Yediğimiz meyve ve sebzelerin tadı niçin çocukluğumuzdaki yediğimiz sebze ve meyvelerin tadına benzemiyor?

Bugün 50-60 yaş kuşağında olan insanlarimızın çocukluk anıları ilgili hatırladıkları ve konuştukları konuların başında sebze ve meyvelerin tadlarının değiştiği ve çocukluklarındaki tatları bulamadıklarını gelmektedir.

Eğer bu gözlem gerçekse altında yatan sebeb(ler) nedir? Sebze ve meyvelerin içeriğimi değişti? Değişti ise bunda iklim değişikliği ve modern tarım tekniklerinin rolü ne kadar? Bu yazımızda bu konuyu ele alacağız.

2050 yılında tarım ve gıda üretiminin bugünkü düzeyine göre %47 artması gerekiyor

Birleşmiş Milletler örgütünün 2011 yılında yaptığı bir çalışmada, 2050 yılında dünya nüfusunu beslemek için tarım ve gıda üretiminin, bugünkü düzeyinden %47 oranında artırılması gerekiyor.

Dünyadaki artan gıda talebine karşılık, tarım ve gıda üretiminin önündeki en büyük tehdit olarak tarım için kullanılan toprakların küçülmesi, atmosferdeki karbondioksit (CO2) miktarının artması ve iklim değişikliği öne çıkıyor.

Bütün dünyada gündem oluşturan iklim değişikliğinin etkilerini, bol yağmur alan yerlerdeki aşırı kuraklık veya kutuplar gibi aşırı soğuk bölgelerdeki aşırı ısınma ya da aşırı yağışlara ve sellere neden olan yağış rejimindeki düzensizlikler ile hepimiz yaşıyoruz. Aşırı hava olaylarının artan sıklığı ve şiddeti küresel tarımsal faaliyetlerini olumsuz etkilemektedir.

Bu duruma ek olarak, geleneksel tarım sistemleri, hızla artan dünya nüfusunun sağlıklı beslenmesini cevap vermek için zorlanmaktadır. İlginçtir ki, atmosferdeki artan karbondioksit miktarı, sebze ve meyve üretimini artırabilir ama bu durum bitkilerin besin kalitesini ve içeriğini etkiliyebilir. Bu etki genelde çift yönlü olmaktadır. Yani, bazen belli içeriklerin artmasına ama aynı bitkide diğer beslenme faktörlerinin düşmesine sebeb olabilir. Bu da doğal olarak bitkinin tadının ve özelliklerinin değişmesi ile sonuçlanır. Sebze ve meyve besin özellikleri ve değerlerindeki bu muhtemel değişiklikler direk insan ve hayvan sağlığını da olumsuz yönden etkileyebilir.

Günümüz dünyasında artmış modern ziraat teknikleri sebze ve meyve üretimini artırmış olsa bile, ülkelerin ekonomik durumuna bakılmaksızın, hala İnsanların pek çoğunun ölüm sebebleri başında yiyebildikleri yiyeceklerin gıda değerlerindeki düşüklüktür. Vitamin ve mineral deposu olarak bilinen meyve ve sebzelerin, yapay tarım nedeniyle içeriklerindeki vitamin ve mineral değerlerinin giderek azaldığı ortaya konmuştur.

Karşılaştırmalı çalışmalarda sebzelerin calsiyum, demir, vitamin A ve vitamin C düzeylerinim azaldığı görülmektedir.

Yapılan çalışmalar, meyve ve sebze içeriğindeki A, B, C, D, K vitaminleri ile protein, fosfor, kalsiyum, demir, çinko minerallerinin yerini artık şeker ve yağların aldığını göstermiştir. Sebze ve meyvelerin insan sağlığı açısından oldukça yararlı olan besin içerikleri yaklaşık elli yıl önce azalmaya başlamasına rağmen, besin değerlerindeki bu azalma son on yılda en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Yapılan bilimsel araştırmalar göstermiştir ki, endüstriyel ziraat uygulamaları sonrası üretilen meyve ve sebzelerin içerdiği vitaminler ve minerallier gibi besleyici özelliklerinin miktarı geleneksel tarım yöntemleri ile üretilen sebze ve meyvelere göre daha azdır. Yapılan geriye dönük karşılaştırmalı çalışmada 1975 ile 1997 yıllarında üretilen 12 farklı sebzenin calsiyum, demir, vitamin A ve vitamin C düzeylerinin %21 ile %37 arasında azaldığı gösterilmiştir.

Gelişen teknoloji, kimyasal ürünler, katkı maddeleri, gübreler ve seralar sayesinde dilediğimiz her meyve ve sebzeyi dilediğimiz anda yeme lüksüne sahip olsak da, madalyonun diğer yüzünde durum pek de olumlu değil. Sebze ve meyvelerin üretim şeklinin değişmesine bağlı değişen üretim mevsimleri beraberinde bazı riskler getirmektedir. Doğal üretimden uzak, meyve ve sebze tohumlarının farklı mevsimlere adapte olması için kimyasal madde ve hormonlar kullanılarak sera ortamlarında üretim gerçekleşmektedir. İster kendi mevsiminde olsun, ister farklı bir mevsimde olsun, bitkiyi olumsuz dış faktörlere karşı güçlü tutup, böcek istilalarına karşı koruma sağlamak amacıyla kullanılan pestisitler de doğal olmayan üretim şekillerinin riskli bir parçası haline gelmiştir.

Toprak kalitesinin değişmesi sebze ve meyvelerin tat ve besleyici özelliklerini değiştirebilmektedir.

İklim değişikliği ve küresel ısınmanın şiddetli etkileriyle, toprak giderek karakteristik özelliklerini kaybetmektedir. Toprak, farklı işlevlere sahip mikroorganizmaların yaşadığı canlı bir varlıktır. Bitkilerin besin değerindeki bu olumsuz değişikliğin diğer önemli faktörü ise değişen toprak kalitesidir. Yanlış ziraat, gübreleme ve sulama methodları toprağın kalitesinin değişmesinde dolayısı ile yediğimiz meyve sebzelerin tat ve besleyici özelliklerinin değişmesinde önemli rol oynamaktadır. Örneğin, aşırı gübreleme birlikte atmosferde CO2 artışı bitkinin normalden daha büyük kök sistemi geliştirmesine yol açabilir. Bu da toprağın yorulmasına ve besleyici özelliklerinin olumsuz yönde değişmesine yol açabilir.

Sağlıksız bir toprak, çürüyen organik maddeleri parçalama ve bitki hastalıklarını önleme konusunda daha az etkili olacaktır. Toprak kalitesi doğrudan gıda kalitesi ve miktarıyla bağlantılıdır. Toprak, mahsullerin büyümesi ve gelişmesi için gerekli besinleri ve desteği sağlar. Modern ziraat uygulamalari ve iklim değişikliği hizli ve bol sebze ve meyve üretimi sağlamakla birlikte, sebze ve meyvelerin besi değerini ve kendine has tat özelliklerini sağlayan toprağın en verimli üst kısmını kaybetmemize sebeb olmuştur.

Toprağın özelliklerini sağlayan içindeki canlılar ve mikroorganizmalar giderek kaybolmakta ve sağlıksız bir toprak, çürüyen organik maddeleri parçalama ve bitki hastalıklarını önleme konusunda daha az etkili olacaktır. Ayrıca muhtemelen bitkiler kısmen nitrat emme yeteneklerini kaybedecektir. Nitrat, toprakta en yaygın bulunan azot türüdür ve protein gibi organik bileşiklere dönüştürülür. Bu durumun dolaylı diğer bir etkiside bu bitkiler ile beslenen hayvanların etlerindeki ve sütlerindeki besin değerlerinde olumsuz değişimler beklenmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum