Yazıma başlarken  bazı Rakamlara dikkatinizİ çekeyim:  

2002- 2018 bütçeden eğitime ayrılan kaynak miktarları:

Eğitime bütçeden eğitime ayrılan kaynak oranlar: 2002 den 2018 e kadar ;11, 15, 17…2016: 110, 2017 122 ve 2018 de 134 milyar tl  

Derslik  sayısı: 2002 ile 2016 arasında yapılan derslik sayısı 300 bini geçti. 2002 de 350 bin derslik vardı  2006 ya kadar  300 bin derslik eklendi.  , "Cumhuriyet tarihinde yapılan derslik kadar yeni derslik yapıldı.

 Öğretmen sayısı : 2002 de: 516 bin  - 2016 da:  893 bin ,

 2002 de 53 bin özel okul öğretmeni vardı . 2005 de 164 bin özel okul öğretmeni var.

Öğretmen Maaşlarının Yıllar İçindeki Değişimi : (9. Derece 1. Kademe) 2002 yılında, 283 dolar  - 2017 yılında 843 dolar ( son krizle bu oran epeyce düştü.)

Bedava dağıtılan kitap sayısı: 300 milyona yaklaştı.

Öğrenci kredileri: 2002 de 45 tl  -   2017 de 425 tl

Doktora öğrencilerine:  2002 de 250 tl -- 2017 de 1040 tl burs veriliyor.

2002 de üniversite sayısı:      76,    2017 de 196

Yurtlar: 2002 de özeller dâhil 397 yurt vardı. Bu yurtlarda 65.000 öğrenci barınıyordu.

2017 de : 15.789 yurtta 2 milyon öğrenci barınıyor. Harçlar kaldırıldı.

……………………………………………

       Eğitimle ilgili  birçok veriden bir kısmını paylaştım. ( rakamlar yüzde yüz doğru olmayabilir. Küsuratları da var) Rakamlar gerçeğe en yakın verileri sunarlar.  Tabi bu arada maaşlarla ev, maaşlarla araba, maaşlarla gıda, maaşlarla turizm… Kısaca toplam alım gücünü kıyaslamak gerekir. Yalnız bu kolay bir iş değil.  Bazı rakamlarla ekonomi ve sosyolojiyi karıp birkaç soru soralım:

1. 2002 de de öğretmenlerin araç ve ev sahibi sahibi olma oranlarını bu günle kıyaslarsak ???  ( araçların modeli evlerin kalitesi ni de hesaba katarak) sonuç ne olur?
2. 2002 öğretmenlerin uçağa binme, gezme, yurt içi, yurt dışı seyahat oranları, giyim, yeme, içme oranları … 2018’ e kadar nasıl bir seyir takip etti? Arttı mı azaldı mı?  
3. 2002 de öğretmenlerin harcama kalemleri ve oranları ne kadardı? Kira, gıda, seyahat, giyim… Bu gün bu kalemlere neler eklendi?  (bilgisayar, cep telefonu,  internet )
4. 2002 de okulların fiziki yapısı, sınıfların donanımları, laboratuvar (fizik, kimya, bilgisayar, işlikler, spor salonları ve içlerindeki malzemeler) 2018 de kıyaslandığında ortaya nasıl bir sonuç çıkar?

Değerli öğretmen kardeşim, sevgili meslektaşım! Rakamlara bakmadan, eskiyle yeniyi kıyaslamadan kendin ülken ve eğitim ile ilgili vereceğin her siyasi ve ekonomik hüküm, varacağın her sonuç eksik ve yanlış olacaktır. Benim cevabını en çok merak ettiği soru ise şu: Ak Parti döneminde atanan öğretmenler başta olmak üzere öğretmenlerin partilere göre dağılımı acaba nasıldır? Bu oranı sendikaların siyasi görüşlerine ve bu sendikalara üye olan öğretmenlerin sayısı ile ölçmek doğru netice vermez. Çünkü bazı sebeplerden ( iktidar gücü, yerel baskılar, okuldaki mevcut kadronun ve yönetimin baskısı) dolayı öğretmenlerin bir kısmı siyasi görüşlerini yansıtmayan sendikalara üye olurlar.

2002 ile bu günü birçok yönden karşılaştırırken (mesela okul ve derslik sayısını) 2002 Türkiye nüfusu ile günümüz nüfusunu unutmayalım. Yani artış nüfusa göre mi olmuş yoksa ondan fazla mı olmuş? Diyelim nüfustaki artış yüzde 2,5, okul artışı yüzde beş ise bu sonuç ne olur? Nüfus artışı kadar bir artışın değeri yoktur. Nüfustan fazla her artış ise iktidarın lehine yazılacak puanı belirler.

                            KOLAY MESLEK YOK

Öğretmenlik zor ve diğer mesleklere göre daha fazla özveri isteyen bir iş, buna rağmen birçok yönden eşsiz bir meslek. Yapılan işin (eğitim öğretim.) güzelliği, kutsallığı; kullanılan malzemenin( Kitap, defter, kalem…) hoşluğu, muhatap olduğumuz insanların ( çocuk genç) masumluğu, ruh temizliği göz önüne alınınca, insanın özünü, fıtratını diğer mesleklere göre daha az yıpratan güzel, hoş, zevkli, saygın bir meslektir. (doktorlar hasta, kan, bıçak, bilmem nelerin tahlili) yargı mensupları, güvenlik güçleri, katil, hırsız, yan kesici; işçiler gürültü toz toprak maden kötü kokularla uğraşırken, öğretmenlerin çalışma sahaları, çok daha iyi, uğraştıkları muhatapları çok daha masum kişiler.

GELECEĞİMİZ ÖĞRETMENLERİN ELİNDE

Geleceğimizin iklimini belirleme konusunda en büyük fırsat ve imkan öğretmenlerdedir. Bu nedenle öğretmenler, öğrencilerine verecekleri her bilginin, onlara yapacakları her tavsiyenin yarınlarımızın şekillenmesinde en büyük paya sahip olacağını bilerek bu işleri yapmalılar. Dünyadan, dünden- yarından, dinden-ilimden, sosyolojiden- psikolojiden bihaber, günlük gelip geçici bilgilerle, değişik ideolojik kalıplara göre verilen; gerçeğe, hakikate, bilime dayanmayan her söz ve davranış yarınlarımızın kararmasına sebep olacaktır. Bu nedenle her öğretmen öğrencilerine yol gösterirken, nasihat ederken, yol çizerken çok ama çok dikkatli olmak zorunda. Çünkü bu eylemler onun karşısına sadece bu dünyada değil öbür âlemde de mutlaka çıkacak. Öğretmenlerimiz Ümmetin ve milletin kendilerine emanet ettiği çocuklarına gösterecekleri hedefler onları bu dünyada ve öbür âlemde huzura, saadete, mutluluğa… Kavuşturmayacaksa, aksine bu dünyada kendisi, ailesi ve toplumu ile çatışan, , öbür /sonsuz âlemde de ebedi mutluluktan(cennetten) mahrum bırakan bir yol çizip, yanlış bir hedefe yönlendirmişse vay ki vay.

HER ÇOCUK AYRI BİR DÜNYADIR

En iyi öğretmen öğrencilerine ön yargısız, tarafsız, objektif, analitik düşünmeyi öğretendir. Akıl, bilim, ruh, duygu, hayat, sonsuzluk zaman, mekan, yaratıcı, madde, maneviyat …Bunların mahiyetini tam öğrenmeden, kişiler tarafından, belirli bir dönemde oluşturulan ideoloji kalıplarını, gerçek diye körpe, taze,günahsız zihinlere boca etmek neslimize yapılacak en büyük kötülüktür.

Tüm öğretmenlerimize, öğrencilerimize, eğitim camiasında görev yapan herkese sevgiler, saygılar, hayırlı, mutlu yarınlar, ebedi saadetler dilek ve temennisi ile...