Şirin Diller

Dili şirin tutmak gerektiğini düşünürüm hep!

Temiz bir lîsana sahip olmalı… Cümleler ‘Kılçıksız’ olmalı… Şeker ezmeli, badem ezmeli diller.

Gönül yapmalı, yürek onarmalı…

Mümkün mü? Evet mümkün!

Peki kimi zaman bu çizgiden çıktığımız, istemediğimiz cümleler kurmuş olduğumuz zamanlar vaki değil mi?

Vakidir. Elbette oluyor. Çoğaldığı zamanlar da pek fazla oluyor.

Ruhumuzu sarsıyor, vicdanımızı zorluyor olsa da fazlalaştığı dönemlerimiz oluyor!

Şükür ki, bunu fark ediyoruz. Edebiliyoruz.

İdrak noktamız bunu hissedecek, ağırlığını anlayacak noktada!

Sonuçlarını hesap edebilecek bir seviyede duruyoruz. Şükrolsun.

İşte bu sebeple üzerimize çöken bu kasvet dalgasını atmanın hemen bir yolunu bulma çabasına girişiyoruz. Çözüm yolları bulmaya çabalıyoruz.

Bana kalırsa zaten asıl yapılması gereken ‘Güzel hareket’ budur!

Şirin dil onarıcıdır!

Yıkılan ‘Gönül hanesi’ni muhakkak tamir eder. Bir yolunu bulur ve bunu başarır.

Şirin bir dilin ihya edemeyeceği gönül yoktur.

Şifalı kelimeler kullanır şirin olan diller. Harfler yaraya merhem gibi sürülür.

Sürülür de acılar diner. İçeride biriken cerahatler dışarı atılır. Yarayı tertemiz eder.

Yaşanan derin acılar hep ‘Dil yâresi’ne dayanır. Merhem olacak sözler bulup lügatımızı genişletmeliyiz. Ruhumuza iyi gelecek sözler biriktirmeye ne dersiniz? Bir de ‘İyi sözler kumbaramız’ olsun. Ya da ‘Onaran şirin sözler’ hesabımız. Ne çıkar?

En büyük zenginlimiz bu olsun!

Şirin dilini kullanmamasından muzdarip olan âşık sevdiğine yazıklanır. Yavuz Top şöyle söyler:

“Ey sevdiğim bir gün bana
Yar demedin yar demedin
Gece gündüz tenhalarda
Ağlayanım var demedin

 Seni sevmek suç mu bana
Ağlıyorum yana yana
Bir melhem verip yarama
Sür demedin sür demedin”

 Burada ifadesini bulduğu gibi dilimizi şirin kullanmalıyız. Bunu yapmadığımız zaman yaşanan şey sevda olsa bile acıya bulanıyor. Hüzne gark oluyor. Derin sızıların içinde bırakabiliyor kişiyi.

Dil şirin oldu mu dünya da şirinleşir. Yaşanılası bir yer olur. Dilin şirinliğini kaybettiği yerlerde öfkeler kabarır. Hırslar şaha kalkar. Yenme, sindirme, imha etme arzuları zirve yapar. Göz de gönül de merhametten yana fakirleşir.

Kavgaları sökün eder.

Savaşlara ramak kalır. Yumruklar sıkılır, nefes alıp vermeler sıklaşır. Göz bebekleri büyür kişinin ama yürek gözü kapanır. İnsanlıktan nasibi en alt seviyelere iner.

Sözden bahis açınca, şirin sözden konuya girince Yunus’a uğramamak, ondan feyz almamak olur mu hiç? Mümkün mü bu? Gönlümüzde onlarca sözü canlı olan Koca Yunus şöyle anlatır bize bu durumu:

 “Sözü bilen kişinin, yüzünü ak ede bir söz
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz
Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı, yağ ile bal ede bir söz”

Şirin oldu mu dil, sofraya katık olur. Hayata neşe sunar, enerji olur.

Şirin dil insana yoldaş oldu mu, yol zahmetsiz olur. Çıkılan yokuşlar daha az yorar!

Şirin dil hayatı aydınlatır.

Şirin dil gönlü coşturur, söze lezzet katar. Rayihası olur kelimelerin.

Şirin dil arkadaşa arka çıkar, destek sağlar. Ön açar.

Şirin dil yâre sevgi sunar demet demet! Yudum yudum sevda içirir. Aşk kokutur çiçek çiçek.

Şirin dil çocuğa hayatın şefkat kanadını gerer. Şefkat olur esen sert ve üşütücü rüzgarlardan korur.

Şirin dil sığınaktır. En güzel barınaktır.

Şirin dil dostun otağında salıncak kurmaktır. Göze sürme çekmektir. Bakışına merhamet katmaktır.

Şirin dil aklın hayra çalışmasıdır. Güzelliğe meftun olmasıdır.

Şirin dil, her defasında bir kandil yakar yürekte… Hem ışıtır, hem ısıtır.

Şirin dil kanadı kırık kuşu sema ile buluşturur yeniden… Maviliklere salar.

Şirin dil kişiyi gönül göğünde uçurur. Menzil aldırır.

Yâre vardırır! 

HABER NAME/ 06.10.2012 canbolatugur@gmail.com/https://twitter.com/ugurcanbolat https://www.facebook.com/iyibakkendine7  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum