Gençlerde depresyon

Her dönemin, her yaşın birer zorluğu vardır. Gençlik çağının da kendine has zorlukları vardır elbette. Genç olmak görüldüğü kadar kolay değildir. Okul yılları komplike  ve  zor geçebilir. Aile ile olan iletişim kötü olabilir. Arkadaşlarla olan bağlar kopuk olabilir, vesair. Bunlar insan hayatının önemli yerini kapsayan şeylerdir. Eğer bunların eksikliğini, veya zorluğunu kaldıramayacak olursa insan, “sıkıntıya”, “depresyona” girmesi an meselesidir.

 

Depresyondaki genç kendini nasıl hisseder ?

-          Mutsuz

-          Yorgun

-          Huzursuz

-          Gergin

-          Umutsuz

-          Yaşamama isteği  v.s v.s

 

„Bocalama ve kimlik karmaşası yaşayan gençler çok kırılgan olabilirler. Bu dönemde gencin üzüntülerini ve sevinçlerini paylaşan yakınları onu hayata bağlayan ipler  olacaktır. Bunun için gençin en önemli psikolojik ihtiyacı, duygusal destektir.

 

Depresyonun öznel belirtilerini gösteren bir genç, kendisini çıkmazda hissettiginde “yasamak anlamsız, ölsem daha iyi” düşüncesi beyninde yerleşmeye başlar. Çektiği acı, sıkıntı ve ızdırap gerçekten dayanılması zor bir duygudur.

 

Bu duygusal durum içerisindeki kişi “ Bu çektiğim acıyı ve mutsuzluğu bütün hayatım boyunca çekeceksem, şimdiden bu hayatı bitirmeliyim” düşüncesi ile karşı karşıya gelecektir.

 

Eğer bu kişide ümitsizlik duygusunu yenecek ahlaki normlar, inanç ve kültürel değerler varsa şöyle diyecektir.

“Gerçi şu anda çok sıkıntı çekiyorum, fakat ölüm ve sonrası için yanlış şeyler yapmamalıyım. İnsan ölür ama hayat ölmez. Hem benim çok merhametli bir yaratıcım var. O bana bir çıkış yolu bulur” düşüncesi ile dayanma ve katlanma gücünü kazanır.

 

Gençler arasında gittikçe yaygınlaşan intahar olgunları ile gençligin manevi değerlerden uzaklaşması arasında nedensellik ilişkisi olduğunu söyleyebiliriz.” (1)

 

Bu durumda ebevynlerin yapması gereken şeyler neler dir?

 

Sürekli aşağılayan, istismar eden, baskıcı veya ilgisiz, parasal destek çok ama duygusal ve sosyal desteği olmayan aileler de sağlıklı gençler yetişmez.

 

Gencin egosunu güçlendirmek, kişiliğinin sınırlarını çizmek, kendilik duygusunu geliştirmek için büyüklerin yardımına çok ihtiyaç vardır.

 

Sosyal çekiniklik içindeki içine kapanık gence veya gülmeyi unutmuş, öfkeli gence sevgi dolu bir bakış, güler yüz, tatlı bir kaç söz yaşamsal manevi gıdalardır.

 

Gençlik sorunları yaşayan aileler, başka suclu aramak yerine kendilerini sorgulamalılar.

 

Bunalımdaki gence „üç hediye“ veriniz:

1. sevginizi

2. sabrınızı

3. affediciliğinizi

 

Çünkü, gencin de hata yapma hakkı vardır. Fakat sonunda sığınacağı sıcak ailesi de vardır. (2)

 

 

Peki bu hastalıktan nasıl kurtulacağız?

 

İlk önce yapılması gereken şey, sebebler dünyasında yaşadığımız için, ALLAH´ın bize lütf etmiş olduğu şeylere el ayak bağlamamız. Ve tedavi görmemiz, tibbi tedaviler.

Piskoloklara gitmek, deli olmanın işareti değildir: Eğer ki piskoloğa gidilmesi şart ise, rahatlıkla, hiç çekinmeden, utanmadan gidilmelidir. Maalesef bizim halkımız da yaygındır, eğer ki piskoloğa gidilindiği duyulursa, „deli“ damgası yememek elde değildir.

 

İnsanız, beşeriz, şaşarız.

Herkesin eksisi artısı vardır. Hiç bir zaman diyemeyiz ki, ben bu hastalığa yakalanmam. Bunca yaşanan kötü olaylar içinde, insanın kendisini muhafaza edebilmesi „er kişinin“ işidir.

 

Er kişi olabilsek keşke. O zaman bu tür hastalığa yakalanmak, yüzde azlara inecektir.

 

„Iman gözlüğü ile bakan bir insan için, âyetteki ifade ile “lâ havfün aleyhim ve la hüm yahzenun” geçerlidir. Onlara bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar. Çünkü gerçek iman sahibi, sevdiğini Allah için sever. Sevgilisi Allah’ın rahmet ve cemalinin bir yansımasıdır. Ve ebedi hayatta hiç ayrılmadan sonsuz ve huzurlu bir beraberlik yaşayacakları ümidini taşır. Sevdikleri elinden alındığında “ayrılık geçicidir” diye teselli bulur. Şefkat ettiklerini “hayrul-hafizin” ve “erhamür-rahimin” olan Allah’ın rahmet ve korumasına emanet eder. Kur’an’ın dersi ile musibetleri, felaketleri, hastalıkları İlâhî birer ikaz, birer keffaret-üz zünub (günah temizleyicisi) bilir. Dünya malını, makamını kazandığında da, kaybettiğinde de “veren de O, vermeyen de” der, esas bakî mal ve mertebe olan uhrevî makamları ve ebedî sevapları hedefler. “Madem bu dünya geçici bir imtihan meydanıdır, imtihanda rahat olmaz” deyip geçici sıkıntıları, zahmetleri hoş karşılar. “Bu dünya bir karalama defteridir” der, düzeltemediği pislik ve karışıklıklarla zihnini bulaştırmaz, kendi amel defterini temiz tutmakla meşgûl olur. “Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler” der, pencerelerden seyreder, içlerine girmez. Günah, gaflet ve isyana düşmüşse bile “Allah’ın rahmetinden ümit kesilmez” der, daima açık olan tövbe kapısından girip yeni bir beyaz sayfa açar. Bu dünyada da hakiki huzur ve saadeti bulur.“ (3)

 

Üstad Bediüzzaman Hz.leri ne güzel ifade etmiş:

„Güzel düşünen güzel görür, güzel gören hayatından lezzet alır“

 

Hayattan lezzet almanız duasıyla…

 

 

 

Dipnotlar:

 

(1)  Nevzat Tarhan: Psikolojik Savaş. Timaş Yayınları, İstanbul 2008. Sf. 106

(2)  Nevzat Tarhan: Psikolojik Savaş. Timaş Yayınları, İstanbul 2008. Sf. 107

(3)  Sorularlaislamiyet.com

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum