KUZEY AVRUPA SEYAHATİ - 8  POLONYA

“Barbican, Saraylar ve Parklar”22 Temmuz 2019 - VARŞOVA

22 Temmuz 2019 sabah saatlerinde Polonya’nın başkenti Varşova şehrine geldik. Varşova’da rehber olmadan şehrin tarihi yerlerini gezeceğiz. Varşova hakkındaki daha önce hazırladığımız bilgileri gözden geçirdik.

Ziyaretler öncesi Polonya hakkında kısa bilgi verelim.

Polonya’nın nüfusu, otuz sekiz milyon beş yüz bin. Başkent Varşova'nın nüfusu ise bir milyon sekiz yüz bin. Polonya'da toplamda dört bin civarında Türk yaşamaktadır. Avrupa'nın sekizinci büyük ekonomisine sahiptir. Polonya’da işçi ücretleri diğer Avrupa ülkelerine göre ucuz olduğu için Avrupa ülkelerinden özellikle Almanya’nın özel sektör fabrika yatırımları fazladır. Polonya kelimesi  "açık arazide yaşayanlar" anlamına gelmektedir.

            Avrupa'da ilk, dünyada ise ikinci anayasa; bu ülkede hazırlanmıştır. Parlamenter demokrasi ile yönetilmektedir. Ülke toprakları 1600 yılından 1945 yılına kadar kırk üç defa işgal edilmiştir. Ülkede nüfus artışı %0 olarak ölçülmüştür. Yani nüfus artışı yoktur. Yakında eksiye doğru gidecektir.

 Vistül Nehri üzerinde kurulu olan Varşova; turistik meydanları, doğal parkları, nehirleri ve birbirinden farklı görkemli mimari yapıtları ile her yıl çok sayıda seyyaha ev sahipliği yapıyor. Polonya ve Varşova hakkında şimdilik bu kadar bilgi yeterlidir sanırım.

Önce Kraliyet Sarayı yanındaki meydanda bulunan Turizm Danışma Bürosundan Varşova’nın tarihi ve turistik yerlerini gösteren içinde şehir haritası da bulunan bir broşür aldık. . Şehirlerle ilgili bu tür bilgilendirici broşür ve haritalar ziyaretçiler için son derece yardımcı kaynaklardır. Ülkemizde de illerdeki “turizm büroları” ve “müze – ören yeri” girişlerindeki müracat noktaları bu tür hizmetleri ücretsiz veriyor. Yine ülkemizde merkezi yerlerde ve YHT istasyonlarında bulunan “turizm informaiton” bürolarından bu tür broşürleri almak mümkündür.

            Varşova’ya yedi saatimizi ayırdık.Öğleden sonra Kraliyet Sarayı yanında buluşmak üzere serbest zaman verildi. Biz de küçük gruplar halinde Varşova şehir haritasında gösterilen yerleri ziyaret etmek için sokakları adımlamaya başladık. Yürüyüş rotamızı ilk olarak şehrin ilk kurulduğu yer olan Stare Miastro (Eski Şehir) yönü olarak belirledik.

            Stare Miasto (Old Town)

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından 1980’lı yıllarda restore edilen Eski Şehir Meydanı, Varşova’da gezilecek yerler arasında bulunan en can alıcı noktalarından birisini işaret ediyor. Taştan merdivenlerin ve Arnavut kaldırımlarıyla döşeli sokaklarının bulunduğu bölgede, tarihi bir atmosfere şahit oluyoruz.  Eski Şehir Bölgesi, 13. yüzyılda yapılmıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman bombalarıyla tümüyle yok olan tarihi binalar, eski fotoğraflara bakılarak tekrar inşa edilmiştir. Geniş meydana açılan birçok tarihi dar sokakları vardır. Meydanda ise büyük bir Katedral ile meydanı çevreleyen çok sayıda kafe ve restoran var. Eskiden yapılmış olan kalenin duvarları halen varlığını sürdürüyor. Sabah saatleri olduğu için olsa gerek etrafta pek insan göremiyoruz. Daha sonra gözlemlediğimiz gibi öğleye doğru sokaklar hareketleniyor. Meydandaki tarihi yapıların değişik açılardan fotoğraflarını çektik.

Yolda yürürken Katolik mezhebinden olan başörtülü rahibelere rastlıyoruz. Grubumuzda bulunan tesettürlü bayan arkadaşlarımıza selam veriyorlar. Arkadaşlarımız da önce şaşırıyorlar. Sonra selamı alıyorlar. “Acaba bize niye selam verdi.” diye birbirilerine soruyorlar. Diyorum ki “Başörtülü olduğunuzdan dolayı sizi rahibe arkadaşlarından birine benzetmiştir.” Bu cevap makul geliyor. Kendi aralarında gülüyorlar. Rahibelerden izin alarak fotoğrafını çektim. Yaşanan bu durumu Avrupa seyahati boyunca rastladığımız ve aklımızdan çıkaramayacağımız en ilginç sahnelerden biri olarak hatırlayacağız.

