Suriye Benim İçin Ne İfade Ediyor?

Bu sınırları birileri çizdi, bizde Misak’ı Milli hikâyeleri ile büyüdük. Neredeyse yüz yıldır da bu hikâyelerin ışığında olaylara bakıyoruz.

Gerçekte sınırlar bizim için neyi ifade ediyor?

 Özellikle bizimde içinde yer aldığımız coğrafyada ki modern devletlerin geçmişi yüz yıl öncesine dayanır. Cetvelle çizilen devletler ifadesi de o dönemde ki egemen güçlerin bu devletlerin sınırlarını belirlemesinden kaynaklanır.

Yani bizim coğrafya da oluşturulan devletlerin hemen hemen hepsinde halkın görüşü alınmadan sınırlar belirlenmiştir.  Hatta Lozan görüşmelerinde İsmet İnönü’nün Musul vilayeti için plebisit (halk oylaması) teklifini İngilizler ciddiye bile almamışlardır.

Suriye ve Ortadoğu halkları çok değil bir iki nesil öncesine kadar Osmanlı vatandaşı idi. Çok derin tarihsel ve kültürel birlikteliğimiz mevcut.  Doğu ve Güneydoğuda ki vatandaşlarımızın hala yoğun akrabalık ilişkileri devam ediyor.

Yakın zamanda Bosna, Çeçenistan, Filistin, Irak ve birçok katliamların yaşandığı bölgelere Türkiye halkı gözyaşı döktü. Hem de etnik kökenine bakmadan.  Çünkü onlar her ne kadar yapay sınırlar ile bizlerden ayrılmış olsalar da ruh dünyamızda biz hala kardeştik ve bir milletin parçalarıydık.

Arap baharı dediğimiz süreci birileri büyük projelerin parçası olarak görebilir, belki de öyledir. Ama öyle olması oradaki katliamları, vahşeti meşrulaştırmaz. Kim ne hesap yaparsa yapsın, kim Amerika’nın ve İsrail’in projesidir derse desin oradaki bir tek annenin gözyaşı bütün hesaplardan daha ağır ve önemli olmalıdır.

Ve bu yüzyılın kahramanları olan Arap gençleri her şeye rağmen direniyor. Tiranların saltanatına devam edemeyeceğini haykırıyor tüm dünyaya ve bunu en ağır bedel olan canını, kanını vererek yapıyor.

Türkiye’de bir kesim anlaşılmaz bir şekilde Suriye diktatörünü hala destekliyor. Arap halkının uluslar arası güçlerin oyununa geldiğini, aslında halkın yanıldığını ve boşu boşuna kan döküldüğünü söyleyerek oradaki direnişi küçümsüyor ve neredeyse vatan hainliği ile bir tutmaya çalışıyor.

Arap halkları da nihayetinde insan hak ve özgürlüklerini esas alan yönetimler istiyor. Nimet, külfet dengesinin bu kadar bozuk olduğu bir yapının ilânihaye devam etmesi zaten mümkün değildi. Özellikle adalet duygusunun kaybedildiği, yönetim ve yöneticilere en ufak bir eleştirinin dahi aklın alamayacağı zalimliklerle cezalandırıldığı Suriye ve bezeri ülkelerdeki bu başkaldırı her türlü saygıyı hak ediyor.

Türkiye halkının Bosna, Kosova, Çeçenistan ve Filistin halkına karşı duyduğu hissiyat neydi ise Suriye halkına karşı duyduğu hissiyatta aynıdır. Beşşar Esed'e karşı duyulan tepkiyi böyle değerlendirmek lazım...

Ve bu hissiyatı her kesten önce Türkiye halkı göstermelidir. Son yüzyılda devlet aklının Edirne Kars arasına hapsedilişi maalesef bizim de gözümüzü kararttı. Sınırlar bizim için ancak devlet dediğimiz organizasyonun yönetim alanını ifade edebilir. Ortak tarihin ortak coğrafyanın çocukları olduğumuz Ortadoğu ve balkanlar bizim için çok şey ifade ediyor ve hiç kimse bu gerçeği değiştiremez.

Biz bir milletin mensuplarıyız. Sınırlarımız olsa da…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.