Teslime Gülsen NURDOĞAN

Teslime Gülsen NURDOĞAN

Prof. Dr. M. Es'ad Coşan'ın Hadis Anlatma Usülü

Rahmetullahi Aleyh Mahmud Es’ad Coşan’ın bütün kitapları okudukça okunulası kitaplardır. Ortak özelliği Peygamber Aleyhisselamın hadislerini ve Kur’an ayetlerini anlatmasıdır. Ama çok güzel bir üslupla. Tatlı, şirin, ferahlatıcı. Su gibi, sıcak bir havada esen serin bir rüzgar gibi. Alır götürür ruhunuzu mesut bahtiyar alemlere. Sevgili Peygamberimizin diyarına. Yaralarınıza merhem sürer. Darlıktan ferahlığa çıkarsınız.

Elhamdülillah. Kur’an-i Kerim’i ve Peygamberin sözlerini bize şifa eden Allah’a hamdolsun. Böyle güzel anlatan alimlerin kitaplarıyla meşgul ettiği için Allah'a sayısız hamdü senalar olsun. Okudukça bizi rızasına daha çok yaklaştırsın. Elhamdülillah yarabbi elhamdülillah! İyi ki gönlümüz senden bahsedilen şeyleri seviyor. Gönlümüzü senin hoşnutluğunu kazandıracak şeylere meyletyir. Nice insanlar var ki aklı fikri gönlü boş şeylerle meşgul. İyi ki bizim gönlümüz aklımız fikrimiz hadisi şeriflerle meşgul. Kur’an-i Kerim’le meşgul. Bu çok büyük bir nimet yarabbi. Zira kişinin meşguliyeti neyse kendisi o imiş.

Hocamız, Peygamberimiz Aleyhisselam’ın; “Sizden biriniz büyük ya da küçük tuvalete gittiğinde kıbleye yönelmesin, fercini kıbleye döndermesin.” hadisi şerifini izah ederken çok önemli açıklamalarda bulunuyor. Bu açıklamaları şöyle bir derleyip toparlayıp istifadenize sunmak istiyorum.

Öncelikle sevgili Peygamberimizin bahse konu olan hadisi şerifini kelime kelime yazmak istiyorum. Daha sonra da Es’ad Coşan rahmetullahi aleyh’in açıklamalarına geleceğim.

Hadisi şerif şöyle, (Arapça metnini yazamıyorum).

İźé źehebe: gittiğinde

Ehadüküm: Sizden biri

İlel ğâitı: Gâitaya (büyük tuvalet)

Ev’il bevli: Ya da küçük tuvalete (ev ya da veyahut demek. Bevl idrar yapmak)

Fe la yestagbilil gıblete: fe, bundan sonra yani başta söylenenle ilgili. La yestagbilil gıblete, kıbleye dönmesin.

Vela yestedbirhé bi fercihî: Ferc dışkı ve idrar yapılan yer. Önünü ve arkasını kıbleye döndürmesin.

Hocamız hadisi şerifi açıklayacağı zaman önce edep hakkında bilgi veriyor. (Bundan anlıyoruz ki Peygamberimiz bu hadisi şerifiyle bize edep öğretecek.) Tasavvufun da bir edep okulu olduğunu dile getiriyor hocamız.

Cümleleri şöyle: “İslam dini ve onun özü olan tasavvuf hakkında, et-turuku küllühâ âdâbun, ‘Tasavvuf tepeden tırnağa edeptir, edep sistemidir.’

Yolumuz edeplerle, güzel usüllerle, âdâb, ahlâk ile inceliklerle dolu olan bir sistemdir. Ve bu incelikler ibadette, günlük hayatta, muamelâtımızda, her şeyimizde hâkimdir. Allah ecdâd-ı izâmımızdan, geçmişlerimizden razı olsun ki bu âdâbı yaşamışlar, evlerinde, hayatlarında tatbik etmişler de biz de onlardan bunu görerek öğrenmişiz. Ve âdab içinde yetişmişiz.”

Es’ad Coşan rahmetullahi aleyh, ecdadımızın bu edeplerinden birkaç örnekte vermiş. Mesela tuvaletin taşını kıbleye koymamak. Kur’an-i Kerim’in bir harfi dahi yere düşse öpüp başına koymak, Kâbe-i Müşerrefe’ye, sahabe-i kirâma hürmet etmek. Peygambere hürmet etmek. Bu hürmeti onların adını anarken bile göstermek; sahabeyi anarken radıyallahu anh demek, Peygamberlerden bahsederken aleyhisselam demek gibi. Sonra da sahabe-i kirâma, mübarek kişilere hazret denmesine kızan bir üniversite profesörüne kızgınlığını anlatmış. Ama bakın nasıl anlatmış:

“Fakültede bir asistan doçent olacak. Profesörler heyeti gelmişler. Cübbelerini giymişler, imtihan edecekler, deneme dersi verecekler. ‘Hadi bakalım, deneme dersi ver; ama hazretsiz mazretsiz şöyle bir anlat bakalım demişler. İnsan profesör, doçent, üniversite hocası olunca iş bitmiyor. İslam terbiyesi görmezse paşa olsa, padişah olsa bir şey olmaz. İslam terbiyesi görecek. Ya ben gâvur muyum? Ben Hz. Ömer deyince seviyorum da ondan hazret diyorum. Hz. Ebu Hureyre derken seviyorum da ondan. Ben bir müsteşrik gibi Nuh, Ali, Veli, Ebu Hureyre diyemem! O benim askerlik arkadaşım mı? O benim başımın tacı, ben ona sevgi duyuyorum. Ağlar mısın, güler misin! Saygısızlığı tavsiye ediyor. ‘Saygı göstermeden anlat.’ diyor. Ben annemden babamdan bahsederken saygı göstermeyecek miyim?

Göstereceğim.

Onlar benim annemden babamdan daha kıymetli! Hazret demek nezakettir.”

Merhum hocamız bir hadisi şerifi anlatacağı zaman geniş geniş açıklamalar yapıyor. Bizler ise bir çırpıda okuyup geçiyoruz. Halbuki hadisi şerifler okunup geçilmemelidir. Üzerinde tefekkür edilmelidir. Böylece ne ince manalar barındırdığı görülmeli ve gereken dersler alınmalıdır.

Rahmetullahi Aleyh Mahmud Es’ad Coşan, yukarıda bahsettiğimiz hadisi şerifi açıklamaya çalışırken kıymetli şeyler söylemeye devam etmiş. Bunların hepsini yazasım geliyor, hiçbirini atlayasım gelmiyor ama kısa tutmak zorundayım.

Hocamız, töremizin geleneklerimizin hep edep olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Bu âdâbtan, bu terbiyeden, bu nezaketten, bu zarafetten başka diyarlarda misal arasanız bulamazsınız. Bunlar biz müslümanlara mahsustur elhamdülillah. İslam diyarında olan şeylerdir. Bunlar altın gibi, gümüş gibi, mücevher gibi, Topkapı sarayındaki eşyalar gibi kıymetlidir. Bir milyon liraya, bir milyar liraya satılan tablolar gibi kıymetlidir. Örf, adet satılmaz. Parayla alınmaz, verilmez. Ama bunların başka dünyada emsali yoktur. Bizim dedelerimizin kurduğu medeniyet cihan medeniyetidir. Bizim dedelerimizin âdâbı, ahlâkı elhamdülillah göz kamaştıracak nezaket, zarafet timsalidir. Kadınımız da erkeğimiz de, hocamız da, talebemiz de, cemaatimiz de imamımız da; biz tepeden tırnağa âdâbız.”

Rahmetullahi Aleyh Mahmud Es’ad Coşan hocamızın kitabından bir hadis okurken binlerce güzelliği birlikte okursunuz. Bu ona verilmiş bir özelliktir. Kara toprağın altında güller dersin hocamız. Mekanı cenneti ala olsun. Allah yanında derecesi, kıymeti arttıkça artsın. Bizleri de Peygamberimizle, Es’ad Coşan hocamızla diriltsin.

Böylece anlaşılıyor ki Peygamberimiz Aleyhisselam bize her şeyi edep ile birlikte öğretiyor. İslam baştan sona edep işte.

İslam alimleri de güzel dinimizi anlatırken kategoriler halinde sıralamışlar ve edebi de bu kategorinin içine almışlar. Farzlar, vacipler, sünnetler, edepler diye. Önem sırasına göre dizmişler ama biliyoruz ki Allah’ın ve Peygamberin söylediği hiçbir şey önemsiz değildir. Peygamberimiz küçük bir şey söylediyse de önemlidir. İslam dini tam dindir tamamlanmış dindir hiçbir şey atlamaz.

Elhamdülillahi ala nimetil İslam.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum