Teslime Gülsen NURDOĞAN

Teslime Gülsen NURDOĞAN

Kabe ve Temizlik Arasındaki İlişki

Umre niyetiyle gittiğim Mekke sokaklarını inceleyerek yürüyordum. Otelimize giden cadde Kabe'nin üçüncü kapısına çıkıyordu. Zemzem Tower'ın (Avm) hemen önünden Kabe'ye giriyorduk. Zemzem Tower büyük bir alışveriş merkeziydi. Fakat önünden geçerken burnumu tutmak zorunda kalıyordum. Çünkü garip bir koku bütün sokağı kaplıyordu. Kusmamak için kendimi zor tutuyordum. İki hafta boyunca kaldığım Mekke'de beni en çok düşündüren konulardan biri buydu; temizlik.

Düşündüm ki eğer Mekke Türkiye'ye bağlı olsaydı şu yürüdüğüm cadde pırıl pırıl olurdu. Bu sokaklar hergün deterjanla yıkanır hatta güzel kokularla kokulanırdı. Çünkü bu şehir dünya yüzünde temizlik ve nezafeti en çok hak eden şehirdir. Çünkü bu şehir Beytullah'ın bulunduğu şehirdir. Bu şehir Resulullah'ın şehridir. "Temizlik imanın yarısıdır." buyuran Hz. Muhammed aleyhisselam'ın şehridir. "Ah Mekke!.." dedim ve içim kan ağladı.

Kabe'ye gelince… Kabe pırıl pırıl ve tertemizdi. Görevliler saat başı iş başındaydılar ve temizlik için Kabe'nin avlusunu hiç terketmiyorlardı. Bazen Beytullah'ı güzel kokularla ve gül yağlarıyla yağlıyorlardı. Allah onlardan razı olsun. Fakat şunu söyleyeyim; Kabe daha da temiz olabilir. Çünkü temizliğin fazlası israf değildir.

Şimdi gelelim yüce kitap Kur'an-i Kerim'de Kabe'nin temiz tutulmasıyla ilgili ayetlere. Bakara Suresi 125. ayet-i kerîmede şöyle buyruluyor:"Biz Kâbe’yi, insanlar için toplanıp sevap kazanma yeri ve emniyetli bir mekân kıldık. Öyleyse siz de İbrâhim’in makâmını namazgâh edinin. Zâten İbrâhim’le İsmâil’e de: Tavaf edenler, ibâdet kastıyla orada kalanlar, rükû ve secde edenler için evimi tertemiz tutun! diye emretmiştik."

Hac suresi 26. ayette ise şöyle buyruluyor:"Bir vakit İbrâhim’e Kâbe’nin yerini hazırlayıp göstermiş ve şöyle buyurmuştuk: Bana hiçbir şeyi ortak koşma. Evimi, onu tavaf edecekler, huzurumda ibâdete duracaklar, rukûya varıp secde edecekler için her türlü kirden temiz tut!”

Bunları yazarken gayretullaha dokunacak bir kelam etmekten Allah'a sığınırım. Niyetim iyidir elhamdülillah. Bu arada Kabe'nin temizlikçilerine devlet tarafından maaş ödenmiyormuş. Kabe temizlikçiliği gönüllülük esasına dayanıyormuş. Bu kişiler hacıların ve umrecilerin gönül hoşluğuyla verdiği bahşişle geçiniyorlarmış. Öyleyse umre ve hacca gidenler güçleri yettiğince ellerini bol tutsunlar. Rehberler, götürdükleri kişilere Kabe'yi temizleyenler için güçleri nispetinde bahşiş vermelerini söylesinler. Çünkü hacılar ve umrecilerin çoğu bunu bilmiyor. Burada bir hatırasını da anlatmadan geçemeyeceğim.

Benden önce umreye giden arkadaşım, temizlikçilere bahşiş verme hususunda beni bilgilendirmişti. Yanıma aldığım harçlığımın bir kısmını bu iş için tahsis etmeyi planlıyorken çocuklarımın okul arkadaşlarından Türkmenistanlı bir kız umreye gideceğimi duymuş, beni aradı. Kabe temizlikçilerine vermem için bir miktar para yollamak istediğini söyledi. Ben de onun bu güzel niyetini gerçekleştirmesi için yardımcı oldum. Verdiği parayı önce Medine'ye gittiğimiz için Uhud'ta dağıtmaya başladım. Tabi Ayneyn Tepesi'nin oradaki temizlikçilerden başladım sonra Kabe'de devam ettim. Öyle ki sanki veriyorum veriyorum bitmiyordu. Hatta yanımdaki arkadaşlarım bana takılıyorlardı; "Paran o kadar çoksa bize de ver!" diyorlardı. Ben de onlara, Peygamber Efendimizle alakalı şu hadiseyi anlatıyordum.

Bir gün bir melek Peygamber aleyhisselam'a gelerek:"Ey Muhammed, Allah sana selam söyledi. Eğer dilerse Uhud dağını altın edeyim, arkasında gezsin. Gerektikçe harcasın buyurdu." demiş. Peygamber Efendimiz, "Cebrail aleyhisselam'a baktım, bana mütevazi olmamı söyledi." diyor. Sonra dönüp o meleğe demiş ki Efendimiz aleyhisselam:" Ben bazen bulayım şükredeyim, bazen de bulamayayım sabredeyim. Ben padişah bir Peygamber değil kul bir Peygamber olmak istiyorum." demiş.

Yanımdaki arkadaşıma bunları anlattıktan sonra "Vallahi abla Uhud altın olmuş da bozdurup bozdurup harcıyor gibiyim." dedim. Hz. Muhammed Aleyhisselam'ın ümmeti olmakla bir kez daha iftihar ettim. Hamd ve şükür ettim. Sanki para hiç bitmiyordu. En sonunda Safa Merve'de say yaparken kalan son paraları oradaki iki hizmetliye paylaştırdım. Allah gani gani kabul etsin bu mümine kızımızın hayırlarını. Ben de dağıttım, aracı oldum, bana da bir rahmet düşürür inşallah Mevlam. Ne de olsa "Hayra vesile olan hayrı yapan gibidir." buyurulmuş.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum