
Dr. Selahattin Semiz
GENÇLERLE İSTANBUL GEZİSİ
30-31 Mayıs-1Haziran günlerinde SAYADER Sağlık ve Yaşam Derneği Konya şubesi ile İstanbul ekibi olarak Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuyan gençlerle İstanbul gezisi ve sohbet muhabbet ağırlıklı bir proğram yaptık.
30 Mayıs Cuma Akşamı
Misafirler Konya’dan son kalkan hızlı trenden bilet almışlar, Kadıköy Söğütlüleşme‘ye gelişleri saat 24.00’ye yakındı. Onları karşılayıp kalacakları yurtlara yerleştirmek için bekliyordum. Gençler ve aralarında doktor arkadaşların da bulunduğu grupla buluşmak ve haberleşmek için bir WhatsApp grubu oluşturmuştuk. Bir an önce gençleri yurtlara götürüp istirahat ettirip sabahki programları zamanında ayarlamak düşüncesindeydim.
Gençlerle buluştuk ama bir problem var. Gençler, trene de yemek yemeden binmişler ve aç olduklarını söylüyorlar. Gece saat 24:00’de ne yapabiliriz? Evi arıyorum. Hanım “Evde yemek var ama yeterli ekmek yok” diyor.
Hemen hızlıca çözüm üretmek gerekiyor. Aklımdan hızla geçen ihtimaller arasından en uygun olanını yapıyorum. Afiyet Hastanesi nöbetçi amirini arıyorum. Amir, “Hocam hastalara hazırladığımız kahvaltılardan var, onlardan ikram edebiliriz” diyor. O saatte en güzel çözüm. Gençler bu hızlı çözümden çok memnun oluyorlar. Hastane personeli de geç saatte olsa da genç tıbbiyelilere güler yüzle ve gönülden hizmet ediyorlar.
31 Mayıs Cumartesi; Çamlıca-Üsküdar Gezisi- Boğaz Turu
Sabah namazı ve işrak programıyla birlikte gençler biraz daha istirahat edip saat 9:00’da otobüsümüzde buluşuyoruz. İlk durağımız Çamlıca tepesine yerleşmiş adeta yüzüktaşı gibi her yerden gözüken muhteşem Çamlıca Camisi…
Önce caminin alt katındaki İslam sanatları müzesini geziyoruz, birbirinden güzel hat eserleri, Kabe ve sürre alayları resimleri, ışıklı canlandırmalar, kutsal emanetleri gezerken hafif ve derinden gelen tekbir ve Kuran sesleri çok hoş bir hava oluşturuyor. Müzenin içinde özel bir alanda ışık gösterisi olduğu duyuruluyor, harika ışık gösterisinde kainatınsudan yaratılışını ve suyun diriltici akışını gösteren Ab-ı hayat gösterisini izliyoruz.
Çamlıca Caminin teras kısmında panoramik İstanbul boğazı görüntüsü eşliğinde Konya’dan gelen gençlere kısaca İstanbul semtleri ve abidevi eserler konusunda ufuk turu yapıyoruz.Bilahare caminin içine geçerken oradaki görevlerden camiyi tanıtması konusunda yardım istiyoruz. Genç bir hanım görevliyi çağırıyorlar. Diyanet güzel bir uygulama başlatmış, büyük camilere yabancı dilde bilen caminin özelliklerini, hat yazılarının manalarını ve sanat değerlerini, sembolik işaretleri açıklayan ve anlatan görevliler tahsis etmiş.
Rehber hanımefendi de “bizden önce 3-4 turist grubuna İngilizce olarak cami ile ilgili teferruatlı bilgi verdiğini, biraz yorgun olduğunu” söylüyor. Bize de caminin mimari ve estetik yönlerini anlatıyor. Aklımda kalan önemli şeyler kubbedeki hat yazısında ‘Allahın göklerin ve yerin nuru olduğunu anlatan ayetler-manaları, kubbeyi kuşak tarzında saran ayetler-manaları, mihrabın iki tarafında yer alan koyu mavi çiniler üzerine yazılmış ayetler-manaları çok etkileyici idi. Caminin kubbe iç yüzeyinde Haşr Suresinin son iki ayeti ve bu ayetlerde geçen Allah’ın 16 ismi yazılırken 16 Türk devletine de bir hatırlatma yapılmış.
