Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Koşusu

Bir Liderin Doğuşu Recep Tayyip Erdoğan kitabını ilk çıktığında okumuştum. Şimdi tekrar okuyorum. Kitapta, Recep Tayyip Erdoğan’ı yakından tanımamıza hizmet eden çok önemli ipuçları bulunuyor. Hüseyin Besli ve Ömer Özbay’ın kaleme aldığı kitap bir roman akıcılığında.

“Ahmet Erdoğan, haylazlığından dolayı küçük oğlundan pek emin olamasa da büyük oğlu Tayyip’in okuyup ilerde büyük adam olacağından hiç kuşku duymuyordu. Tayyip Erdoğan ilkokuldayken, okul müdürü babasını çağırıp konuşmuş ve çocuğunu okuyabildiği yere kadar okutması konusunda telkinlerde bulunmuştu.” (s.18)

Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasetteki yürüyüşünü, bir yanıyla “engelli koşu”ya, diğer yanıyla da tam bir maratona benzetmek mümkün. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda da koşmaya sürdüreceğini Samsun ve Erzurum mitinglerinde milyonlara haykırdı; “Cumhurbaşkanı, hem ülkenin güvenliği ile ilgilenir, hem de yolları, havaalanlarını takip eder. O makam yan gelip yatma makamı değildir” dedi.

Bugünden sonra onun başarısının sırlarını anlatan pek çok kitap yazılacak. Onların hepsi Erdoğan’ın ihlasını, samimiyetini, çalışkanlığını ve “deli cesareti”ni kayda geçirecek.

Onun Beyoğlu’nda yaptığı çalışmalar sırasında çok ciddi tecrübeler kazandığını anlıyoruz. Üniversite öğrencilerine anket yaptırılarak mahalle mahalle halkın nabzının tutulması ve kullanılan siyasi söylemin etkilerinin takip edilmesi önemli bir kazanım. Daha sonra Erdoğan siyasi rakipleri içerisinde en çok araştırma yaptıran ve kamuoyu anketlerinden en çok yararlanan lider olacaktır.

“İlkokul sıralarında başladığı futbolu, 12 Eylül 1980 darbesine kadar yaklaşık onaltı yıl boyunca hiç bırakmadı. Çok genç yaşta başlayan ‘topçuluk serüveni’, onu bugün geldiği yere taşıyan en önemli tecrübeydi: Zorluklar karşısında yılgınlığa düşmemeyi, son ana kadar mücadeleden vazgeçmemeyi, ayağına gelen fırsatı gole çevirmeyi, hep bu yıllarda öğrendi. (..) Hayat, Tayyip Erdoğan’ın futbol yıldızı olmasına fırsat vermedi. Fakat futbolla geçen yıllar, ona hız ve dengeyi, taktik ve stratejiyi, zafer ve yenilgiyi, kendine güvenmeyi ve asla pes etmemeyi öğretti.

Sporcu kimliğinin yanısıra, siyasi kariyerini destekleyen bir diğer vasfı da, İmam Hatip’li olmasıydı. İçinde yaşadığı çevrenin diline, geleneklerine ve ahlaki değerlerine saygılıydı. Ayet ve hadislerle derinlik kattığı konuşmaları ve hitabetteki ustalığıyla dinleyenleri cezbediyordu. (s.11)

Gazeteci-Yazar Bilal Çetin’in 2003 yılında yayımlanan “Türk Siyasetinde Bir Kasımpaşalı: Tayyip Erdoğan” isimli kitabında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Pınarhisar Cezaevi’nde hapis yattığı günlerde nihai hedef olarak Çankaya Köşkü’ne çıkarak cumhurbaşkanı olmayı belirlediği anlatılıyor.

Ak Parti’nin Cumhurbaşkanı adayının Başbakan Erdoğan olduğu resmen açıklanırken, Erdoğan’ın bu kararını Pınarhisar Cezaevi’nde hapis yattığı günlerde verdiği yazılmıştı. Bilal Çetin’in 2003 yılında yayımlanan “Türk Siyasetinde Bir Kasımpaşalı: Tayyip Erdoğan” isimli kitabında Erdoğan’ın nihai hedef olarak Çankaya Köşkü’ne çıkarak cumhurbaşkanı olmayı belirlediği anlatılıyor.

Çetin’in 2003 yılında yayımlanan “Türk Siyasetinde Bir Kasımpaşalı:Tayyip Erdoğan” kitabının 28.sayfasında Erdoğan’ın 1999 yılında hapse girdiğinde kendisini ziyarete gelenlere siyasetteki nihai hedefini açıkladığı görülüyor.

Çetin’in kitabında Erdoğan’ın ziyarete gelenlere “Önüme hangi engeller çıkartılırsa çıkartılsın bu engelleri teker teker aşacağım. Ferhat’ın Şirin’e kavuşması gibi ben de milletime bir gün kavuşacağım. Allah’ın izni ve milletin sağduyusu ile Türkiye’nin en büyük partisini kuracağım ve bir gün Başbakanlık koltuğuna oturacağım. Başbakanlık koltuğuna oturmadan ölürsem gözüm arkada kalır. Allah nasip ederse bir nihai hedefim Çankaya Köşkü’ne çıkmaktır” dediği anlatılıyor.

Gazeteci-Yazar Çetin ayrıca kitabında, Erdoğan için Recep isminin hayatında çok önem arz ettiği belirtiyor. Hicri takvime göre Recep ayında doğan Erdoğan'ın siyasetten yasaklanmasına neden olan DGM kararının Recep ayında kesinleştiği ve 3 Kasım seçimleri öncesinde Erdoğan'ın milletvekili olup olmayacağına dair kararın da yine Recep ayında verildiğine dikkat çekiyor.

Recep Tayyip Erdoğan’ın başarısının sırlarını tahlil edenler onun azmini, kararlılığını, çalışkanlığını, sabrını ve yılmak bilmeyen, pes etmeyen dirayetli kişiliğini, en önemlisi de vefasını tespit edeceklerdir. Bu insani ve İslami güzel vasıfların ondaki tezahürlerine dair binlerce gözyaşartıcı örneği bizzat kahramanlarından, taraflarından, yaşayanlarından dinlemek mümkündür.

Erdoğan, onu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına götüren 1994 yerel seçimleri öncesinde merhum Prof. Dr. M. Es’ad Coşan Hocaefendi’yi ziyaret ederek duasını alır. Seçimleri kazandıktan sonra ise hac veya umre vesilesiyle gittiği Mekke ya da Medine’de merhum Hocaefendi’yi tekrar ziyaret eder. Üstelik trafikte meydana gelen bir anormallik sebebiyle buluşma yerine gecikmeli gelen Hocaefendi’yi uzun süre beklemekten vazgeçmez. Görüşmenin ardından, Hocaefendi çevresindekilere, “Tayyip Bey istikrarlı maşallah. Seçimlerden önce de ziyaret etmişti, şimdi de geldi” der.

Değil siyasi hiçbir geçmişi ve tecrübesi olmayan Ekmeleddin İhsanoğlu, hiçbir aday cumhurbaşkanlığı yarışında Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısında olmak istemezdi.

Vatandaşların gönlünde oturduğu cumhurbaşkanlığı köşküne, fiilen de çıkması için Erdoğan’ın 10 Ağustos’u beklemesi gerekecek. Bu seçimin sonuçlarının da ülkemize hayırlar getirmesini dileriz.

 

recep.kocakk@gmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum