Demokrasi ve mantık

Her şey ne güzel gidiyordu: Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin'in terörle mücadelede kararlılık görüntüsünü pekiştirmek üzere siyasi parti genel başkanlarının biraraya gelmesi temennisi sonrasında, CHP'nin yeni lideri Kemal Kılıçdaroğlu Başbakan Tayyip Erdoğan'la biraraya gelebileceğini açıkladı; Başbakan Erdoğan da her liderle görüşebileceğini duyurmakta gecikmedi.

İktidar partisinin başıyla anamuhalefet partisi liderinin aynı fotoğraf karesi içerisine girecek olması bile heyecanı yükseltmeye yetti.

Sizler de heyecanlananlardansanız hayal kırıklığınız büyük olmalı. CHP lideri Kılıçdaroğlu Başbakan Erdoğan'ın buluşma dâvetinin üslubundan hoşnut olmadı, Başbakan Erdoğan da CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun tepkisini beğenmedi.

MHP ise, gerilim yanlısı iki sözcüsünden Oktay Vural (diğeri Deniz Bölükbaşı'dır) liderlerin birlikte poz vermesini 'saçma' bulduğunu çoktan açıklamıştı bile...

Galiba Meclis Başkanı Şahin'in iyi niyetli temennisi sonuç alamayacak...

Partilerin çizgilerinin birbirine yakın olduğu konularda ortak hareket etmeleri, farklı görüşlere sahip olduklarında bile görüşmelere açık olmaları elbette hoş bir davranıştır. Ak Parti ile MHP bunun iyi bir örneğini anayasanın başörtüsü yasağı için kullanılan iki maddesini değiştirme yolunda yaptıkları işbirliğinde vermişlerdi; Anayasa Mahkemesi iyi niyetlerini sonrasında boşa çıkarsa bile...

Keşke Ak Parti ve CHP liderleri biraraya gelip 'terörle mücadele' ve 'demokratik açılım' konularında duruşlarını birbirine yakınlaştırabilseler.

Ancak bunun kolay olmadığına hiç kuşku yok. Demokrasinin eleştiriye en açık bir özelliği, partiler arasında bahar havasının esmesini, estiğinde de sürekli olmasını engeller çünkü: Partiler demokrasilerde birbirinin rakibidirler ve yakınlaşmaları değil diğerleri karşısında konuşlanmaları kendilerine oy getirir.

Evet şunu söylüyorum: Ak Parti ile CHP'nin liderleri biraraya gelseler bile bu birliktelikten 'uzlaşma' çıkması neredeyse imkânsızdır. Biri iktidarını kaybetmemek, diğeri de iktidara gelebilmek için, buluşmalarında farklı tavırlarını ön plana çıkartacaklardır çünkü...

Seçime bir yıl kalmışken onlardan başka türlü bir tavır beklemek saflık olur.

Gerçi CHP liderini değiştirdi ve Kemal Kılıçdaroğlu selefinden farklı davranabileceğinin işaretlerini veriyor, ama olsun, yine de gelenekleri güçlü bir parti CHP ve genel başkanı uzlaşmadan uzak tutmak için hazırolda bekleyen çok. CHP'nin 1989 tarihinde hazırladığı 'Kürt Raporu'ndaki teklifleri de hesaba katarak Ak Parti'nin hazırladığı 'demokratik açılım paketi', paketin bu özelliğinin farkında olması gereken CHP liderliği tarafından hemen reddedilmişti.

Ee, ne olacak o zaman?

Umudum, liderlerin (yalnız Kemal Kılıçdaroğlu'nun değil Devlet Bahçeli'nin de) hiç değilse kararlılık gösterisi anlamı vermek üzere Başbakan Tayyip Erdoğan'la biraraya gelmeleridir. Bu, Başbakan Erdoğan'ın davetiyle (veya partileri ziyaretiyle) olabileceği gibi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün davetine icabet ederek de gerçekleşebilir.

Hükümetin fena halde ihtiyacı olan 'demokratik açılıma devam' mesajı da çıkarsa bu buluşmalardan, bunu, iyi bir yemek üzerine yenen kaymaklı ekmek kadayıfı olarak kabul edebiliriz.

Eğer olay bu yönde gelişmezse endişe etmeyiniz. Demokrasilerde siyasi kişiliklerin ve partilerin tavrı her zaman makul çizgide olmuyor; daha doğrusu siyasetçiler ve partilerin davranışlarının kendi mantığı var ve bu her durumda düz mantıkla uyuşmayabiliyor. Bu defa da öyle olabilir ve Meclis Başkanı Şahin'in temennisiyle iyi başlamış olan yakınlaşma süreci sonunda akamete uğrayabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar