Helâl olsun hepimize

AGRA/BOMBAY (Hindistan)- Karşımızda dünyanın mimari harikalarından Tac Mahal bütün güzelliğiyle duruyor. Eserin kendi görkemi kadar sebep olduğu söylenceler de insanın en nazik duygularına hitap ediyor. İnşası 21 yıl sürmüş (1632-1653) ve her aşamasında dönemin en büyük sanatkârları görev üstlenmiş; Şah Mümtaz Mahal'in yeni çocuğunu dünyaya getirirken hayatını kaybeden eşi Şah Cihan ve kendisi için yaptırdığı bir 'aşk makberi' burası...

Aradan geçen onca yüzyıla rağmen bugün bile ziyaretine gelen insanlara ve bütün insanlığa bir şeyler söylüyor...

Başta eşi Hayrünnisa Gül olmak üzere heyetiyle tarihi eseri gezerken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün aklı, aynı gün öğleden sonra ülke iş dünyasının başkenti sayılan Mumbai'de (eski adı Bombay) biraraya geleceği Hintli işadamlarına söyleyecekleriyle meşguldü. Uçakta kendisiyle birlikte seyahat eden 100 kadar işadamının burada kuracakları iş bağlantıları, Türkiye ile Hindistan arasında şimdilik sıfır noktasına yakın olan ticaret hacmini birdenbire hedef olarak konulan 5 milyar dolar mertebesine çıkarabilir.

Unutmayalım: 1 milyar 200 milyon insanın yaşadığı tüketime aç bir ülke burası...

Eskiden olsa, ne kadar uzun sürerse sürsün bu gezi tek bir gündem maddesiyle başlar ve biterdi; arkada bıraktığımız ülkemizde neler olup bittiğini izlemek hiç de kolay olmayacağı için... Oysa bugünün gelişkin teknolojisi dünyanın neresinde olursak olalım Türkiye'deki gelişmeleri neredeyse an-be-an takip imkânı sağlıyor.

İyi bir şey mi bu? Bu gezi için hayır!

Cumhurbaşkanı Gül hareketten hemen sonra gezisini izleyen gazetecilerle yaptığı sohbette, 'anayasa değişikliği' arayışıyla ilgili bazı açıklamalar yapmıştı. Dediği ezcümle şuydu: Bugünkü Meclis ülkede var olan her eğilime temsil imkânı sağlayan yapısı ve içinden tek partili bir hükümet çıkarması göz önüne alınırsa, yepyeni bir anayasa yapabilecek durumdaydı. Şimdi o fırsat kaçmışa benziyor. Ancak Meclis isterse elzem değişiklikleri parça parça yine de yapılabilir.

Önceki gün, Yeni Delhi temaslarını aktarmak için bizlerle biraraya geldiğinde, Cumhurbaşkanı Gül, siyasete hakim olacağa benzeyen kavgacı dilden duyduğu üzüntüyü ifade etti ve bu durumdan âcilen kurtulmak gerektiği temennisinde bulundu. Herkese bu alanda görevler düştüğünü, bu arada kendisinin de devreye girme hazırlığında olduğunu bildirdikten sonra, medyanın dikkatini olumsuz örnekler üzerinde yoğunlaştırmak yerine olumlu örnekleri ön plana alması gerektiğini söyledi. "Keşke imkân olsa da bir hafta boyu siyasilerin birbirleri hakkında sarf ettikleri sözlerden sadece olumlu olanları yansıtsanız" anlamına gelen cümlesi o temenninin bir başka ifadesiydi.

İlk açıklamayı Meclis'e hakaret, ya da "Bu Meclis artık anayasa yapamaz" biçiminde yorumlamak neyin nesi? Cumhurbaşkanı Gül bunun tam tersini söyledi bize; geziye katılan bütün gazeteciler tanık buna. Peki ya ikinci cümleden "Medya haberleri sansürlesin" sonucu nasıl çıkabildi? Geziyi izleyen gazetecilerden hangisinin haber veya yazısında, Abdullah Gül'ün açıklamalarından sonra Türkiye'de patlayan kavga ve yorumları hak eden unsurlar var?

Gül dün Agra'da da bizlerle biraraya geldi, sözlerinin yanlış anlaşılmasından ve bazıları tarafından çarpıtılmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi; "Bunlar çok çirkin" diyerek... Umarım, tartışmaları bitirme amaçlı son açıklamadan da yeni bir tartışma konusu çıkmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar