Meltem KAVAK
Sorgusuz Yaşam ile Hemhâlleşenler
Kelimelerin gücünden yararlanır tüm yazarlar. Ben de o gizli gücü kullananlardanım. Evet bazen bir kalem ve kağıt insanın hayatına çeki düzen vermesinde etkili olabiliyor.
Önceden e-mail alırdım okuyucularımdan, uzun zamandır almıyorum. Onun yerine sosyal medyadan yazıyorlar sevgili okurlarım. Her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Bazı yazılarım psikolojik olarak diplerde olan okurlarıma şifa niteliğinde gittiğini, öğrendiğim vakit çok mutlu oluyorum. Okurlarıma her zaman okumaları gerektiğini, okurken; düşünmelerini, düşünürken de uygulamaya geçmelerini söylüyorum.
Vaktim yok diyen insan, her zaman yalan çukurundan seslenmektedir. Ve insanların birçoğu bu yalan girdabında yüzmektedir. Vaktini değerlendiremeyen, sizlerle vakit harcamak istemeyen kimselerin söylediği yalanın en başında gelen cümle:”İnan vaktim hiç yok!” Söylediği yalan sürekli tekrarlanırsa bu yalana kendide inanır.
Okumak için vakit aralayan insan mı yoksa vaktini okuyaraktan geçiren insan mı daha mutludur?
Kimi neyi nasıl okumamız gerektiğine gelince hamile bir kadın gibi düşünelim bu işi neyi ne kadar ne istediğinizi bilecek olan sizlersiniz. Komşu, arkadaş, sosyal mecralardan etkilenmeden neyi istiyorsanız onu ve kadarını okuyun.
Şahsımın izlediği süreç; hayat-islam ve dünya coğrafyası ile başlar ve sonra felsefe ile devam eder. Kanıtlanmayan olayların teorik boyutu beynin düşünmesine kapak açar ve olaylar aşağıdaki çizgide devam eder.
Bizler düşünürken araştırmak zorunda kalırız.
Kimseden etkilenmeden istediğinizi okuyun ama sakın her okuduğunuza inanmayın! Sürekli okuyan insanlar bana göre mutlu olmuyor. Bu olayı bir sonraki yazımda anlatacağım.
Yüreğine Hemhâl Olana Selam Olsun
Şimdi okuyacağınız yazımız şahsımın üslubu ile kaleme alınmış notlardan oluşmaktadır. Kendini bulmak kendi ile sohbet etmek isteyen kişilerin bizzat okumasını tavsiye ederim. Sorular basit sorular asla değildir, sorulara cevap veren benlik duygularınız varsa siz yaşıyorsunuz o zaman savaşmaya devam…
İnsanoğlu yola yolcu halindedir her zaman. Emaneti, sahibine götüren sorumlu bir kaptandan daha ötesine geçemez.
Yolumuza yoldaş olanlarında sorumluluğunu üstlenmek gerekmez mi?
Benden nasıl olur da bir başkası sorumlu olur diyor musun?
Hem kendi, hem de başka insanların hayatlarından kendini sorumlu tutan kaç insan var?
Sence de bu işi yaşam felsefesi yapmak gerekmez mi?
Hayatı nasıl yaşamak ister insan?
Hangi yolculuklardan zevk alırsın?
Kiminle bu yolculuğa çıkmak istersin mesela?
Rehberin olsun ister misin?
Emaneti, emanet sahibini yetiştirmek için acele mi etmek istersin?
Yoksa vaktim daha çok der, erteler misin?
Nasıl bir yolculuk arzu edersin?
Bu yolculukta kaptan kim?
Cennetin olduğuna inan kimse cehenneme inanmaz mı?
Bugün ki yazım düşünmenin düşünme üzerinde gücünü gösterecek. Düşünürken bile düşündüklerimizi yapacağız. Hemen yapmasak bile bir ön hazırlık yapmamız gerektiği konusunda harekete geçeceğiz diye düşünüyorum. Bakın yazarken bile düşündüm. Düşünmenin kısıtlaması yok. Düşünürken bile düşünür insan.
Soruların ışığında aydınlanmaktır benim felsefem.Bugün kabul ettiğim doğrular bir sonra ki gün değişmeyeceğine kanat getiremem. Tek yapmamız gereken araştırmak, tartışmak ve uygulamak.
Hasbihâl ettiklerimiz ile hemhâl olma hali ne kadar güzeldir öyle değil mi? İnsanın kendi ile hasbihâli ve daha daha güzeli hemhâli…
Ey yolcu, hangi yoldasın?
Yol arkadaşın kim?
Rotana uygun musun, pusulaya ihtiyaç var mi ki!
“Duygularıma tercüman oldun.” Cümlesini kaç kişiden duydun?
Hayatını bizene veya aman kelimelerini söyleyerek mi geçirdin?
Yoksa tüm canlıyı sahiplenerek mi?
Hayatı sorgulama vakti değil!
Kendini sorgula, sıra sende.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.