Hadi Gel! Beraber Bekleyelim...

En zor olanıdır beklemek… Hasretle öldürendir.  Aynı zaman da en çok olduran, olgunlaştırandır.

Beklemek ateştir kimi zaman… İçten içe yakar. Bitirir. Kül eder insanı.

Ama beklemeden ne tohum kabuğunu çatlatır, ne filiz ortaya çıkar. Ne de tomurcuk açar ağaçlar…

Beklemeyenlere meyvesini vermezler.

Kabul edelim. Kışın geçmesini beklemeden baharı göremeyiz. Bu bekleme sırasında kışın zahmetini de çekmemiz gerekir.

Hayatımıza yağan zorluk, sıkıntı karlarını sabırla eritmemiz gerekir. Yoksa baharı hak edemeyiz.

Bulsak bile, ulaşabilsek bile baharın kıymetini bilemeyiz.

Beklemek birazda bilmektir. Geleceğe vakıf olmaktır. Ümidin tomurcuklanmasıdır içimizde. Oluşlara, yeni varoluşlara teşne olmaktır. Hayatın sırrına agâh olmaktır.

Bilen kişi aslında beklemeyi de bilendir.

Beklemeyi bilmeyenler hayata dair çok şey bilse bile bunların neticesini göremezler. Hayra ulaşamazlar.

Bir yakınınız, dostunuz bir kabahat mi işledi?

Önce bu hatayı görmesi için beklemelisiniz. Kabahati kabahat olarak anlaması için önce sizin beklerken doğru veri sunmanız bile gerekebilir.

Önce anlayacak. Bunu bekleyeceksiniz. Bundan sonra özür dileyebilecektir ancak.

Bu defa özrün kabulü için o bekleyecektir. Öğrenecektir.

Nedamet ateşinde yanmanın ne demek olduğunu bekleyerek, görecektir. Yaşayacaktır.

Beklemek sabrın burcunda olmaktır…

Zordur. Zahmetlidir. Ama meyvesi tatlıdır. Sonucu gönül alıcıdır.

Aktif sabrı gerektirir beklemek. Miskinlikten uzaktır. Kendi haline bıraktırmaz hiçbir şeyi… Kişiyi mıymıntılıktan, sünepelikten uzak bir yerde tutar. Yanlış yerde değil doğru noktada beklemek demektir. Sürekli sabrı canlı tutmaktır…

Beklemek öğretir…

Varlığı, yokluğu… Açlığı, tokluğu… Huzurun ne demek olduğunu, mutluluğun kıymetini… Elde olanın değerini…

Zor kazanılanın kolay kaybedilemeyeceğini…

Beklemek hayatı öğretir… Zamanı nasıl kullanacağımızı, bunu yapamadığımızda bedellerini, kazanımlarımızı, kayıplarımızı… Her şeyi…

Telefon bekleriz. İçimiz içimize sığmaz. Gelecek haber göz bebeklerimizi önce kısar, soldurur gibi olur. Gelen haber beklediğimiz yöndeyse uçarız. Gözlerimiz ışır.

Gönlümüz ferahlar. Işığımız artar!

Beklemenin halleri vardır. Hastanın sabahı beklemesi bir başka bekleyiştir. Ağrının dinmesi, sızının durması başkadır…

Hasret beklemenin en yakıcı hâlidir.

Teskereyi bekleriz.

Askerin beklemesi başkadır. Annenin teskereyi beklemesi başka… Her sabah kalktığında uzaklara dalıp giden babanın içindeki evlat hasreti ve beklemenin ağırlığını hangi tartı ile tartabiliriz?

Ya pencere önünde oturup ufka bakan yüreği yanan annenin içindeki özlem hangi kelimeyle anlatılabilir?

Peki asker eşini ya da sevgilisini bekleyen aşık gönlün hayata getirdiği yükü kim tarifleyebilir?

Postayı bekleriz.

Bu da zordur… Ne demek olduğunu iyi bilirim. Çocukluk yıllarımdan öğrendiğim bir bekleme şeklidir. Köye postacı motorsikleti ile gelir muhtarın odasına geçerdi. Sesinden anlar hemen muhtarlığa giderdim. Mektupları alır büyük bir heyecanla dağıtırdım. Gelen mektup eğer ilk gurbet mektubu veya asker mektubu ise hediye ile karşılandığı da olurdu elbette… Ama mektupları dağıtırken yaşlı annelerin ve babaların “Mektup yok mu bizimkilerden?”  sorusuna bakıp yok dediğimde gözlerindeki, yüzlerindeki ifade ömrüm boyunca hiç unutmadım.

Buna umutsuz bekleyiş de diyebiliriz. En yakıcısından bir bekleyiştir.  Daha sonra askerlik dönemlerinde de bu durumu yaşadım. Burada askerlerin isimlerini söyleyen çavuşa nasıl heyecanla baktıklarını da hep hatırlarım.

Tahliyeyi bekleriz.

Kendilerini kaderin kurbanı gören, evinden, işinden uzak kalan hayatın bir cilvesi neticesinde mahpus damına düşmüş gün sayan insanlar vardır.

Onlar da tahliye hayalindedirler. Haberleri dikkatle dinlerler. Af haberi beklerler.

Taburcu olmayı bekleriz.

Hasta oluruz istemesek de… Tedavi görmemiz gerekir. Bu defa şifa bekleriz. Sağlığımıza kavuşmayı arzu ederiz.

Gözümüz hekimdedir. Tebessüm ederek “Seni taburcu edelim” cümlesini duymayı bekleriz.

Azad olmayı bekleriz.

Kusurlarımızın örtülmesini, yüzümüzün kızarmamasını bekleriz. Eşe, dosta, yarana mahcup olmamayı bekleriz.

Günahlarımızdan tövbe ederiz. Azad olmayı bekleriz.

Mezun olmayı bekleriz.

A b c’yi öğreniriz. Okumayı sökmeyi bekleriz. Düzgün yazıp çizmeyi bekleriz. Mezun olmayı bekleriz. Yıllar arka arkaya gelir. Kebi fırlatmayı, diplomayı çerçevelemeyi bekleriz.

Hayatımızın kadınını/erkeğini bekleriz.

Hayat kurmak deriz buna. Yuva sahibi olmak şeklinde de tanımlarız. Ocağımız olsun şeklinde de ifade deriz kimi zaman.

Hayatımıza alacağımız ve hayatımızı vereceğimiz o kişiyi bekleriz.

Gelsin de kalbimi alsın. Gelsin de kendisiyle doldursun yüreğimizi diye bekleriz. Sevgiye doyursun, sevgimizle bayram etsin diyerek bekleriz.

Gelsin hayatımızı aydınlatsın, anlam katsın, anlamı olayım diye bekleriz.

Mutlu olmayı bekleriz.

Emek veririz. Çaba gösteririz. Kendimizi buna hazırlarız. Mutlu ederiz ve mutlu olmayı bekleriz.

Evlat bekleriz.

Hayata bizi bağlamasını isteriz. Dünya da en çok sevdiğim yârimle bir parçamız olsun isteriz. Emek vereceğimiz, değerlerimizle yetiştirip hayata kazandırarak neslimizi ve değerlerimizi devam ettirecek bir evlat vermesini bekleriz yaratıcımızdan.

Kandili bekleriz. Ramazanı bekleriz. Arefeyi, bayramı bekleriz.

Affımızı bekleriz.

Sevilmeyi bekleriz.

En çok buraya yatırım yaparız. Tüm kurgularımız bunun üzerinedir. Ekmeksiz yaşarım ama sevgisiz yaşayamam deriz. Sevgi enerjimizi yayarız. Severiz ve sevilmeyi bekleriz. Çok sevilmeyi.

Tebessüm bekleriz.

Hayata tat kattığını düşünürüz. Bakışımızı değiştirir. Yorgunluğumuzu giderir. Sevildiğimizi, değer bulduğumuzu gösterir.

Misafiri bekleriz.

Evimizi şenlendirsin dileriz. Hazırlık yaparız. Yoruluruz ama yine de bekleriz.

Durakta otobüs bekleriz. Garda tren bekleriz.

Bitmez beklemeler. Başta söylemiştik hayat beklemektir. Gönderde bayrak beklenir. Minarede ezan beklenir. Yürekte sevgi beklenir. Öğrenciden başarı beklenir. Öğretmenden iyi anlatma beklenir. Askerden zafer beklenir. Devletten refah beklenir. Evlilikten mutluluk, evlattan saygı, dosttan vefa, arkadaştan ilgi beklenir.

Hayat da bizden olgunlaşmayı bekler. Olaylardan ders çıkarmamızı, kırdığımız kalbi onarmamızı, iyiliklerimizi çoğaltmamızı bekler.

Değerli dostlar doğru duraklarda beklemek gerek…

Doğruları beklemek gerek. Doğru kalarak beklemek gerek. Sabrı kuşanarak, sevgiyle donanarak, aşkı hedefleyerek…

İyiyi, güzeli, hakikati, gönle şifayı beklemek gerek…

Hadi gel. Beraber bekleyelim!.. 

HABER NAME/ 09.04.2012 canbolatugur@gmail.com/ https://twitter.com/ugurcanbolathttps://www.facebook.com/iyibakkendine

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum