Fatma Ç. KABADAYI

Fatma Ç. KABADAYI

Prof. Dr. Ahmet Kazım ÜRÜN’le Söyleşi

Tevafuka inanmayan yoktur zannediyorum. Öyle ki on altı yıldır köşe yazarlığı yaptığım habername.com sitesi genel yayın yönetmeni Kemal BOZKURT üstadımın memleketine yerleşmemiz, ardından kendisinin öğretmeni Prof. Dr. Ahmet Kazım ÜRÜN’ün, SELÇUKYA Kültür Sanat Derneği Başkanı Av. Fatma ŞEREF POLAT tarafından Şiir Programına davet edilerek, konuk olarak onur vermesi başka hangi kelime ile açıklanabilir ki?

Kıymetli hocamızın bilgilerinden bir nebze de olsa faydalanabilmek nasip olunca kendimi şanslı hissettim. Böylesine donanımlı bir akademisyen yazarın aslında her cümlesi bizlere ufuk açacak, yol gösterecek türden…

img-5500.jpg

Kemal BOZKURT üstadım “tanışmanıza çok sevindim,” dediğinde “O ortamda sadece dinlemek nasip oldu, öyle bir şansımız olmadı dedim, üzülerek… Fakat Biz İsra Suresi 1. Ayet’i Kerime’sinde buyurulduğu üzere “Biz her insanın kaderini kendi çabasına bağladık,” emsalindeki gibi “bir şansımızı deneyelim, belki kabul eder” diyerek bize vakit ayırıp ayıramayacağını sorduk. Var olsun ki habername.com ailesini kırmayarak söyleşi teklifimizi kabul etti. Bu bağlamda sizlerin de bu söyleşiden nasipleneceğinizi düşünmeden edemeyeceğim.

Selçuk Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okul Müdürü Akademisyen Yazar Ahmet Kazım ÜRÜN Hocamız, 19 Temmuz 1962 Akşehir / Konya doğumlu. 1984 yılında Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Doğu Dilleri ve Edebiyatları (Arap-Fars Dilleri ve Edebiyatları) Bölümünden pekiyi dereceyle mezun oldu. 1989’da Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde “Arapça’da Bağlaçlar ve Terkipler” adlı tezle yüksek lisans yaptı. 1994 yılında Atatürk Üniversitesi’nde “Çağdaş Mısır Romanında Necib Mahfuz ve Toplumcu, Gerçekçi Romanları” adlı teziyle doktora çalışmasını tamamladı.

1985-1995 yılları arasında Atatürk Üniversitesi, Ankara Üniversitesi ve Selçuk Üniversitelerinde araştırma görevlisi olarak çalıştı. Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümünde öğretim üyesi olarak görevini sürdürürken 1995’te Yardımcı Doçent, 1998’te Doçent, 2004’te Profesör oldu. Türk Dil Kurumu Bilim Kurulu Üyeliği, Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi Yönetim Kurulu Üyeliği ve Yunak-Çeltik Kültür Dayanışma Derneği’nde Başkanlık gibi görevlerde bulundu.

Yayınlanmış eserleri, makaleleri, bildirileri ile hem topluma hem öğrencilerine hem de edebiyata, kültüre önem veren her bireye örnek olmakla beraber hayatı boyunca disiplinle çalışmayı kendine ilke edinmiş biri.

maxresdefault.jpg

Açıkçası ben habername.com adına sorularımı sorarken sizlerin de sormak istediklerinizi yöneltmeye çalıştım. Bakalım neler konuşmuşuz?

-Kıymetli Ahmet Hocam, öncelikle değerli vaktinizden ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum. Ahmet Kazım Ürün çalışmalarına herkesin gıptayla baktığı bir akademisyen yazar. Ahmet Kazım ÜRÜN hayattaki ideallerine ulaşmak için neler yaptı, hangi fedakarlıkla bulundu? Başarınızın temelinde neler var size göre?

Sözlerime başlarken öncelikle böyle bir imkânı sağladığınız için şükranlarımı sunuyorum. Efendim, Konya’nın ücra bir köşesinde taşra kabul edilebilecek bir ortamda Yunak’ta çocukluğumu geçirdim. Burada ilk ve ortaokulu okuduğum sıralarda hep başarılı olmak ve dünyayı gezmekti hedefim. Daha sonra liseyi Konya’da üniversiteyi Erzurum’da okudum. Sonuca kendimi endeksleyerek çalışmalarımı ciddiyetle sürdürdüm. Farklı kültürler farklı diller hep benim için ulaşmak istediğim şeylerdi. Yıllar sonra üniversiteden bir sınıf arkadaşımın söylediği ve benim unuttuğum bir anekdotla bunu temellendireyim. Arkadaşım Fatma, bir hocanın derse gelmeyişinde herkesin sevindiği bir sırada ben gidip asistana haber verip derse gelmesini ve dolayısıyla dersin boş geçmemesini sağlamışım.

img-5502.jpg

-Yayınlanmış eserlerinizden Arap Dilinde Bağlaçlar ve Terkipler (1998), Arapça Hikmetli Sözler (1998), Necip Mahfuz ve Toplumsal Gerçekçi Romanları (2002), Mısır’da Türk Bir Şair Ahmet Şevki (2002), Klasik Arap Şiirinde Güzel Yüz ve Güzel Göz (2002), Yunak ve Çeltik Havalisi Şehit ve Gazileri (2004), Konya’da Düşünce ve Edebiyat (2003), Geçmişten Günümüze Yunak (2015), Üç Kıta Yirmi Üç Ülke (2015), Modern Arap Edebiyatı (2015), Klasik Arap Edebiyatı (2015), Arap Ülkeleri Sosyo – Kültürel Yapısı (2016) Üzerinde uzun yıllar çalışılmış gerçeği isimlerinden dahi belli olan bu eserleriniz topluma ayna tutuyor. Yazar gözüyle baktığınız zaman bir düşünürün “Yazarı yormayan eser okuyana zevk vermez,” sözüne dayanarak sormak istiyorum. Yazdıktan sonra bana çok şey kattı dediğiniz eserleriniz hangileri? Bilgi verir misiniz?

Tabii ki Üç Kıta Otuz Üç Ülke oldu. Çeşitli vesilelerle gittiğim ülkelerle ilgili izlenimlerimi toplayıp bir eserle okuyucularla buluşturmuştum. Birbirinden gizemli pek çok bilgiye de ulaşma imkânını elde etmiştim. Diğerleri ise Arap Ülkeleri Sosyo Kültürel Yapısı ile Modern ve Klasik Arap Edebiyatı kitaplarımdır.

-Öğrencilerinize örnek olduğunuz aşikâr. Kemal BOZKURT sizin öğrencilerinizden ve Türkiye’nin en çok okunan haber sitelerinden birinin yayın yönetmeni. Yetiştirdiğiniz yüzlerce öğrenci, zaman zaman başarılarıyla karşınıza çıktığında neler hissediyorsunuz?

Tabii ki gurur duyuyorum. Onların güzel işler çıkardıklarına çok seviniyorum. Kemal Bozkurt kardeşim, öğrenciyken de çok sosyal bir öğrencimizdi. İstanbul’da yetişmiş iyi bir sosyal çevre edinmişti. İkili ilişkilerde de çok başarılı idi.

img-5505.jpg

-Unutamadığınız bir anınızı paylaşmanızı istirham etsek ne dersiniz?

Olur. İzin verirseniz Üç Kıta Otuz Üç Ülke adlı kitabımda da yer verdiğim bir olayı anlatayım.