Barbican Gözetleme Kulesi

Eski şehirle yeni şehrin arasında yer alan “Barbican” diye adlandırılan gözetleme kulesi, en önemli turistik noktalardan biridir. O dönemlerde St. Florian Kapısı’ndan geçen ve şehre giren herkes için bir kontrol noktası görevini yapıyordu. Barbican, İkinci Dünya Savaşı sırasında hasar alsa da daha sonra önemine binaen aslına uygun şekilde restore edilmiştir.

            Barbican adlı gözetleme kulesi şimdilerde turistik açıdan ziyaret edilen yapılardan biri olarak Varşova’nın en önemli cazibe merkezleri arasında gösteriliyor. Çünkü gözetleme kulesi aynı zamanda pek çok sergiye ev sahipliği yapan müze görevini yerine getiriyor. Tarihi bir eser olduğu ve ileride torunlarımıza göstermek ve işte burayı da ziyaret ettik diyebilmek amacıyla fotoğraflıyoruz.)

Kraliyet Kalesi

“Stare Miasto” diye adlandırılan Eski Şehir ziyareti sonrası kraliyet kalesine doğru yol alıyoruz. 13. yüzyılda inşa edilen kalede günümüzde kraliyet ailesinin eşyaları sergileniyor. Kraliyet Kalesi, mimari dokusunu merak edenlerin gözdesi haline geldiği için yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Kraliyet Kalesi’nin hemen yanındaki meydanda turistlere hitap eden çok sayıda hediyelik eşya satan işyeri ve kafe var. Tarihi yerleri gezmeye gelen turistlerin topluca buralarda bulmanın daha kolay olacağı bilindiği için olsa gerek, Türkiye de dahil dünyanın pek çok ülkesinde tarihi yerlerin çevresinde bu tür hediyelik eşya satan irili ufaklı “dükkan”lara ve kafelere rastlamak mümkün.

Kraliyet Kalesi ziyareti sonrası durağımız, Varşova’nın en dikkat çekici ve ünlü yollarından biri olan “Kraliyet Yolu” rotası oluyor. Yol üzerinde Varşova Üniversitesinin bir kampüsü ve yanında kilise var. Daha önce ziyaret ettiğimiz şehirlerde de üniversite ve kiliseyi yan yana görüyoruz. Demek ki dinî ve bilimsel çalışmalar birbirini olumlu yönde destekliyor. Üniversite binasında Kopernik Bilim Müzesi var. “Kopernik”, bilim dünyası için oldukça önemli bir isim. Adına “bilim müzesi” açıldığı için siz de hemen onun bir “bilim insanı” olduğunu düşündünüz ve doğru da düşündünüz ama aynı zamanda Hristiyan din adamı. Aynı şekilde Müslüman alimlerden de hem “dini” hem de “pozitif bilim” bilgileri ile öne çıkmış pek çok insanımız var. Son zamanlarda onların adına bizde de bilim merkezleri açılıyor.  Ama vaktimiz olmadığı için müzeyi ziyaret edemiyoruz. Üniversite binası ve bilim müzesinin birkaç fotoğrafını değişik açılardan çektikten sonra etrafı keşfetmeye devam ediyoruz.

Yol güzergahında sağlı sollu birçok kafe ve hediyelik eşya satan işyerlerini de görebilirsiniz.  Yaklaşık üç saattir yürüyerek tarihi konak ve yapıları ziyaret ettiğimizden dolayı yorulduk. Karnımızın iyice acıktığını hissediyoruz. Bir İtalyan restoranda öğle yemeği olarak pizza yedik. Fiyatlar gayet uygundu. Sabahtan bu yana yürüyüş yaptığımızdan biraz nefes aldık. Ziyaret ettiğimiz tarihî meydan ve yapılar hakkında fikir alışverişinde bulunduk. Notlarımızı gözden geçirdik.

Kültür ve Bilim Sarayı

İyice dinlendikten sonra tekrar ana caddeye çıktık. Az ileride ana caddeden sağ tarafa bakınca çok büyük bir bina görüyoruz. Bize verilen broşürde Varşova Bilim ve Kültür Sarayı olarak gözüküyor. Bina hakkında genel bilgileri okuyoruz.

 

Varşova’da Sovyetler döneminden kalan yapılardan biri olarak 1955 yılında Ruslar tarafından inşa edilmiştir. . Bu arada Polonya’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra uzunca bir süre Sovyet yönetiminde kaldığını biliyorsunuz.  Kültür ve Bilim Sarayı, modern Varşova’nın merkezindeki Parade Meydanı’nda bulunuyor. Şehir merkezinde bulunan 42 katlı bina, eşsiz manzarasının yanı sıra ev sahipliğini üstlendiği konser, sergi, tiyatro gibi kültür sanat etkinlikleriyle de adından söz ettiriyor.  230 metre ile şehrin en yüksek yapısı olan Kültür ve Bilim Sarayı’ndan etkileyici bir şehir manzarası izlemek için binanın en tepesine çıkmak gerekiyor. Ama fazla vaktimiz olmadığı için kulenin tepesine maalesef çıkamıyoruz. Arkadaşlarla binanın farklı açılarından fotoğrafını çektik. Varşova şehrini tepeden izlemeyi başka bir zamana bırakarak toplanma yerine doğru yürümeye başladık. Belirlenen saatte herkes bir araya geldi. Otobüse binerek Lazienki Parkı’na doğru yola koyulduk.

Lazienki Parkı

Lazienki Parkı hakkında genel bilgi vermek gerekirse; şehrin ortasında yetmiş altı hektarlık devasa bir alana yayılan Lazienki Parkı, sahip olduğu yemyeşil atmosfer ile adeta cennetten bir köşe gibi duruyor.

Ülkemizde yeni yeni kurulmaya başlanan “millet bahçeleri”nin, bazı büyükşehirlerde son on beş yirmi yıldır hizmette olan geniş piknik alanlarının farklı daha üst versiyonu diyelim.  

Gerek Polonyalı gerekse yabancı turistlerin yaz ve bahar aylarında en uğrak yerleri olan bu park uçsuz bucaksız çim alanları, değişik büyüklükte ağaçları, yürüyüş yolları, içinize ferahlık veren gölü ile vazgeçilmez bir dinlenme, soluklanma yeridir diye tarif etsek yerinde olur. İçinde yaşayan hayvanları, gölleri, yürüyüş yolları ve yazlık sarayla fazlasıyla görülmeye değer bir parktır. Lazienki Parkı’nda gölün etrafında yürüyebilir, çimlere uzanabilir, belli aralıklarla bulunan kafelerde bir şeyler yiyip içebilirsiniz. Dünyaca meşhur Polonyalı piyanist ve besteci Fryderyka Chopin’in parkın bir köşesinde müzesi vardır. İsterseniz müzeyi de ziyaret edebilirsiniz. Biz müze ziyareti yerine vaktimizi parkın güzelliklerini keşfetmeye ayırdık. Yaklaşık bir saat Lazienki Parkı’nın her bir köşesine doğru yürüyerek, fotoğraf çekerek arkadaşlarla hoş vakit geçirdik.

Wilanow Sarayı

Varşova’da ziyaret edeceğimiz son tarihi yapı olan Wilanow Sarayı’na geldik. Saray, şehir merkezine yaklaşık 10 kilometre uzaklıkta bulunuyor. 1805 yılında kurulan Saray Müzesi ise ülkenin kraliyet ve sanatsal mirasının deposu olarak nitelendiriliyor.

 Bu tür sarayları ziyaret etmek için ekstra iki saat vaktimiz olması lazım. Sarayın ön bahçesini gezdikten sonra hatıra fotoğrafı çektiriyoruz. Böylece daha önce belirlenen mekanları ziyaret ederek Varşova şehri gezimizi tamamladık.

Sabah saat 9.00’da başlayan şehir turumuz saat 16.30’da sona erdi. Şimdi Polonya’nın tarihi şehri Krakov'a doğru yola çıkıyoruz. Yol boyunca etrafı seyrederek Polonya’yı Türkiye ile kıyaslıyoruz. Türkiye son zamanlarda altyapı konusunda yaptığı hizmetlerle Polonya’ya göre daha gelişmiş ülke olduğu konusunda arkadaşlarla fikir birliğine vardık.

 

Yaklaşık beş saat süren otobüs yolculuğu sonrası Krakow'da konaklayacağımız Metropolo adlı otelimize sağ salim geldik. Akşam yemeği sonrası otelin etrafında biraz yürüyüş yaptık. Ardından günün yorgunluğunu atmak üzere odalarımızda dinlenmeye çekildik. Çünkü yarın bizi tarihle iç içe geçmiş, birbirinden daha farklı ve ilginç eserlerin oluşturduğu Polonya'nın eski tarihi ve kültürel başkenti Krakow şehri bekliyor.

İrtibat ve her türlü görüşleriniz için: salimfethiye@hotmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum