Gençlerimiz ABD için Ar-Ge yapıyor

Amerika"nın ünlü Harvard Üniversitesi"nin profesörler salonunda, bu üniversitede ve Amerika"nın diğer tanınmış üniversitelerinde doktora yapan, Sabancı Üniversitesi
mezunu gençlerle konuşuyorum.
“Siz ne yapıyorsunuz?” diye soruyorum... Onlar anlatıyor:
-  “Ben, yapay zekâ üzerinde çalışıyorum. Bilgisayarlar gelecekte insanlar gibi karar verecek. Bugün düşünebiliyor ama sınırlı konularda karar verebiliyorlar. Halbuki insan zekâsının sınırlarını aşacak ölçüde karar verebilir hale gelebilirler.”
-  “Ben, üniversitenin Norveç hükümetiyle yaptığı anlaşma kapsamında Norveç"in doğalgaz üretimini ve kullanım verimliliğini artıracak bir projede çalışıyorum.”
-  “Ben, Amerikan halkının sorunu olan aşırı şişmanlık-obezite sorununa çözüm getirmek için obezite genleri üzerinde araştırma yapıyorum.”
-  “Ben, uydudan yapılan izlemelerin 3 boyutlu olmasını, en küçük objelerin anında izlenmesini sağlayacak bir projede çalışıyorum.”
-  “Ben, Dell"in henüz piyasaya çıkarmadığı yeni nesil bilgisayarların ileride karşılaşılabilecek sorunlarını araştırıp onlara çözüm buluyorum.”
-  “Ben nanoteknoloji dalında uzmanlaştım. Bilgisayarlarda kullanılan her parçanın daha da küçük hale getirilmesi için araştırma yapıyorum.”

Şimdiki gençler harika
-  “Ben, “makrotronik” uzmanıyım. Makine ve elektroniğin birlikte kullanım alanlarını geliştirmek için araştırma yapıyorum.
-  “Ben, Harvard"ın tarih bölümünde İkinci Viyana Kuşatması"ndan sonra (1699) Karlofça Barışı"nı imzalayan, daha sonra kısa bir süre de veziriazamlık yapan şair Reisülküttap Rami Mehmet Efendi hakkında araştırma yapıyorum. Bunun için Türkçe ve İngilizceye ek olarak Osmanlıca ve Fransızca öğrendim.”
-  “Ben, askeri araçların mayına dayanıklılığını artıracak özel seramik panoların geliştirilmesini sağlayacak bir projede çalışıyorum.”
-  Ben, bilgisayarda kullanılan çiplerin test edilmesinde optimizasyonu sağlayacak bir araştırma projesinde görevliyim.”
Bunlar benim bu yazıya sığdırabildiğim cevaplar... İlginç olan, konuşabildiğim öğrencilerin hemen hepsinin bir araştırma /geliştirme projesiyle ilgisi ve ilişkisinin bulunması.

Biz yetiştiriyoruz, ellere yar oluyor
Eskiden yurtdışında okumaya gidenlere “Ne yapmaya gidiyorsun? Ne okuyacaksın?” diye sorulduğunda, “Mühendislik okuyacağım... Ekonomi okuyacağım... Makine mühendisi olacağım. Bankacı olacağım” şeklinde cevap alırdık... Günümüzde de bu şekilde “genel eğitim” amacıyla yurtdışına gidenler çoğunlukta. Amerika"da bu tür “genel eğitim” veren çok sayıda üniversite var... Ama ünlü üniversiteler şimdilerde araştırma ve geliştirmeye yönelmiş durumda.
Geleceğe dönük araştırma/geliştirme faaliyetlerine ağırlık veriyorlar. Bu amaçla da dünyanın diğer ülkelerinin en iyi yetişmiş gençlerini “doktora” programlarına “tam burslu” olarak davet ediyorlar. (Dikkat buyurunuz, “kabul” ediyorlar demiyorum, ”davet” ediyorlar diyorum).
Sadece Sabancı Üniversitesi"nin yetiştirdiği (en az 4 yıl lisans eğitimi verdiği veya mastır programlarından mezun ettiği) 217 gencimiz (en parlak beyinlerimizin 217"si) Amerikan üniversitelerinde bu tür araştırma geliştirme programlarında “Amerika için” çalışıyor.
“Şimdilik orada çalışsınlar. Doktora programlarını tamamlasınlar. Yarın Türkiye"ye gelirler. Türkiye için çalışırlar...” diyebilsem... Diyebilsek... Mesele kalmayacak ama... Aması var... Bunların çoğu “gitti... gider...” olacak... “Biz yetiştirdik, bizim bu tür beyinlere ihtiyacımız yok... Buyurun, siz kullanın” olacak...
(Koç, Boğaziçi, Hacettepe, Bilkent, Cerrahpaşa, ODTÜ gibi üniversitelerden de çok sayıda gencimiz yurtdışında benzer araştırma/geliştirme projelerinde çalışıyor. Onlar hakkında da bilgi toparlayabilirsem okuyucularıma aktarırım.)

Önceki ve Sonraki Yazılar