Kaygılıyız Yoldaş!

 

Yüz kişilik sanatçı grubu kaygılı olduklarına dair ortaklaşa bir ilan verme, ortalığı germe ihtiyacı hissetmişler!

Kaygılılarmış... Bu kaygılı kitlenin içerisindekimler var kimler:

İçlerinde  devletin polisi’ne ‘sırmalı it’ diye hakaret edip birde bunun bestesini yapan  Livane_lee’sinden, ‘bilmem kaç milyon Ermeni’yi kestik’ diyerek Nobel ödülü almak için Bruce Lee’den daha iyi takla atanına..!

Kargadan başka kuş tanımam misali yaptığı müziği dinlemeyen halkı cehaletle suçlayıp bütün bir arabesk dinleyici kitlesine ‘yavşak’ diyeninden, babadan kalma mirasa konmak için abisini hile ve üç kağıtla devre dışı bır_akanına..!

Canlı yayında ona buna küfredeninden, ‘Polis gençleri öldürüyor’ diyerek yalan tweet atmaktan çekinmeyen arabesksi sesli, tatlı su demokratlarına..!

Oğlunu geri plana çekip ‘Mevzu ağaç değil sen hala anlamadın mı? Hadi gel’ demek için kendini feda edeninden, 900 Avroluk ayakkabılarıyla sosyalistlik taslayarak, atbaşı sevişmekle gurur duyup; İran/Lübnan Hizbullahı’nın gazetesinde yazı yazanına..!

Ciddi bir ayıcılık geçmişi olanından, vatandaşı her seçim öncesi eşek veya koyun olarak karikatürize etmekten bıkmamış olan kart komünistine..!

‘Bize ne Arabın Ali’sinden Hüseyin’inden?’ deme edepsizliğinde bulunanından, eşsiz sesiyle ‘Bekle Bizi İstanbul Şarkısını’ İstanbul Boğazı’na mırıldanıp, sonrada o eşsiz şehrin yakılıp yıkılmasına destek verenine..!

Kimler yok ki?

Say say bitmez.

Yüz kişilik kaygılılar listesi şu şekilde uzayıp gidiyor.

Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli, Ara Güler, Orhan Pamuk, Nuri Bilge Ceylan, Fazıl Say, Ferzan Özpetek, Murathan Mungan, Ayşe Kulin, Sırrı Süreyya Önder, Halit Kıvanç, Tarık Akan, Elif Şafak, Emrah Serbes, Haldun Dormen, Filiz-Fikret Otyam, Ahmet Ümit, Halit Ergenç, Rutkay Aziz, Çetin Tekindor, Okan Bayülgen, Serra Yılmaz, Volkan Konak, Ayfer Tunç, Nebil Özgentürk, Yavuz Bingöl, Sunay Akın, Haluk Bilginer, Can Dündar, Erdal Beşikçioğlu, Ataol Behramoğlu, Cahit Berkay, Levent Üzümcü, Devrim Erbil, Selçuk Yöntem, Vedat Sakman, Erol Demiröz, Mustafa Alabora, Zeynep Oral, Gürer Aykal, Latife Tekin, Halil Ergün, Ece Temelkuran, Derya Köroğlu, Müge İplikçi, Edip Akbayram, Cihan Ünal, Müjde Ar, Ferhan Şensoy, Leyla Erbil, Onur Akın, Ahmet Telli, Bejan Matur, Metin Üstündağ, Yılmaz Odabaşı, Zeki Alasya, Mehmet Aksoy, Ahmet Say, Müjdat Gezen, Demet Akbağ, Yüksel Aksu, Ferhan-Ferzan Önder, Gülsin Onay, Leman Sam, Musa Kart, Kürşat Başar, Ahmet Güneştekin, Menderes Samancılar, Sermiyan Midyat, Ercan Kesal, Bulutsuzluk Özlemi, Ömer Faruk Sorak, Musa Eroğlu, Osman Şahin, Harun Tekin, Kardeş Türküler (BGST), Kudsi Ergüner, Duman, Bedri Koraman, Nejat İşler, İdil Biret.

Yek pare hepsinin kaygılı ama ekserisinin millete saygılı olmadığı bu kişilerin açıklamasıda ahanda şöyle!

"Sanat, hayatımızı diri tutan, bizi acılarımızdan arındıran, soluk almamızı sağlayan nefes borumuzdur. Bu ülkenin toplumsal değerlerine, acılarına her zaman yakın durmuş, sorunlarını gözlemlemiş, bu çabaları sayesinde toplumca ödüllendirilmiş veya bu uğurda acılar çekmiş sanatçılar olarak diyoruz ki:

Ortada yine bir öfke ve nefret kokusu var. Sanatı ve sanatçıyı değersizleştirme, hedef gösterme, itibarsızlaştırma, suçlama, baskı altına alma girişimleri olanca hızıyla sürüp gidiyor. 'Ayaklar baş oldu' sözünü sakınmadan söyleyen dil, topluma nefret tohumları ekiyor. 'Siz ve biz' söylemi, toplumsal kutuplaşmayı keskinleştiriyor.

Biz aşağıda imzası olanlar toplumda yeni mağduriyetler yaşanmaması için nefret dilinin sona ermesini, sanatçıların ve sanat eserlerinin hedef gösterilmemesini ve toplum üzerindeki baskıların kaldırılmasını istiyoruz."

Bu kendini kutsayan, tepeden bakmacı tavrından bir türlü vaz geçmeyen, kendisini seçkin gören bir açıklama...

Belki kaybetmeye mahkum olmanın verdiği elemle atılmış bir vaveylada denebilir. Bu, içi yalvarma/acındırma psikolojisiyle yapılmış, dışı kof kabadayılık kokan açıklamanın muhatabı tabiki Başbakan Tayyip Erdoğan.

Sebebi ise sahip oldukları kaymaklı ekmek kadayıfının ellerinden uçup gitme korkusu.

Hey gidi kaygılılar hey...

Ülkemizde 30 yıldır süren terörün adam gibi üç beş filmini yapacak kadar kaygınız yok demekki. Demek 12 Eylül’ü  sorgulayan filmler yapmadığınıza göre kaygılarınızı bayağı bir gidermiş Netekim Paşa netekim!

Bu sanatçı ve aydın(!) kitlenin başörtülü bayanın başörtüsüne çiş edilebilinmiş olamasına dair bir kaygıları yok anlaşılan. Gençliği söndürülen binlerce Mehmetçik ve ailenin yaşadıklarına dair bir endişesi olan var mı içlerinde?

Kaymak tabakası komünistleri bunlar. Kaygılılar ama içinden çıktıkları toplumun milli manevi değerlerine saygılı değiller. Böyle ufacık(!) bir kusurları var amma bu kadarcık kusur kadı kızında da olurmuş!

% 95’i İşçi Partili olan bir sanatçı kesiminin (% 5’ini bu yazının dışında tutuyoruz) kendisini aydın sanmasıda gayet normal. Çünkü adamlar sarhoş olduğundan okadarcık bir sapma gayet normal yani!

Dünyanın her yerinde komünizm millileştirilmiştir ama bizimkiler pusulayı okadar şaşmış vaziyettelerki, Rusya’yı bile hedef olarak tutturamayıp Amerikan kapitalizminin yatağına girerek, mutlu mesut bir Amerikan ailesi tiplemesiyle, kendi ülkelerinin yörüngesine uğramamıştır bile.

Bizdeki sol, sosyalizm ve komünizm kavramları temsilcileri eliyle, Amerikan işgaline uğratılmıştır.

Velhasılı kelam, bizler her türlü değeri sömüren ama bütün maharetini bu ülkenin çıkarlarını akamete uğratmak için sergileyen istemezükçü bu zavallı taifenin, Mazhar Osman’lık ruh durumundan kaygılıyız birader.

Hayır yani! Yakamızdan düşseler bizi ilgilendirmez de ikide bir gelip rövanş için maç ayarlama talebinde bulunmaları sıktı yani.

Oğlum bak git diyorsun para etmiyor. Milletin çalı süpürgesinin tadına varıncada kaygıları depreşiyor.

 

E mail:   akpinartahsin@hotmail.com

Twitter: @akpinartahsin

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum