SMS Uçar Kitap Kalır

SMS Uçar Kitap Kalır 

İster otobüste, ister metroda, isterse minibüste olsun hep gençleri ellerinde cep telefonlarıyla SMS atarken görüyorum.

 

Neredeyse tüm okullu gençler şakır şakır SMS atma telaşında.

SMS atarken öyle yoğun dikkat sarfediyorlar ki, neredeyse dünyayla irtibatları kesiliyorlar.         

Bir gencin uzaktan SMS attığını veya okuduğunu çok kolaylıkla anlayabilirsiniz.

Hemen yüz hareketleri değişiyor.

Eğer SMS okuyorsa yüzünde gülümse veya ciddilik oluşuyor.

Ya da SMS atıyorsa gözleri bir yere sabitlenmiş oluyorlar.

Bir öğretmen arkadaşımın öğrencisinin bir ay içerisinde bin SMS paketini bitirdiğini duyduğumda, hayretimden ağzım açık kaldı.

O ne hırs, bu ne çılgınlık?

Aslında bu SMS çılgınlığı ilerde büyük sağlık sorunları oluşturabilir.

Hem romatizmal veya ortopedik sorunlar, hem de psikolojik rahatsızlıklar, ilerde gençlerin başını ağrıtabilir.  

Bu konuda uzmanların çalışma yapmaları gerekir. Devletler de bu konuya derhal el atmalıdır.

SMSkoliklik sigara tiryakiliği gibi gelecekteki sosyal problemlere sebep olabilir.

Nasıl ki devlet sigara tiryakiliğini önlemek için önlemler alıyorsa, bu konuda da bir an önce tedbirler alınmalıdır.

Devlet bunun için ne yapabilir?

En başta bu SMS’in alternatifi bulunmalıdır.

SMS’in alternatifi de kitap olabilir mesela. 

Aslında en büyük sorun da burada başlıyor.

Zira biz toplum olarak okuma konusunda problemliyiz.

 

Daha önce bu köşede ve diğer yazar arkadaşlarım da verdikleri istatistiki bilgilerde Türk toplumu olarak okuma konusunda dünya standartlarının çok gerisinde olduğumuz defalarca ortaya konuldu.

Bu veriler gösteriyor ki, olay büyük ve de okuma konusunda çok gerilerdeyiz. 

Mesela toplam nüfusu sadece 7 milyon olan Azerbaycan'da kitaplar ortalama 100.000 tirajla basılırken, Türkiye'de bu rakam 2000 - 3000 civarında basılmaktadır.

Gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen yıllık kitap alımı, ortalama 100 ABD doları, Türkiye'de ise bu rakam 10 ABD dolarının altındadır.

Türkiye'de her 100 kişiden sadece 4,5 kişi kitap okuyor.

Japonya'da yılda 4 milyar 200 milyon kitap basılıyor. Türkiye'de sadece 23 milyon.

Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Raporu'nda, kitap okuma oranında Türkiye, Malezya, Libya ve Ermenistan gibi ülkelerin bulunduğu 173 ülke arasında 86. sırada.

Japonya'da kişi başına düşen kitap sayısı yılda 25, Fransa'da 7. Türkiye'de ise yılda 12 bin 89 kişiye 1 kitap düşüyor.

Türkiye'de yüksek öğrenim görenlerin oranı 1965'e göre 14 kat arttı. Ama Yüksek Öğrenim mezunlarının kitap okuma oranı 1965'in de altında kaldı.

 Dünyada Bir Yılda Ders Kitapları Hariç Basılan Kitap Sayısı

Amerika

72 000

Almanya

65 000

İngiltere

48 000

Fransa

39 000

Brezilya

13 000

Türkiye

6 031

 Babam anlatırdı; kendileri ilkokula giderken okumaya bir kitap bulamazlarmış ve büyüklerin sigara kâğıtlarını defalarca okurlarmış.

O zamanlar gençlikte okuma isteği olmasına rağmen imkânsızlıklar varmış.

Ama şimdi okumak için her türlü imkânlar üst seviyede ve buna rağmen yukarıdaki verilerde de görüldüğü gibi okuma konusunda çok kısırız.

Yukarıdaki bu veriler apaçık meydandayken biz toplum olarak da hiçbir zaman mangalda kül bırakmayan toplum olduğumuzu her alanda gösteriyoruz.

İster siyasi olsun, isterse tarihi; ister dini olsun, isterse ahlaki; ister sağlık olsun, isterse de eğitim konuları, hep söyleyecek bir şeylerimiz vardır.

Hiçbir şeyden de geri kalmayız.

Bir ilim adamının dediği söz hiçbir zaman kulağımdan çıkmaz; “eğer bir kişi her gün bir takvim yaprağı okusa âlim olur.

Ama buna rağmen mensubu olduğumuz İslam dini bize “ikra” diyerek okumayı emrederken biz nedense bir takvim yaprağı bile okumayıp sadece bilinçsizce konuşmayı kendimize ilke edinmiş bir toplumuz.

Bu toplumun bu olumsuzluklardan bir an önce sıyrılması gerektir.

SMS çılgınlığını ortadan kaldırıp okuyan bir toplum olmamız için öncelikle devlet ilkokuldan itibaren okuma şevkini çocuklara aşılamalı.

Çocuklarımızı okumaya teşvik için ödüllü yarışmalar düzenlemeli, öğretmenleri bu konularda bilinçlendirmelidir.

Çocuk yaşta kitap sevgisi çocuklara aşılanırsa ileride bunun faydalarını çokça görmemiz kesindir.

Ayrıca toplumun tamamının kitap okuması için yerel yönetimlerin olsun, Sivil Toplum Kuruluşlarının olsun projeleri olmalı ve bu projeleri devlet desteğiyle hayata geçirilmelidir.

Mesela bu projelerden biri de devlet kanalıyla ucuza kitap dağıtmak ve kitap okuyanları taltif edilmesini sağlamaktır.

İşyerlerinde de bazı toplu hareketler yapılarak okuma oranı artırılabilinir.

Devletin desteğiyle paydos aralarında okunmak üzere çalışanlara kitaplar hediye edilir ve kitap okuyanlar ödüllendirilir.

İster kahvehaneler olsun, ister cafeler olsun (cafeler ne demekse), isterse de internet evleri olsun buralarda küçük de olsa bir kütüphane konularak yerel yönetimlerin çabalarıyla okuma sayısı artırılmaya çalışılır.

Benim kafamdan geçen bazı projeler bu.

Tabii ki burada en büyük söz sahibi uzmanlar.

Devlet uzmanlar vasıtasıyla gençler arasındaki bu SMS çılgınlığını ortadan kaldıracak ve bunun alternatifi olan okumanın artması için projeler geliştirmesi gerekmektedir.

Devlet bu konuda önemli hassasiyeti göstermezse ileride okuyan değil sadece SMS atan, sosyal ilişkileri tükenmiş olan, bilinçsizce konuşan bir toplum meydana çıkar ve bu sonucu da dünya üzerinde ne kadar aşağılarda bir toplum olduğumuz kaçınılmaz olur.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum