Yavuz ORTA
Tekno-Feodalizmin Zavallı Köylüleri
Sevgili dostlar,
Geçenlerde bir arkadaş, “Abi Amazon’da iş yapmaya başladım ama hesaplarım kapandı, Amazon mallarıma da, bankadaki paramama da el koydu. Kime gideceğim, nereye şikayet edeceğim, bilemedim!” şeklinde dert yanıyordu.
Diğer taraftan, Instagram ya da Facebook hesabı kapanacak diye ödü kopan insanlara da rastlamışsınızdır.
Efendim, Orta Çağ Avrupa’sında insanları köleleştiren bir feodalizm illeti var idi.
Yani bir köy vardı, bir toprak vardı, bir de toprağın sahibi efendi...
Köylü sabah erkenden kalkar, tarlasını sürerdi.
Ürününü toplar ama hasadın çoğu efendinin ambarına giderdi.
Köylü çalışırdı, efendi kazanırdı.
O düzene feodalizm derlerdi.
Bugün ise tekno-feodalizm geldi.
Bu durum, kısaca insanların emeği, dikkati ve verisi üzerinden zenginleşen dijital efendilerin kurduğu yeni bir düzendir.
Hem de 8,5 milyar insanı kapsayan ve düzen!
Bugün artık o köy yok, toprak yok ama efendi hâlâ var.
Sadece şekil değiştirdi.
Bugünkü topraklar dijital platformlar, uygulamalar ve algoritmalar olarak yeniden karşımıza çıktı.
Bizler, onların kurmuş oldukları düzen içerisinde, onların algoritmalarındaki yalanlarla kandırılırken, her yaptığımızla onlara para kazandırıyoruz.
Yeni efendiler: Google, Facebook, Instagram, Amazon, TikTok.
Yeni toprak: veriler, algoritmalar ve dijital platformlar.
Yeni köylüler ise bizleriz: gözümüzü ekranlardan ayıramayan, 8,5 milyar insan...
Yeni efendiler kumarhane sahipleri gibiler; ne olsa, ne bitse, hep onlar kazanıyor.
Amazon’da bir mal satmak için kendimizi paralıyoruz ama sonunda bakıyoruz, paranın büyüğünü onlar kapmış.
İstedikleri gibi kurallarını değiştirip istedikleri gibi seni saf dışı bırakabiliyorlar.
Çok bilinen bir hikâye var:
Bir şirket Amazon’da bebek bezi satmaya başlamış. Amazon bakmış, bebek bezleri çok satıyor; tutmuş, kendisi satmaya başlamış, o şirketi de bir güzel saf dışı etmiş.
Şirket de yatırımlarının altından kalkamayarak batmış.
Çünkü onlar toprağın, yani platformun sahipleri; sen ise zavallı bir köylüsün. Batmaya mahkûmsun...
________________________________________
Bizler sabahları kalkıp tarlaya gitmiyoruz artık,
ama elimiz telefonda, beynimiz ekranda, parmaklarımız platformlarda.
Paylaşıyoruz, beğeniyoruz, yorum yapıyoruz, içerik üretiyoruz.
Üretiyoruz ama ürettiğimiz hiçbir şeye sahip değiliz.
Verimiz onların, kazanç onların, kural onların.
Onlar oyun kurucu, sen ise sadece zavallı bir oyuncu.
Instagram hesabın kapansa, bir gecede yoksun.
Tarladan kovulmuş bir köylü gibi…
Senin emeğin, onların serveti oluyor, haberin bile yok.
________________________________________
Eskiden efendi toprağa sahipti, şimdi platforma sahip.
Eskiden vergi alırdı, şimdi komisyon alıyor.
“Apple vergisi” diyorlar mesela — yüzde 30.
“Canım istedi” diyor. “İstersen kullanma, zorla değil ya!”
Ama mecbur kullanıyorsun; çünkü iliklerine kadar muhtaç olmuşsun, bağımlısı olmuşsun.
Gidecek başka yerin yok.
Kocaman bir dijital köye dönmüş zavallı dünyamızda bütün topraklar onlara ait.
Onlarsız dünyadan soyutlandığını hissediyorsun.
Eskiden feodaller sadece sahip oldukları yerel topraklara hükmederdi.
Güçleri köyleri, kasabaları, en fazla birkaç bölgeyi aşmazdı.
Bugünün tekno-feodalleri ise bütün dünyaya hükmediyor.
Ulusların üstünde, devletlerin ötesinde, yasaların üzerinde bir güç haline geldiler.
Artık hiçbir sınır tanımıyorlar; dijital elleri dünyanın her yerinde.
Seçimleri etkileyebiliyor, hükümetleri sarsabiliyor, savaşların fitilini bile ateşleyebiliyorlar.
Bir zamanlar kralların, imparatorların bile ulaşamadığı bir kudret, şimdi bir avuç teknoloji devinin elinde.
________________________________________
Eskiden köylüler isyan ederse efendiler korkardı.
Şimdiki efendilerin umurunda bile değilsin.
İki dakikada hesabını kilitleyip seni kovabiliyorlar, kalakalıyorsun, çaresizce kapılarında…
Bu adamlar bizim “like”larımızla, “izlenme”lerimizle daha da büyüyor.
Biz beğendikçe onlar güçleniyor.
Bol bol para kazanıyorlar sırtımızdan, bizim tıklarımızla, bizim zamanımızla, bize posta koyarak.
Kapitalizm bile yanlarında masum kalıyor bu adamların.
Çünkü kapitalistin hiç değilse kim olduğunu biliyordun.
Kapitalistler daha fazla insanı çalıştırır, daha fazla insana dokunurdu; kazandıkları paranın bir kısmını dağıtırlardı.
Bu yeni düzenin efendileri ise çok az sayıda insan ve çok yoğun bir teknolojiyle, yani birkaç kişiyle dünyayı yönetmeye başladılar.
Ve kazandıkları para da tamamen kendilerinde kalır oldu.
Tekno-feodaller çok daha fazla para kazanıyorlar; çünkü bu kişiler görünmeden, sinsice, cebimizde yaşıyorlar,
beynimize giriyorlar. İnsanları, inek sağar gibi sağıyorlar.
Unutma: Elindeki telefon, senin yeni tarlandır.
Akşama kadar efendilerine çalışıyorsun, haberin yok.
Verin, yeni buğdayın.
Ama o buğdayın sahibi sen değilsin; efendilerin...
________________________________________
Peki çare?
Önce farkında olmalıyız. Kişisel bilgilerimize sahip çıkmalıyız.
“Ücretsiz” dedikleri şeyin bedelini verimizle ödediğimizi anlamalıyız.
Kendi platformlarımızı, kendi ağlarımızı kurmalı/ kullanmalıyız.
Verimizi efendiye değil, birbirimize kazandırmalıyız.
Yoksa bir gün torunlarımız tarih kitabında şunu okuyacaklar:
“21. yüzyılda insanlar özgür olduklarını sanıyorlardı,
ama aslında cebindeki telefonlar, onların yeni efendisiydi.”
Aynı bugünlerde bir Cumhurbaşkanının dediği gibi:
“Eğer cebinde bir cep telefonun varsa, sen İsrail’in bir parçasısın.”
Yani, tekno-feodalizmin zavallı bir kölesi…
Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.