Eski Dostlar Yeni Buluşmalar

“Dostluk tutunmaktır, hatırda tutmak ve hatır tutmaktır.” / Kemal Sayar, Ruhun Derin Yaraları (2025)

Hayat, her birimizi farklı yönlere savuruyor. Kimimiz işinde yükseliyor, kimimiz başka şehirlerde ya da ülkelerde yollarına devam ediyor. Fakat hangi meşguliyetin içine düşersek düşelim, yıllara meydan okuyan dostluklar bizi yeniden aynı sofrada buluşturabiliyor. İşte o buluşmalar sıradan bir görüşme değil; vefa ile örülmüş bir hatıralar şöleni oluyor.

Şeref’in güler yüzü, Ramazan’ın coşkusu, Cem’in derin tartışmaları, Muhammed’in vakur duruşu, Mehmet’in tevazuu, Bülent’in ağırbaşlı tavırları, A. Kadir’in gönül zenginliği, İsmail’in neşesi, Hakan’ın içten teatral anlatımları… Ve daha niceleri… Hepsi bu vefa halkasının yaşayan parçaları.

Hele ki bu dostluk, yıllar boyunca aynı mesleği veya hedefleri paylaşmış, inanç ve ülkü birlikteliği olan insanların dostluğuysa; aynı ideallere, aynı değerlere gönül vermek buluşmalarımıza yalnızca nostaljik bir anlam değil, aynı zamanda ruhî bir derinlik de katıyor. Çünkü sadece okul sıralarını, gençlik hayallerini değil; aynı zamanda aynı tastan çorba içmiş, işin zahmetini, alın terini, başarı sevincini de birlikte yaşamışlardır. Aynı hedef diliyle konuşmak, sofrada anlatılan her hatıraya ayrı bir samimiyet katıyor. Yıllar geçse de, etrafında toplandığımız ortak ülkü bizi birbirimize daha sıkı bağlayan görünmez bir zincir oluyor.

Geçmişin Gölgesinde Huzur

Buluşmalarda yıllar öncesine gidiyoruz; taa öğrencilik yıllarımıza… Farklı coğrafyalardan o koca şehre ilk defa gelip şaşkın şaşkın ortalıkta dolaştığımız günlere… O günlerde çocuklarımız henüz dünyada bir varlık değildi… Şimdi onları büyümüş, eğitimlerini tamamlamış, yuvalarını kurmuş görüyoruz. Bir zamanlar dostların düğünlerine katılıyorken, şimdilerde onların evlatlarının mürüvvetine şahit olmak, onların kucağında torunlarını görmek… Bunların her biri, kalbe tarifsiz bir sevinç ve geçip giden zamana karşı elde kalan bir kıvanç bırakıyor.

Ailelerin Kaynaşması ve Yeni Dostluklar

Zamanla sadece biz dostlar değil, ailelerimiz de birbirine kaynaştı. Eşlerimiz arasında samimi bağlar kuruldu, çocuklarımız arasında da bambaşka dostluklar filizlendi. Kimsenin hesap etmediği bu güzel açılımlar, dostluk halkamızı daha da genişletti. Şimdi sofralarımızda yalnızca biz değil; yeni nesiller de gülüyor, paylaşıyor, kaynaşıyor. Bu da bize dostluğun nesiller boyu sürebilen, yaşayan ve yaşatan, can katan, canlılık veren bir miras olduğunu gösteren muazzam bir deneyim olduğunu kanıtlıyor.

Zamanın Aynasında Kendini Görmek

Dostlarımızın gözlerinde hem eski hâlimizi hem de bugünkü hâlimizi görürüz. Kiminin hâlâ aynı şekilde devam eden sakinliği, kiminin olgunluğu, kiminin enerjisi bize şunu hatırlatır: Zaman geçiyor ama özümüz değişmiyor. O sofralar, hayat yolculuğumuzun sessiz tanıkları oluyor. Hangi makamda veya ekonomik durumda olursak olalım, ruhumuzu doyuran şeyin “dost sofrası” olduğunun farkındayız.

Eski dostlarla periyodik buluşmalar aslında birer vefa şiiridir. Orada bulunmak, “Unutmadım, hâlâ yanındayım, sen hâlâ benim için kıymetlisin” demektir. Sadık’ın her seferinde gösterdiği özveri, Ali’nin vefası, Ramazan’ın candanlığı, Oktay’ın samimi desteği… Hepsi bize dostluğun sadece bir kelime değil, yaşayan bir değer olduğunu hatırlatıyor.

Eski dostlarla periyodik olarak ya da özel zamanları fırsat bilerek buluşmanın insana sağladığı faydaları birkaç başlıkta toparlayabiliriz diye düşündüm. Eminim sizler de başka birçok fayda ekleyebilirsiniz.

Eski Dostlarla Buluşmanın Gizli Şifası

İnsan hayatı boyunca yeni dostluklar kurar, yeni çevreler edinir. Ama bir gerçek hiç değişmez: “Eski dostların yeri başkadır.” Çünkü onlar bizim çocukluğumuzu, gençliğimizi, ilk heyecanlarımızı ve bazen de ilk düşüşlerimizi bilir. İşte bu yüzden, onlarla her fırsatta bir araya gelmek sıradan bir buluşma değil; adeta ruh için bir şifa kaynağıdır. Bu buluşmalarda ruhsal ve duygusal sağlık açısından umulmadık faydalar vardır; bunlar terapi etkisi olan aksiyonlardır.

Bir masa etrafında oturup yıllar öncesine dair anılar canlanırken insan, köklerine bağlanır. O kökler, bize nereden geldiğimizi ve bugün kim olduğumuzu hatırlatır. Dostların yanında yargılanmaz, incinmezsiniz; sadece olduğunuz gibi kabul edilirsiniz. Kahkahalar eşliğinde mutluluk hormonları yükselir, stres ve kaygılar silinir.

Kimlik ve Benlik Güçlenmesi

Eski dostların yanında rol yapmaya gerek yoktur. Onların gözünde hâlâ o eski “sen” vardır. Bu, insanın kendisiyle barışmasını sağlar. Aynı zamanda onların gözünde yıllar içindeki değişiminizi görmek, kişisel yolculuğumuzu anlamlandırmamıza yardımcı olur. Dost buluşmaları sosyal zekâ gelişimine muazzam katkılar sunar ve sağlıklı iletişim yollarını öğrendiğimiz seanslara dönüşür.

Hayat yolları farklı yönlere savrulmuş dostların tecrübelerini dinlemek, ufkumuzu genişletir. Empati duygusu tazelenir. Ayrıca bu buluşmalar, yalnızlığın panzehridir; insan sosyal zekâsını canlı tutar, bağlarını diri hisseder.

Felsefî ve Psikolojik Katkılar

Dostlarla geçen saatler bize zamanın akışını hatırlatır. Dün çocuk olanların bugün baba, anne ya da dede olduklarını görmek; yılların nasıl hızla geçtiğinin canlı kanıtıdır. Bu farkındalık, hayatı daha bilinçli yaşama arzusu uyandırır. Aynı zamanda yıllardır kopmamış bağlar bize vefanın ve minnettarlığın değerini öğretir. Dostların varlığı, hayatı anlamlandıran etkenlerden biridir.

Pratik Hayat Faydaları

Eski dostlar, kriz anlarında güvenilecek en sağlam “dayanışma halkasıdır.” Onların başarılarını, mücadelelerini ve tecrübelerini görmek ise yeni motivasyonlar verir; “Ben de yapabilirim” duygusunu yeşertir. Aynı mesleği yapsalar da yapmasalar da yaşam ivmesinde çok güçlü ivmelenmeler olur.

Sonuç: Geçmişin Sıcaklığı, Bugünün Huzuru, Geleceğin Umudu

Eski dostlarla yapılan buluşmalar, sadece bir masa etrafında yenilen yemekten, içilen çay/kahveden ve edilen sohbetlerden ibaret değildir. Onlar bize geçmişin sıcaklığını, bugünün huzurunu ve geleceğin umudunu aynı anda yaşatan, karşılıksız iş gören gönül kahramanlarımızdır.

Kısacası, eski dostlarla buluşmak yalnızca geçmişi yad etmek değildir. O buluşmalar, geçmişin sıcaklığını, bugünün huzurunu ve geleceğe dair umudu aynı sofrada buluşturur. İnanç ve ülkü birlikteliğiyle beslenen bu dostluklar, ailelerimiz ve çocuklarımızın da dâhil olmasıyla bambaşka bir boyuta taşınır… Ve o sofradan kalkarken içimizde hep aynı fısıltı kalır:

“İyi ki varsınız. İyi ki vefalısınız. İyi ki dost kaldık; ne büyük zenginlik.”

Bu yazıyı beğenip faydalı bulduysanız, dilediğiniz şekilde sosyal medya hesaplarınızda paylaşarak daha çok kişiye ulaşmasına destek olabilirsiniz… İlginize teşekkür ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum