Yazılamayan ülke İsrail mi? /3

    Gıcık kaptığımız konuyu daha iyi ortaya koyabilmek için ben de Altan gibi özür dileyerek bahsekonu yazıdan biraz daha aktarmak zorundayım. Şafak diyor ki:     

    “Gazete yöneticileri bazen de bir haberi millî menfaatler adına yayınlayıp yayınlamama ikilemine düşer.

     Bu durum geçtiğimiz hafta bizim de başımıza geldi. Türkiye'yi ayağa kaldıracak, günlerce, hatta haftalarca konuşulacak, dahası dünyada da çok geniş yankılar yapacak bir haberin bilgilerine ulaştık.

     Hayır siyasetle, siyasilerle uzaktan yakından ilgisi yok. Ekonomik bir konuydu. Daha doğrusu, Türkiye'nin önemli bir ülkeyle ekonomik ve diplomatik ilişkileriyle ilgiliydi.

     ...devletin ilgili birimlerinin temsilcileri ve yine konuya taraf olan ilgili odaların üst düzey yöneticileri gazetemize akın ettiler ve şöyle dediler: ‘Basın özgür ve bağımsızdır. Yayınlayıp yayınlamamaya sadece siz karar vereceksiniz.

     Ancak yayınlarsanız; Türkiye'nin millî menfaatlerinin ağır zarar göreceğini ve patlak verecek sorunun yıllarca başımızı ağrıtacağını bilmenizi rica ederiz..' Haberin yayınlanması durumunda ortaya çıkacak tabloyu da ayrıntılarıyla anlattılar.

     İnanın, bir dakika bile bocalamadık. Batı'nın saygın gazeteleri, örneğin New York Times, Washington Post, The Times, Le Monde gibi, biz de ulusal çıkarlar adına haberi yok saydık. Sadece yırtıp atmakla kalmadık, belleğimizden de sildik..”

     Vallahi bravo. Gazeteciliğin böylesini ellidört yaşıma geldim ne gördüm ne de duydum... Adam Türkiye'nin önemli bir ülkeyle (muhtemelen İsrail) ekonomik, diplomatik ilişkileriyle ilgili bir haberi sorun çıkar korkusu yahut tehdidiyle bilerek, göz göre göre (taammüden) atlıyor yani saklıyor, yok sayıyor!..

     Erdal Bey bununla da yetinmeyip, gazete çalışanları için hipnoz uzmanları çağırıp bellek boşaltmalarını da sağlamış anlaşılan... Korkulur sizden Erdal Bey...

     Fakat Erdal Bey; siz bize bakmayın, işi sağlam tutun..

     Maazallah biri uykuda falan konuşur, o değerli haber bu kez de sizden sızarsa o vakit hem sızdırmacılığı bizzat yapmış durumuna düşer hem de millî (dahilî) ve beynelmilel (haricî, milletlerarası) menfaatlerimize büyük zarar vermiş olursunuz...

     SONUÇ: Gazetecilik etiğinin adam gibi ortaya konulması, bu işin üzerinde hakkıyla durulması gerek..

     "Etik" zaten kavram olarak tartışılabilen ahlâkî meseleler.. Tartışalım ve ahlâklı, hayırlı bir medya ve toplum ortaya çıkarabilmek için çalışalım...

     Gazetecilik çok büyük sorumluluk istiyor. Bu sıkleti kaldıramıyorsak baştan hiç talip olmayalım. (BİTTİ) 19 Mart 2009

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.