Kubbe altındaki kemerlerde ise Fetih Suresinin tamamı yaklaşık 220 metre uzunluğunda bir hat şaheseri olarak yer alıyor. Ayrıca caminin iç mimarisini, süslemelerini, tezyinatını hanım sanatkârların yaptığını estetiğin ve zarif güzelliğin bunedenle hanım zevkini yansıttığını söyledi. Kubbe kenarlarında hat yazılarında hanım Sahabeler Hz.Hatice ve Fatıma annemizin de isimlerinin olduğunu öğrendim. Kubbenin doğu ve batı tarafına yerleştirilmiş vitrayların güneşin batışını ve doğuşunu simgelediği bilgisi de ilginçti. Sütunların üzerine simetrik olarak çini desenlerle işlenmiş hayat ağacı ve diğer motiflerin her birinin sembolik anlamları vardı.
Çamlıca Camii’nden sonra İlahiyat Camii’ni ziyaret ediyoruz.Çamlıca camisinin azameti ve etkileyici büyüklüğü yanında bu cami küçük, zarif ve estetik bir nakış gibi duruyor. Minarelerinin kaleme benzeyen tasarımı, kubbenin cam ve ahşap bileşimi basamaklarla adeta arşa doğru yükselen merdivenimsi görünümü, modern ve klasik mimariyi birleştiren yapısı çok ilgi çekiyor. Kubbesindeki vav harfleri amentü esaslarını anlatırken ortasındaki nokta Tevhidi simgeliyor. Caminin içerisindeki küçük minyatür şadırvan iseBursa’daki ilk dönem Osmanlı mimarisini hatırlatırken yapıya ayrı bir güzellik vermiş.
Müteakiben Üsküdar sahildeki Gülnuş Valide Sultan Camii’ne gidiyoruz. Yolda Kısıklı‘dan Üsküdar’a inerken semt isimlerine gençlerin dikkatini çekiyorum. Her biri derin bir kültürden süzülmüş, tabiatla iç içe yaşayan ve ona dost olan irfani bir medeniyetin yansımaları olan isimler bunlar;Bağlarbaşı, Altunizade, Fıstıkağacı, Kuruçeşme, Sultantepe,Salacak gibi isimlerin güzelliği ve estetiği dikkatimizi çekiyor.
Valide Sultan’ın avlusunda Mihrimah Sultan Camii ile karşılıklı okunan çift ezanı dinledikten sonra öğle namazımızı kılıyor ve caminin avlusunda etli pilav ikramlarımızı yiyoruz.Üsküdar’da rehberliğimizi tarihçi, yazar Hüseyin Yürük Bey’ yapıyor. Camiinin avlusunda revakların altında sebilin yanında sohbet ediyoruz.
Gülnuş Valide Sultan iki padişaha annelik, bir padişaha hanım sultanlık yapmış müstesna bir Osmanlı hanım sultanı. Venedik-İtalyan asıllı bir cariye iken Osmanlı sarayında hanım sultan olmuş ve sayısız hayratın yapımına öncülük etmiş hayırsever bir hanım. Valide Sultan camisinin mimari yapısının küçük bir Sultanahmet Camisi benzeri olduğunu öğreniyoruz. Caminin dış duvarlarına bitişik caddeye bakankısmındaki zarif sebilinin Sohbet hane şekline getirilmiş kısmında kısa bir bilgilenme ve sohbet molasından sonra Aziz Mahmut Hüdai Hazretlerinin kabri ve camisine doğru yola çıkıyoruz.
Üsküdar’ın manevi büyüğü aynı zamanda Sultan 1. Ahmet’in de şeyhi olan Aziz Mahmut Hüdai hazretlerinin kabri ve camiher zamanki gibi oldukça yoğun ziyaretçi akınına uğramış,kısa bir ziyaretten sonra Üsküdar sahile doğru yürüyoruz. Yolumuz üzerinde Kaptanpaşa Camii ve Rumi Mehmet Paşa Camii ziyaretinden sonra Nevmekân Üsküdar’ın yan yolundan sahile doğru iniyoruz.
Üsküdar sahilde kısa bir bilgilendirme sohbeti ve fotoğraf çekimlerinden sonra Mimar Sinan’ın küçük ama çok zarif inşa ettiği Şemsi Paşa Camii’nin yanından geçiyoruz. Üsküdar sahilinde boğazı seyrederek Sultanahmet Çeşmesi‘ne doğru yürüyoruz. Bu arada aklıma Mihrimah Sultan Tıp Merkezi Başhekimi Dr. Ahmet Bey’i aramak geliyor.
Tıp Fakültesi yıllarından arkadaşım Ahmet Bey’e hemşerileriolan Konyalı öğrencilerle Osmanlı mimarisini yansıtan eski bir şifahane olan Tıp Merkezini ziyaret etmek istediğimizi söylüyorum. O’da “Ben Konya’dayım ama arkadaşlara söylerim ” diyor. Hemen gençlerle Mihrimah sultan tıp merkezinin eski şifahaneleri hatırlatan mimarisi altından geçip sahile bakan bahçesinde çay molası veriyoruz.
Bugünün son programı boğaz gezisi olacak. Beylerbeyi sarayının yanından teknemize binerek boğaz gezimize başlıyoruz. Kaptanımız yılların İstanbul beyefendisi. Çok güzel sohbeti ve anlatımıyla boğazdaki bir çok yeri bizlere anlatıyor. Üsküdar sahilden Topkapı Sarayına, Kız Kulesi’nden Yahya Efendi dergâhına doğru eşsiz güzellikte boğaz manzarasını seyrediyoruz. Osmanlı Sarayları Beylerbeyi, Topkapı, Çırağan ve Dolmabahçe Sarayları önünden geçerken sanki tarihin içerisinden geçiyormuş gibi hissediyoruz.
Boğazın iki yakasındaki sahil camileri Yeni Camii-Dolmabahçe, Ortaköy-Mecidiye-Beylerbeyi camileri çok zarif ve harika manzaralı gözüküyor. Boğazın iki yakasındaki harika manzaralı yalılar, villalar, konaklar, rengarenk ağaçlarla bezenmiş korular etkileyici güzellikleri yanında yıllar öncesinden bugüne içinde yaşananları düşününce dünyanın faniliğini ve gönül huzurunun önemini hatırlatıyor. Boğaz turumuzda Anadoluhisarı‘na kadar yerleri ziyaret ettikten sonra tekrar Beylerbeyi’nde sahile çıkıp namazımızı eda ediyoruz. Saat 20:00’de yurtta olmamız lazım.
Akşam namazı sonrası gençler ve doktor arkadaşların katılımı ile musiki ziyafeti ve sohbet muhabbet toplantımız var.Gençler yorgunluk ve futbol maçı olduğu için yarı yarıya fire veriyorlar. Ama doktor abilerinin anlattıkları bir ömür boyu onlara yol gösterecek güzel hakikatler. Başkanımız Mahmut Tokaç sağlık mesleğinin önemi konusundan bahsetti ve Sağlıkçı-Hekim olupta hastalarını iyi davranıp onların duasını alamayanın burnu yerde sürtülsün-yazıklar olsun diye bitirdi. Mustafa Öncel sohbetinde iyi hekim,iyi insan olmanın gereklerini anlatan kısa ve özlü bir konuşma yaptı. Necdet Sağlam kardeşimiz hekimlik sanatından ve inceliklerinden bahsetti.
1 Haziran Pazar; Eyüp Sultan, Nişanca, Fatih-Süleymaniye- Sultanahmet- Ayasofya
Ertesi sabahta biraz gecikmeli olarak programa başlıyoruz.9:30 gibi otobüste yola çıkıp Eyüpsultan Hazretleri’nin makamına ve camisine varıyoruz. Burada Rehberliğimize Necmi Sarıyer bey yapacak. Kabristan ziyaretinden sonra caminin avlusunda revakları altında toplanıyoruz. NecmiSarıyer kardeşimiz Eyüpsultan hazretleri kabrinin buraya nasıl geldiğini Fatih Sultan Mehmet Han ve Akşemsettin hazretlerinin kabrinin yerini nasıl tespit ettiklerini çok güzel ve orijinal bilgilerle anlatıyor.
Daha sonra ebedi Eyüp Sultan sakinlerine ziyaret etmeye başlıyoruz. Mahmut Esad Çoşan hocaefendi ve Muhterem Coşan annemizi ziyaret ediyoruz kabri başında duadan sonra kısaca Necmi bey MEC hocamızın hayatı ve görüşleri konusunda bilgi veriyor.
Eyüp Sultan’ın ebedi sakinlerini ziyarete devam ediyoruz. Taş yolun yukarısına doğru ilerliyoruz, yol boyunca sağlı solu onlarca yüzlerce alim evliya ve devlet adamının kabirleri var.
Kabristan yolundan devam ediyoruz yukarıda Necip Fazıl Kısakürek’in kabri var. Necip Fazıl’ın o zor zamanlardaki mücadelesi ve anlayışı anlatılıyor. Daha sonra Fevzi Çakmak ve hocası Küçük Hüseyin Efendi konusunda bilgiler veriyor.
Daha sonra Abdulhakim Arvasi hazretlerinin dergahı olan Kaşgari dergahı ziyaret ediyoruz. Etraftaki kabristanlarda dua ettikten sonra caminin içerisinde iki rekat namaz kılıp sohbet ediyoruz
Kaşgari dergahı Orta Asya’dan gelen evliyaullahın kurduğu dergahlardan birisi. Osmanlı döneminde hacca gitmek isteyen Orta Asya Müslümanları önce İstanbul’a gelir, hilafet makamını ziyaret eder, oradaki evliyaullah ile görüşür ondan sonra gemi ile hac yolculuğuna çıkarmış. Bu nedenle İstanbul’da çok sayıda Özbekler tekkesi, Buharalı ve orta Asyalı âlimlerin kurduğu dergahlar ve misafirhaneler var
Kaşgari Dergâhı da Necip Fazıl Kısakürek’in şeyhi Abdulhakim Arvasi hazretlerinin son dönemlerde dergahıolmuş. Necip Fazıl sık sık bu dergahta Arvasi hazretleriniziyaret eder dualarını alır zihnindeki ve gönlündeki soruları ve eksikleri düzeltirmiş. Hatta bir defasında arkadaşı ressam Abidin Dino‘yu da götürmüş. O’nun kafasına takılan soru Modernizmin etkisindeki entelektüellerimizin birçoğunda olduğu gibi ‘Hazreti Muhammed mi yoksa Hazreti İsa mı daha büyük sorusuymuş.”
Abdulhakim Arvasi hazretlerinin cevabı her ikisini de çok etkilemiş: ‘Hazreti İsa bir melekti ama Resulullahefendimiz insanı Kamil’di. Elbetteki insanı kamil,meleklerden de üstündür.’
Eyüp Sultan Camii ve çevresindeki ziyaret günlerce sürse bile bitmeyecek gibi gözüküyor. Vaktimiz kısıtlı olduğu içinayrılmak zorundayız. Bundan sonraki durağımız Eyüp Nişancıdaki Mustafa Selami Efendi Kültür Merkezi.
Binanın bahçesinde özel ve orijinal dergah çorbasını içtikten sonra namazları mescidinde kılıp çay sohbeti sırasında kısaca binanın tarihi Mahmut Esad Coşan hocamızın bu binadaki sohbetlerini konuşuyoruz. Daha sonra Server Vakfı’nın restore ettiği tarihi Murad-ı Buhari dergahını geziyoruz.
Eyüp Nişancı’dan sonra vaktimiz azaldığı için Fatih Camii ve haziresini ziyaret etmeyi bir başka sefere bırakıyor,Vezneciler‘de otobüsten inip Süleymaniye Camii’ne doğru yürüyoruz. Bu sırada aklıma KİM Vakfı genel müdür olan Muttalıp Özkul geliyor. Onu arıyor ve “Acaba gençlere bir çay ikramı eşliğinde Kim Vakfı’nın çalışmaları konusunda bilgi verebilir misiniz?” diyorum. Memnuniyetle karşılıyor.
Gençlerle Kim Vakfı’nın bahçesinde otururken yine çok güzel bir tevafuk vakfın kurucularından İşletme ve Yapay zekaprofesörü olan Prof.Dr. Enes Eryarsoy bey gençlerle samimi bir ortamda sohbet ediyor. Vakfın kuruluş nedeni ayağımıza kadar gelen turistlere rehberlik ve tebliğ etmenin önemi konusunda çok hoş bir konuşma yapıyor.
Daha sonra Muttalip bey rehberliğinde Süleymaniye Camii’nigeziyoruz. Caminin mimari özellikleri içindeki hat levhaları ve bunların anlamları konusunda çok güzel ve özel bilgiler veriyor. Daha sonra caminin haziresindeki evliyaullah’ıziyaret ediyoruz. Gümüşhanevi hazretleri ve diğer halifeleri,Hasan Hilmi Kastamoni, İsmail Safranboli, Ömer ZiyaeddinDağıstani, Mustafa Feyzi ve Mehmet Zahid Kotku Efendiler yan yana ebedi istirahat gahlarında yatıyorlar.
Süleymaniye caminin arka bahçesi bir seyir terası gibi.İstanbul boğazının Marmara denizi ile birleştiği noktadan panoramik olarak harika görünümünü izliyoruz. Gençlerle burada Boğazın farklı bir manzarasını arkamıza alarak fotoğraflar çektirip yolumuza devam ediyoruz
Bu defa yolumuz Sultanahmet meydanı.Bu alana otobüsler giremediği için Süleymaniye’den Ayasofya Meydanı’na ve Sultanahmet Meydanı’na yürüyerek gideceğiz. Yolumuz üzerinde yine bir tarih ve medeniyet eserleri yolculuğu var.Beyazıt Meydanında muhteşem İstanbul Üniversitesi kapısını, Beyazıt Camini ve Beyazıt kütüphanesini görüyoruz.Beyazıt’tan Sultanahmet’e giden meşhur Divan Yolunda yürürken önce Birlik Vakfının önünden geçiyoruz.
Birlik Vakfı’nda hat ve tezhip sergisi olduğunu öğrenince hemen kısa bir ziyaret için vakfın içerisinde geziyoruz. Sanki eski taş medreselerin içerinde zaman yolculuğu yapmış gibi bir haz hissediyoruz.
Divan yolunda Abdülhamid Han türbesi‘nden duamızı yapıp muhteşem Sultanahmet Camii’ne doğru yürüyoruz. Sultanahmet cami tadilatta olduğu için kısa bir ziyaretten sonra hemen Ayasofya Camii’ne yöneliyoruz. Sultanahmet Camii ile Ayasofya arasında fotoğraflar çektirip manzaranın güzelliği hakkında konuşuyoruz. Adeta yarışın son anlarında olduğu gibi yükselen bir heyecanla ziyaret için Ayasofya Camii’ne giriyoruz .
Ayasofya Camii içerisinde ziyaretçiler çok fazla, görünümü çok etkileyici. Bir görevliye rica ettik. Bize kısaca Ayasofya cami hakkında bilgi verdi,Duvardaki harika ve çok büyük hat levhalarının müze olduğu sırada içerden çıkarılmak istendiği ama kapıdan sığmadığı ayrıntısı ilginçti.
Daha sonra otobüse binmek için Sultanahmet sahiline doğru yürümeye başladık. Yol üzerinde Topkapı Sarayı’nın giriş kapısı ve Sultanahmet Çeşmesi vardı. Oradan aşağı doğru inerken Osmanlı Köşkleri ve İstanbul surları bizlere eşlik ediyordu. Sultanahmet sahiline vardığımızda henüz otobüsümüz gelmediği için yine Marmara denizi ve İstanbul Boğazı’nın Marmara denizinden girişi seyrettik
Sultanahmet sahilinden artık Çamlıca’ya istikametinde kaldığımız yurtlara doğru yola çıktık bu arada bazı arkadaşlarımız hızlı trenle Konya’ya dönmek için bizlerden ayrılmışlardı. artık iki günlük gezinin yorgunluğu da arkadaşları etkilemişti. İstanbul trafiğinin yoğun olduğusaatlerde olmasına rağmen çok kolay bir şekilde 40 dakikada köprüyü de geçerek Çamlıcaya vardık. Gençler dinlenmeye ve yarın için programlar yapmaya gittiler.
Misafir hanımlar ve Sayader yönetimindeki doktor hanımları Çamlıca dernek başkanımız Rukiye Betül Semiz hanım evinin terasında çay içmeye davet etmişlerdi. Çok hoş ve güzel bir tanışma olmuş.
SAYADER Derneğimizin Konya ve İstanbul ekibinin emeği ile düzenlenen bu çok özel -güzel yoğun ve dolu dolu bir programa katılan, zamana riayet eden, yorulmadan gayreteden, emeği geçen tüm arkadaşlara teşekkürlerimizi sunuyoruz
Geziden kalan Altı Çizilecek Sözler;
Eyüp Sultan Camii’nin dış cemaat mahalle revakları altında yazan hadisi şerif
Acele ediniz Namazın vakti geçmeden önce eda etmeye
Acele ediniz ecel gelmeden önce tövbe etmeye
Eyüp Sultan camisindeki bir hat levhası:
Yetişmez mi bu şehrin halkına bu nimeti Bari/ Resul-i Ekremin yari Eba Eyyubül Ensari
Necip Fazıl Kısakürek’in Abdulhakim Arvasi Hz ile karşılaştıktan sonra yazdığı şiir
“Bana yakan gözlerle bir kerecik baktınız/ Ruhuma büyük temel çivisini çaktınız.
Tam 35 sene saatim işlemiş ben durmuşum/ Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum”
‘Bizim yolumuuzn esasları ibadetleri yapmak, günahlardan kaçınmak ve ahlakımızı güzelleştirmek üzere kuruludur.’
Mahmud Esad Coşan
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.