Meltem KAVAK
Ruhların Yok Oluşuna Şahit Olmak
Nelere şahit olmadık ki, her gelecek gün bir sonra ki günden daha beter haberle bitiyor. Artık şaşırmayacağım dedim anda şaşırmak kelimesi kendinden geçiyor. Biz kimiz? Hangi ülkenin içinde yaşıyoruz? Soru sormak ve araştırmaktan zevk alan ben, artık soruların cevabını bilmenin ve araştırmanın korkulu yanını görmenin huzursuzluğu sardı etrafımı.
Yabancı haberleri takip etmeyi çocukluğumdan beri çok seviyordum. Açıkçası biraz hareketli haberleri seviyordum. Polis- hırsız kovalamacası gibi haberleri izlerken kendimi Jackie Chan filminden bir kesit gibi geliyordu. Şimdiler de bu haberler ülkemiz de film gibi çekiliyor. Nasıl bu hale geldik. Acaba nerde hata yapıyoruz hiç düşündük mü?
Üretmeden tükettik, üreten insanlara değer vermek şurada dursun aşağıladık. Toprak anaya yoldaş olan reçber’i öyle ki en hakkı olan demokrasi hürriyetinden yoksun kılınmasını talep edecek kadar yüzsüz olduk. Onun oyu ile benim oyum nasıl eşit olur dedik. İşte o zaman tükendik. Anne evladına helali haramı öğretmek yerine Ali’nin Velinin parası pulunu örnek gösterdik. Güzel olan ne varsa o gün yitirdik.
Sakın elinde ki ekmeği kimse ile paylaşma dedik. O senin ekmeğin sen yiyeceksin diye sıkıca tembih ettik. İşte o zaman yittik.
Şükretmeden uyanmakla başladı her şey. Gecenin sahibine selam vermeden sabahın aydınlığından hayır bekledik. Sonra biz nerde hata yaptık ki dedik. Biz işte o gün bittik. Kimse evladının örselenmesine göz yummak istemedi. İlk hücumda evladının yanında olduğunu göstermek, hatayı görmemek ve hataların dağları aşıp çığ olarak dönmesini beklemekti yapılan her şey.
Bırakın bedenin, ruhların yok oluşuna şahit oluyoruz. Acımasız, ruhsuz canlıların nefes alıp verdiklerini görmek ürkütüyor içimi…
Buradan tek tek haberlerin reklamını yapıp ruh hastalarına açık kapı bırakmak istemiyorum. Türkiye de bu kimselerin sayısı aşırı derece de yüksek. Hapishanelerin bir bir kapatılıp. Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanelerinin açılmasını istiyorum. Her masum insana yapılan acımasızlığın yapan kimselere aynısını uygulanmasını ve daha sonra bu hastanelerde tedavi görmesini isterim.
Kısaca kısasa kısas istiyorum.
Sevgili ebeveynler, evlat sahibi olmak demek. Yabana atılacak bir mevzu bahis değildir. Gevrek gevrek gülmek hiç değildir. Bir canlının tüm sorumluluğunu alıyorum. Kanımın son damlasına kadar gözüm onun üstünde, yaptığı ve yapacağı tüm hatalar ve sevapların bana ait olacağına kefilim demektir.
Öyle büyük bir sorumluluğu herkesin almaması gerektiğine inanıyorum. Nasıl ki kafamız estiğinde hayvanları kısırlaştırıp, kulaklarına küpe takıyorsak. Bazı kimselere de bunu yapmanın vakti çoktan geldi geçiyor. Bugünün çocukları yarının büyükleri olacaklardır. Dünyamızı bedbaht bırakmamak adına atılacak en büyük adımlardan biride budur.
Ankara sokaklarında her metre kareye bir yetkili müdür, milletvekili, polis, sağlıkçı, bakan, danışman düşüyorken sokakta dilencilik yaptırılan ayakları yalın ayak çocukları görmeyenlere de ayrı hayret ediyorum. Sadece ben mi görüyorum onları? Sadece bu çocuklar bana mı denk geliyor dersiniz?
Geçen gün Ulusta gördüm bir çocuk; yaşı 9-10 civarı tüm çocuklar okulda ders başı almışken onun okulu yoktu. Okuma yazması da olmadığına eminim. Bir büyük çıkıp bu çocuğun ailesini bulmuyor. Bu çocuğun 1989’dan bu zamana sözleşmelerle kayıtlı hakkı var hey kim bu çocuğu çalıştırıyor demiyordu. Sürekli o caddede trafik polisi hatalı araç park edenlere cezai işlem yaparken bu çocuk o yolda yalın ayak oradan oraya gidiyor para istiyordu herkesten. Ve kimse sen kimsin demiyordu. Peki neden? Neden bu kadar her şeyi normalleştirdik? Ben yarınımı düşünmekle mükellef bir birey olarak yazıyorum. Yarınım bu çocukların ellerinde olmayacak mı?
Araç kullanırken ehliyet icap ediyorsa, evlenecek çiftlerin de çocuk için bir belgeye ihtiyaçlarının olduğu bilinmelidir. Herkes anne ve baba olabiliyor ama kimse anne ve babalık yapamıyor.
Tekrar yazıyorum, her zaman yazacağım ne zaman yazılarım yetkililer tarafından görülüp işlem gördüğü vakit bırakacağım.
Aile Sağlık Merkezlerinin kapatılıp orada ki doktorlarımızın yetkisini eczanelere verilmesini, Aile Sağlık Merkezlerinin de Aile Akıl Sağlığı ve Huzur merkezi gibi isimlerle başlamasını istiyorum. Her ailenin bir psikolog ve bir de pedagoğun olduğu ana kadar yazacağım.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.