluluk duyan; hepimize defalarca sarılan, şöyle bir kaldırıp tartan;  kurulan yer sofrasında herkese elleriyle yemek ikram eden ve kimsenin sofradan aç kalkmasını istemeyen Nusret Abimiz, bir dahaki mezunlar buluşmamızda aramızda olamayacak. Telaşı, heyecanı, acele acele bir şeyleri anlatma çabası ve dudaklarından yanaklarına, yanaklarından gözlerinin içine, oradan da yüzünün bütün kaslarına yayılan ve adeta muhatabına mutluluk veren,  o tatlı ve gevrek gülüşü her zaman bizimle beraber olacak.

 

Güle güle Nusret Abi, geçen yaz sinyalini vermiştin bu gidişin. Bu yaz gittin, “fırtınalığını” gösterdin, Tunceli'de öğretmenken hain bir saldırı sonucu şehit düşen Metin Kaynar Abimizden sonra, sen de gerçek dosta kavuşmak için acele ettin. Ne yaparsın, dost çağırmış, gitmemek olmaz. “Deli doluydun ama adam gibi adamdın.” Adam gibi bir babaydın, geride üç yiğit evlat bırakarak gittin. Allah rahmet eylesin, mekanın cennet olsun.

 

Bir Güzel Adam: Ömer Lütfi Mete  

 

Ölümle yaşam arasında duruyor Ömer Lütfi Mete. Tıpkı mavi ile yeşil arasında duran Rize gibi. Takdiri İlahi gecikir de yeniden sözüne ve kalemine davranabilirse, böyle tarif edecektir yaşadıklarını. Hayatının bu en kritik noktasını, doğduğu şehre benzetecektir.  

 

Bilmem Türkiye'deki kaç yüz insanın kitaplığında vardır Onun “GÜLCE”si. Şair olduğunu bilen var mıdır? Deli Yürek dizinin senaryosunu yazarak Türkiye'de ilk defa Ergenekon'un ne demek olduğunu anlatan babayiğit olduğunu kim bilir? Çok iyi bir gazeteci ve genel yayın yönetmeni olmasına rağmen, bu alanda pek nasipli olmadığını söyleyen oldu mu? Güçlü bir İslam yorumu ve Müslümanlarla ilgili en felsefi özeleştirileri yapan düşünce adamı olduğundan kimler haberdardır?

 

Ömer Lütfi Mete, bu ülkede duruşu olan, ilkesi olan, asaleti olan,  parmakla gösterilecek entelektüellerden biridir. Hangi yönden, hangi cepheden, hangi ideolojiden bakarsanız bakın; onun duruşunda, yazılarında, senaryolarında, şiirlerinde, söylemlerinde sizin hissenize düşen bir pay mutlaka olacaktır.

 

Onu anımsarken şu kısacık yazıda o kadar çok “olmak” fiili geçti ki “var OLmanın bir mü'min OLarak sorumluluğunu bilen” bir düşünce adamını başka kelimelerle tarif etmek mümkün OLmadı.

Ömer Lütfi Mete'ye Allah'tan acil şifalar diliyorum.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar