"Eylemsizlik" ve "bozuk gemi"

PKK'nın Ramazan ayında (dolayısıyla Anayasa değişikliği referandumu sürecinde) bir "eylemsizlik" dönemine girmeye mütemayil olduğu, Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk liderliğindeki Demokratik Toplum Kongresi'nin yaptığı "eylemsizlik" çağrısının bu temayülü yansıttığı ileri sürülüyor.

Hükümetin tepkisi, özetle: 'Şüpheyle yaklaşıyoruz.'

Bu şüphe tabii ki haklı bir şüphe; PKK'nın sağı solu belli olmaz; ama "eylemsizlik kararı"na –yalan olduğu düşünülse bile- itibar edilmeli.

Hükümet iyi niyetini göstersin, sonra PKK isterse "eylemsizlik" sözünde durmasın; maşeri vicdan nezdinde kazanan hükümet, kaybeden PKK olacaktır.

Öte yandan, "eylemsizlik kararı"na itibar etmemek, PKK'ya, "İşte görüyorsunuz, hükümet uzattığımız zeytin dalını geri çevirdi. Şiddeti sürdürmekten başka çaremiz yok" diyerek son zamanlarda tırmandırdığı şiddeti kendi tabanı nezdinde meşrulaştırma imkânını verecektir.

Kürtlerin kahir ekseriyeti bu şiddet furyasından rahatsızlık duyuyor, PKK mahallesinden bile homurtular yükseliyor, ateşkes çağrıları birbirini kovalıyor, üstelik Abdullah Öcalan'ın Barış ve Demokrasi Partisi'ne ilan ettirdiği referandum boykotunun BDP tabanında yeterince karşılık bulmayacağına dair bir sürü işaret var; bu gidişatı tersine çevirebilecek söylem ve davranışlardan uzak durmak lazım.

Hükümet, 'Eylemsizlik kararına şüpheyle yaklaşıyoruz' demek yerine, 'Silahlar sadece Ramazan ayında değil daima susmalı. Sağduyunun kör şiddete tamamen galebe çalacağı günlerin yakın olduğunu umuyoruz' dese daha iyi eder.

Bu arada, Abdullah Öcalan'ın avukatlarını İmralı'ya taşıyacak sağlam bir geminin ivedilikle ayarlanmasında da fayda var tabii!

Avukatlar iki haftadır 'Gemi bozuk, adaya gidemezsiniz' diye geri çevriliyorlarmış.

Fırat Haber Ajansı'na verdikleri beyanatta diyorlar ki:

"Bu haftaki görüşmeye önem veriyorduk. DTK'nın Diyarbakır'daki Kongresi ile BDP'nin çift taraflı ateşkes ve müzakere çağrıları vardı. AKP mi engelliyor? Devlet mi engelliyor? Bilemiyoruz. Ancak engelleyenlerin olası bir ateşkesten rahatsız olan çevreler olduğunu söyleyebiliriz."

Böyle bir konjonktürde, 'eylemliliğin' faturasının hükümete çıkarılacağını bile bile, İmralı gemisini 'bozuk' tutan kim?

Belki de, Abdullah Öcalan'ın, BDP ve DTK vasıtasıyla başlattığı "Demokratik Özerklik" kampanyasına ivme kazandıracak çarpıcı bir açıklama yapmasından endişe ediliyordur.

Öyleyse şayet, kolayı var; BDP ve DTK'ya dönüp dersiniz ki: "Olgun bir demokraside bunlar da konuşulup tartışılır. Ama demokrasinin olgunlaşması için, evvela, anti-demokratik güç odaklarının değirmenine su taşıyan şiddeti tamamen sona erdirmek gerekir."

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.