Mehmet Y. ULUTAŞ

Mehmet Y. ULUTAŞ

Türk Usülü Dünya Mutfağı

Türk mutfağımız çok çeşitli ve pek lezzetlidir. Türkiye’yi ziyaret etmiş hemen her yabancı dostum bana yemeklerimizi öve öve bitiremez. Gelin görün ki insanlar farklı şeyler de tatmak ister fıtratının doğal bir tezahürü olarak. Yemeyi seven bir toplum olduğumuz için olsa gerek özellikle İstanbul dünyanın tüm ülke mutfaklarına ev sahipliği yapıyor. Amerikan, Japon, İtalyan, Çin, hangi ülkenin mutfağını ararsanız var. Türkiye’ye getirilen bütün bu farklı mutfaklara kendimizden bir şeyler katmış ve hepsine bir Türk imzası atmışız. Nasıl mı? Gelin örneklerle anlatmaya çalışayım.

Geçenlerde Amerika’dan tanıdığım bir Türk dostumun İstanbul’da açtığı restorana gittim. New Jersey’de yaptığı pizzaları artık İstanbul’da da yapıyor. İlk başlarda istediği malzemelerin tedariğinde sıkıntı yaşamış olsa da nihayetinde istediği kalite ve lezzete ulaşmış. Sohbet ederken bana öyle bir şey söyledi ki bu yazıyı yazmama ilham oldu: “Türkiye’de insanlar pizzaya ketçap ve mayonez dökerek yiyor”. İnanamadım. Yeğenime de sordum. O da “pizzaya ketçap döküp yiyince çok güzel oluyor” deyince teyit etmiş oldum.

Ketçaplı pizza denince aklıma benim yaşadığım anı geldi. Amerika’ya ilk gittiğim zamanlardı. Yurtta kalıyordum. Kendime makarna haşlamış ve tabağa koymuştum. O sırada İtalyan bir arkadaşım geldi. Makarnanın üzerine aynen Türkiye’de öğrenciyken yaptığım gibi ketçap döktüm. Hiç unutmuyorum İtalyan arkadaşım şaşkın bakışlarla “ne yaptın sen, makarnaya ketçap dökülür mü” demişti.

Yabancı orijinli yemeklere yerel çeşni katmak bütün dünyada kabul gören bir olgu. Örneğin Amerika’da yediğiniz İtalyan, Japon veya Çin mutfağı yemekleri İtalya’da, Japonya’da veya Çin’de yapılan yemeklerden oldukça farklı. Nitekim Amerika’da bazı restoranlar “bizim yemeklerimiz otantik” şeklinde reklam veriyorlar. Örneğin ben Çin yemeklerini severim. Otantik bir Çin restoranına gidince anladım ki ben Amerikan usulü Çin yemeği seviyormuşum çünkü otantik Çin yemeğini hiç beğenmedim. Amerika’da yapılan pizzanın tadı ile İtalya’da yapılan pizza ile aynı değil. Amerikan pizzasına o kadar alışmışım ki Venedik’te yediğim pizzayı beğenmemiştim. Bunun bir tık ötesi de var. Ülke dışındaki bazı yemekler o mutfağın anavatanında yok. Mesela Amerika’daki Kaliforniya Roll denilen suşi türü, bu yemeğin anavatanı olan Japonya’da yapılmıyor.

Bu duruma dünya markaları da dahil. Örneğin eskiden benim de çok tükettiğim, rahmetli anneannemin “siyah su” dediği ve lıkır lıkır içtiği gazlı meşrubatın dünyanın her ülkesinde farklı farklı şeker oranlarına sahip olduğunu biliyor muydunuz? Nitekim içtiğiniz zaman farkı hemen anlayabilirsiniz. Baklava da öyledir. Arapların baklavası kuru ve ağdalı olurken Yunanlılarınki ise bal, tarçın ve karanfil içerir. Bizimki ise ıslak ve şekerlidir. Amerika’da Arap ve Yunan baklavası artık birçok yerde satılıyor ama bir türlü alışamadım tatlarına.

İnsan doğduğu yerde alıştığı tatları arıyor ömrü boyunca. Doğamızda var bu. O yüzden dünyanın farklı yerlerinden gelen yemekler bile zaman içerisinde bir Türk tadı ve yeme biçimi kazanıyor. Bazıları makarna veya hamburger gibi beğeniliyor, tutuluyor ve her eve giriyor. Bazıları da sadece meraklısına hitap edip az tüketiliyor. Ama her halükarda ayrı ayrı lezzetlerin hayatımıza girmesi güzel bir şey çünkü farklı ülke ve coğrafyalarda yaşayan insanları tanımamıza ve yakınlaşmamıza yardımcı oluyor. Türk mutfağı işte bu yönüyle Türkiye’yi dünyaya tanıtmada çok önemli bir rol üstleniyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum