Paralı eğitime dokunma, yanarsın

Çocuklar neler yapmışlar, neler...

Bir kere, 14 Mart 2010’da, Abdi İpekçi Spor Salonu’nda düzenlenen “Roman vatandaşlarımız ile buluşuyoruz” konulu toplantıda, Başbakan Erdoğan’ın konuşma yaptığı sırada, “parasız eğitim istiyoruz, alacağız” içerikli “Gençlik Dernekleri Federasyonu” imzalı pankart açmışlar...

Hayatlarını sonsuza kadar karartmak için böyle bir “affedilmez suç” yetmez mi?

Tabii ki yeter...

Nitekim “pankart mı açtın, demek ki gizli örgüt üyesisin” mantığı hemen devreye girmiş ve iddianameyi hazırlayan savcılık üç zanlının örgüt üyesi olarak nitelenmeleri gerektiğini buyurmuş...

Ve “kelleleri vurula” türü, Ferhat Tüzer, Berna Yılmaz ve Utku Aykar’ın “DHKP/C terör örgütü üyesi olma” ve “terör örgütü propagandası yapma” suçlarından 6 ile 15’er yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılmaları talep edilmiş...

Öğrenciler 14 aydır tutuklu...

Bu anlattıklarım 14 Mart 2010’dan önceki güne kadarki bölümün özeti...

***

Önceki günkü gelişmeler daha da korkunç...

Önceki gün, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuklu sanıklar Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz ile tutuksuz sanık Utku Aykar katıldı.

İlginç gelişme ise esas hakkındaki görüşünü açıklayan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kasım İlimoğlu’nun, bir önceki İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianameyi geçersiz kılacak bir mütalaa vermesi oldu.

Duruşmada esas hakkındaki görüşünü açıklayan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kasım İlimoğlu, sanıkların eylemlerinin “anayasal düşünceyi açıklama ve ifade etme” sınırları içerisinde gerçekleştiğini ve şiddet içeren eylemlere başvurmadıklarının anlaşıldığını belirtti.

Anayasada düşünceyi açıklama özgürlüğü ile gösteri ve yürüyüş düzenleme hakkının ayrıntılı olarak anlatıldığını ifade eden İlimoğlu, silahsız ve saldırısız toplantı ile yürüyüşün önceden izin almadan dahi yapılabileceğinin de anayasada yer aldığını kaydetti.

Ülkede sıkça görülen sivil toplum örgütlerinin kötüye kullanılmaları ve yönlendirilmeleri konusunda bireyi koruyacak önlemlerin ve iyiyi kötüden ayıracak ölçütlerin devlet tarafından alınması gerektiğini söyleyen İlimoğlu, ilgili mevzuat ve mahkeme kararları uyarınca haklarında kapatılma ve yasaklama kararı olmayan dernek ve sivil toplum örgütlerinin eylemlerine katılan sanıklara sırf katılımları dolayısıyla sorumluluğun yüklenemeyeceğini ifade etti.

Ve savcı, suçların yasal unsurları oluşmadığı gerekçesiyle sanıkların ayrı ayrı beraatlarını talep etti...

***

Demokratik bir ülkede “pankart açmanın” suçu mu olur?

Tabii ki olmaz, ama bizde “örgütlü suç” sayılmakla kalmıyor, bunu iddia eden savcılığa karşı, başka bir savcı “beraat” istese de mahkeme bu talebi reddedebiliyor...

Nitekim önceki gün de tutuklu sanıkların, üzerlerine atılı suçu işledikleri konusunda kuvvetli suç şüphesini gösteren olgular bulunduğu gerekçesiyle bu hallerinin devamına hükmeden mahkeme heyeti, sanıkların avukatına esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre vererek duruşmayı erteledi.

Ne zamana?

Altı ay sonrasına...

Bu arada sanıklardan Ferhat Tüzer’in F tipi hücrede yattığını da söylemeliyim...

***

Savcının beraat istemine rağmen, pankart açmayı “örgütlü suça” sokarak ufacık çocukların tüm yaşamını karartmak isteyen bir zihniyet ve ilgisiz kalan bir kamuoyu...

Demek ki 2011 yılında...

Türkiye’de “parasız eğitim istiyoruz” diye pankart açmak, çok büyük bir kısmı tecritte olmak üzere, en azından yirmi ay hapis demek...  Cumhurbaşkanı, siyasal iktidar, muhalefet, sivil toplum örgütleri bu görüntüye razı mısınız?

Değilseniz, nerelerdesiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar