Köpük’ten biz de yararlandık

Köpük, küresel piyasalarda "sanal bir para bolluğu yarattı". Bu "sanal para bolluğu"na dayalı olarak bazı varlıklar satın aldı. Paralar harcandı. Akıllı olanlar reel birikim yaptı.
Daha sonra görüldü ki, piyasada dolanan paranın büyük bölümü, üretimden kaynaklanan, varlığa dayanan bir para değilmiş. Köpükmüş.
Şimdi bazı finansman kurumlarının, bankaların, şirketlerin kişilerin elinde, karşılığının bulunmadığı anlaşılan, senetler, bonolar var.
Onlar, bu senetlerin, bonoların bir varlığı temsil ettiğini sanıyorlardı. İstediklerinde veya vadesi geldiğinde bu senetlerin, bonoların karşılığını para olarak tahsil edebileceklerini sanıyorlardı. Ama anlaşıldı ki, bunların arkasında varlık değil, köpük varmış.
Şimdi kasalarında, ellerinde bu köpüğe dayalı dandik senetleri, bonoları bulunduranlar güç durumda... Çünkü görüyorlar ki, 100 para ödeyerek satın aldıkları senetlerin, bonoların değeri 5 paraymış.

Bazıları kaybetti ama...
Bu tablonun ön yüzü... Ama tablonun bir de arka yüzü var. O köpüğe dayalı dandik senetler, bonolar sayesinde, 5 para etmez kâğıtlar 100 paraya satılınca, havadan para yağmış. Havadan yağan para sanal değil gerçek para. Gerçek parayı (reel parayı) ele geçirenler paranın bir kısmını har vurup harcamış. Bir kısmıyla sağda solda yatırımlar yapmış. Şirketler, bankalar satın almış.
Açık anlatımıyla bu köpüğe dayalı dandik senetlere finans kuruluşlarının, bankaların, bazı yatırımcıların ödedikleri paralar başkaları tarafından harcandı.
Hatırlayınız... Daha düne kadar dünyada akıl almaz bir tüketim çılgınlığı, lüksten söz edilmiyor muydu? İnsanların ağızlarından, burunlarından para fışkırmıyor muydu? Bankalar sigorta şirketleri, satılık banka, sigorta şirketi bulduklarında fiyatına bakmadan satın almıyor muydu?
Çokuluslu şirketler ülkelerde şirket avına çıkmamış mıydı?
Adı sanı, yöneticisi ve ülkesi bilinmeyen "yatırım fonları" arsa, bina, şirket gibi ne bulurlarsa kapışmıyor muydu?

Paralar harcandı
Açık anlatımıyla köpüğe dayalı dandik senetlere, bonolara bazılarının ödedikleri gerçek parayı bazıları da afiyetle yedi.
Çocukları eğlendirmek için, ellerini tutarlar. Beş parmağı teker teker yakalarlar. Sonra başlarlar hikâyeyi anlatmaya: "Avucun ortasına bir kuş konmuş. Başparmak yakalamış. İşaretparmağı kesmiş. Ortaparmak pişirmiş. Yüzükparmağı yemiş. Küçükparmak ise: 'Hani benim payım... Hani benim payım' diye bağırmış."
Hikâyedeki gibi sual edecekler olabilir: "Hani bizim payımız?" Hiç merak etmeyiniz. Bu köpük olayından biz de nasibimizi aldık. Biz de saf ve bakir finans kuruluşlarının, bankaların dandik senet ve bonolara ödedikleri paralar sayesinde günümüzü gün ettik.
Türkiye'de özelleştirilen kuruluşları, satışa çıkarılan özel bankaları, şirketleri, arsaları, binaları çılgın fiyatlarla satın alanlar hangi parayla satın aldı? Biz cari açığımızı (döviz açığımızı) bugüne kadar bu "sanal döviz bolluğu" sayesinde kapatabildik. İhracatımız bu sanal canlılık sayesinde arttı. İçerideki döviz bolluğunun arkasında, dışarıdaki bu sanal döviz bolluğu vardı.

Önceki ve Sonraki Yazılar