Şubat 1988 başında Türkiye Başbakanı Turgut Özal, beraberindeki bir heyetle üç günlük bir ziyaret kapsamında özel uçakla Kahire’ye gelmişti. Henüz 25 yaşında genç bir asistan olarak Başbakanın uçağıyla Türkiye’ye gitmek istedim. Türkiye’den gelen heyetin büyük bölümünün kaldığı havaalanı yakınlarındaki Sheraton Oteline gittim. Otelde elçilik yetkilisine Başbakanın özel uçağıyla Türkiye’ye gitme isteğimi iletince, gülümseyerek kayıtsız kalınca, ben gençliğin vermiş olduğu cesaretle havaalanına gitmek üzere otobüse binmekte olan heyetin arasına katılarak şansımı denemeye karar verdim. Otobüs havaalanına varınca herhangi bir kimlik kontrolü yapılmadan direk VIP bekleme salonuna alındı. Çıkış mührü vurulmak üzere pasaportlar istenince deşifre olmayayım diye vermedim. Daha sonra heyet uçağa davet edilince onlarla birlikte uçağa binip boş bulduğum bir yere oturdum. Uçakta kimler yoktu ki. Mehmet Akarca gibi milletvekilleri, işadamları, Yavuz Donat, Güneri Civaoğlu, Ertuğrul Akbay, Muammer Yaşar Bostancı, Fehmi Koru gibi gazeteciler, Nüzhet Kandemir, ANAP teknik danışmanı Erkan Zenger. Hiçbir uçak yetkilisi, uçakta kaçak bir yolcu olduğunu fark etmedi. Başbakanın uçağıyla herhangi bir bedel ödemeksizin ve çıkış mührü vurmaksızın adeta kaçak bir şekilde gerçekleştirdiğim bu seyahat, hayatımın belki de en önemli olayı oldu.

img-5507.jpeg
(SELÇUKYA Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Avukat-Yazar Fatma ŞEREF POLAT, Prof. Dr. Ahmet Kazım ÜRÜN, Haziran, 2023)

-Kıymetli Hocam, makaleler, söyleşiler, televizyon programları hayatınızda her daim yer aldı. Bir programa, bir söyleşiye, seminere gideceğinizde belirlediğiniz asıl hedefleriniz neler oluyor? İnsanlara kısa sürede vermeyi amaçladığınız aslında nedir?

Doğrusu önceleri daha çok salt bilgilendirme ve yönlendirme idi. Ancak sanırım yaş geçtikçe öteki dünyanın ayak seslerini işittikçe farklı bir moda giriyorsunuz istemeseniz de. Daha uhrevi düşünüyor dünyanın fani konuları sizi daha az ilgilendirmeye başlıyor. Bu bağlamda söylediklerimiz, toplumsal birliktelik, bilimde sanatta kültürde dünya ülkeleriyle yarışabilir noktaya gelme amacını gütmektedir.

42522.jpg

(Fotograf: SELÇUKYA Kültür ve Sanat Derneği, Prof. Dr. Ahmet Kazım Ürün, Şair Hasan UKTEM, Gönül Gözü Dernek Başkanı Devriş Ahmet ŞAHİN, Haziran, 2023)

-Zarafetiniz, kültürünüz ve bilgi birikiminiz ile herkesi hayran bırakıyorsunuz. Toplum değerlerimizin en başta aileden alındığı gerçeği yadsınamaz. Ailenizin size hayat boyu göz ardı etmemenizi tembihlediği neler vardı? Çocukluk ya da gençlik dönemlerinizde karşı olduğunuz fikirleri oldu mu? Bunları aşmanızda en çok kimin payı olduğunu söyleyebilirsiniz?

Her anne baba gibi benim de ebeveynim hakkımda kendilerince hep olumlu düşündüler. Koruyup kollayıcı oldular. Dönüp geriye baktığımda bazı olaylar oldu ki ben düşünerek aldıkları kararların daha büyük noktalara gelmemi engellemiş oldu mu bilmiyorum. Mesela Erzurum’da Arap Fars Dilleri ve Edebiyatları Bölümü birinci sınıf öğrencisiyken İstanbul İktisat Fakültesini kazanmıştım. Gitmek istememe rağmen uygun görmediler. Arap Fars Dilleri Bölümünü bitirip bu alanda Profesör olabildim. Ancak İstanbul’a gidip İngilizce ve Arapça bilen ve ülkenin ekonomik gelişmesinde katkı sunabilecek bir iktisatçı olabilir miydim acaba diye düşünüyorum.

img-5501.jpg

(Prof. Dr. Ahmet Kazım ÜRÜN, SELÇUKYA şairleriyle...)

-Nasipten öteye yol yoktur derler ya Hocam, belki de bu alanda hizmet etmek, insanlara faydalı olmak yazılmıştı kaderinize. Kitaplarınız size ulaşamayanlara ulaşma noktasında yetişti. Bu arada yeni, kitap projeleriniz var mı? Biraz ipucu alabilir miyiz?

Doğrusu daha özgün bazı çalışmalar yapmak istiyorum. Onlarla ilgili hazırlıklarım var. Mesela bir şiir kitabı veya bir roman. Üç Kıta Otuz üç Ülke adlı gezi kitabımın üçüncü baskısı Dört Kıta Kırk Dört Ülke adıyla bastırabilmeyi de düşünüyorum. Rabbim inşallah hayırlısıyla imkân verir.

9097224028210-001.jpgklasik-arap-edebiyati-9786059108904-250x250-001.jpguc-kita-otuz-uc-ulke56ccbef78626e17736ace75b7efef914.jpgimages-001.jpg

Aile sizce nedir? Aileyi aile yapan olmazsa olmaz özellikler nelerdir? Toplum olarak çok değer verdiğimiz aile bütünlüğünün eskiye nazaran farkları var mı?

Toplumun temel taşı denebilecek birinci derece aile bireylerinin oluşturduğu aile, son derece önemli bir müessese. Ne yazık ki biz akademisyenler aileyi ihmal etmek zorunda kalıyoruz. Ancak aile asla ihmale gelmez. Çocukların geleceğe hazırlanması, erdemli, etik değerlere sahip olması ancak aile birliktelikleriyle mümkün olabiliyor. Ne yazık ki eskiye göre bir dejenerasyon var. Televizyon, telefon, internet, bilgisayar, sosyal paylaşım siteleri insanları yalnızlaştırıyor ve bireyselleştiriyor. Aile bireylerinin birbirleriyle olan diyaloglarını azaltıyor. Bizim çocukluğumuzda evimizde televizyon yoktu. İnternet zaten yoktu. Geceleri özellikle kış geceleri soba etrafında aile bireyleri bir araya gelir babamızın çeşitli kitaplardan okumalarını dinlerdik.

-Mutluluğa ulaşmak bir yol mu amaç mı sizce? Bu uğurda insanın karşılaşacağı zorluklara ve bunları aşmak için ne gibi önlemler alabileceğine örnek verebilir misiniz?

Bence burada aslolan hayata / dünyaya bakış açınızdır. Dünya sizin için eğer daimî bir mekân niteliğindeyse, hesabınızı ona göre yaparsınız. Mutluluklar orada yaşadıklarınızla değişkenlik arz eder. Güzel bir söz vardır. Çok hoşuma gider. “Derdi dünya olanın dünya kadar derdi olur.”

- “Bir lisan, bir insan.” sözü bölümünüz için belki de en doğru söz. Yeni bölümler açılacağını duyurmuştunuz. Bu konuda bilgi alabilir miyiz?

Şehirlerin, ülkelerin uluslararası ilişkilerinin ekonomilerinin gelişmesi, başka ülkelerle iyi diyaloglar kurmasıyla mümkün olur. Sağlıklı diyaloglar ilgili ülkelerin dillerini kültürlerini bilen nitelikli insanlarla kurulabilir. Bir sanayi ve kültür şehri olan Konya’da Çince ve Japonca bölümlerinin açılmasına vesile oldum. Ancak sizin gösterdiğiniz hassasiyeti ne yazık ki kimi yetkililer göstermiyor. Dolayısıyla yapmak istediklerinize ulaşmak zor oluyor.

img-5503.jpg

(Prof. Dr. Ahmet Kazım ÜRÜN, TDK Başkanı Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN ile...)

-Şiirin cahiliye döneminde zirvede olduğunu söylemiştiniz. Günümüz şairlerinin en büyük sıkıntısı sizce nedir? Şiir daha ileriye nasıl götürülebilir? Şiirin şiir olabilmesi için ne gerekir?

Söze şöyle başlayayım çok güzel bir söz vardır: “Marifet iltifata tabidir.” Özgün kaliteli şiirler söylenmesinde kimi sıkıntılar olabilir. Ancak ben daha önemlisi toplumun/ insanların şiire bakışı şiire ilgisinin ne denli oluşudur. Gittikçe kapitalistleşen toplumlarda insanların şiir gibi estetik güzelliklere ilgisi ne yazık ki azalmaktadır.

-Eğitimci kimliğiniz günlük yaşamınızın her alanında muhakkak ki ön planda. Bir an için bu kimliği bir kenara bıraksaydınız Ahmet Kazım ÜRÜN en çok hangi kimliği ile ön planda olurdu? Niçin?

Vallahi doğrusunu söylemek gerekirse, bir taraftan eşi ve çocuklarıyla birlikte, sufi meşrep, dervişane, toprakla iç içe sade bir hayat, diğer taraftan dünyayı tanımak çokça kitap okumak, fırsat buldukça yazmak ve gençlere edindiği bilgi birikimini aktarmak.

-Günümüz gençlerine gelecekte başarılı, azimli ve iyi bir insan olmaları adına birkaç cümle tavsiyede bulunsanız neler söylersiniz?

Ecdadın tabiriyle “ilim ve irfan” sahibi olmak için çaba göstersinler. Günümüzde bilim ve etik değerler şeklinde karşılanıyor. Bilgili olmak, bilgiye ulaşmak için büyük çaba içerisinde olsunlar. Çünkü bu onlar için büyük bir ışık olacaktır. Ancak erdem ve ahlak olmaksızın bir ilmin çok fazla bir anlamı olmayacaktır.

-Ne güzel buyurdunuz Ahmet hocam, Amin, Ahmet Hocam, eserlerinizi hangi internet sitelerinden temin edebiliriler?

Reklam olmasın ama söylemek zorundayım (kitap yurdu, netflix) kitap dağıtım sitelerinde bulabilirler.

-Başkanımız Avukat Yazar Fatma Şeref POLAT’ın başkanı olduğu SELÇUKYA Kültür Sanat Derneği’nin Danışma Kurulu üyeliğini de yapıyorsunuz. Kültür Derneklerinin topluma olan katkılarından bahsedebilir misiniz?

Katkısı çok. Kültürden yoksun toplumlar yok olmaya mahkumdurlar. İnsanın yaşamının bütün evrelerinde karşılaştığı bir kavramdır, kültür. Yemesi içmesi, davranış şekilleri, düğünleri, cenaze merasimleri, dilleri, şarkıları, ağıtları, ekonomik, sosyal ve duygusal ilişkileri vd.

6324a970-9ef1-478b-b71d-49d0c0b193cc.jpg

( Prof. Dr. Ahmet Kazım ÜRÜN, Eğitimci Yazar Fatma ÇETİN KABADAYI)

-Söyleşimizi okuyan dostlara iletmek istediğiniz herhangi bir mesajınız var mı?

Yine güzel bir kelam-ı kibarla bitireyim. Arapça ’da “İlim, maldan / paradan hayırlıdır. Çünkü ilim seni korur; oysa sen malı/parayı korursun.” diye güzel bir söz vardır. Bilgili, kültürlü, ötekiye hazırlık yapan, sadece kendisini düşünen değil, parayı kalbe değil cebine koyan insanlar olmayı yüce Mevla hepimize nasip etsin.

-Kıymetli hocam, vakit ayırdığınız için çok teşekkür ediyor, uzun bir ömür, sağlıklı bir hayat ve artarak devam eden başarı diliyoruz. Var olunuz.

Ben teşekkür ediyorum Fatma Hanım, böylesi bir söyleşiden dolayı. Rabbim sizler gibi kültür, edebiyat ve sanata ilgi duyan insanların sayısını arttırsın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum