Taliban'a Selam..!

 

Demokrasinin mucidi ülkeler tarafından, onlarca yıldır demokrasiyi anlayamamak; anlayabilme sırrına erdiğini varsaydıklarını ise demokrasiyi özümseyememekle itham eden ‘kara peçeli demokrat’ batı ülkelerinin yüzlerindeki sahtelik, tüm sarahatiyle ortaya çıkmış bulunuyor.

 

Nasıl olsa; ‘Müslümanlar demokrasiyi kabullenip, sistem olarak kendilerine araç edinmez/edinemez’ ön kabulünden yola çıkarak, sürekli İslam ülkelerini ve tabi ki bu ülkelerin Müslüman halklarını yerden yere vuranların, tüm rezilliği; en değme batı ressamlarını ve Nobel ödüllü ediplerini utandıracak şekilde, Suriyeli ve Mısırlı mazlumların kanıyla İslam dünyasının semalarına resmediliyor.

 

Kendi kanıyla alnına Kelime-i Şahadet yazan adamın, demokrasi talebi yüzünden şehit edilmesi, en değme tabloları bile gölgede bırakıyor. Ön kabulleri çöken batı ülkelerinin, çaldıkları minareyi saklayabilecekleri bir kılıf yok artık.

 

Cezayir’de 1992’de  % 70’le ön seçimi kazanan İslami Selamet Cephesi’nin kanla boğulmasının üzerinden 20 yıl geçti. Ama islam dünyası demokrasi yolundaki yürüyüşünden vazgeçmedi.

 

Filistin davasında, Filistin Kurtuluş Örgütü ve Arap dünyasının yüzüne, kralın çıplak olduğunu haykıran Hamas’ın, 2006’da yapılan özgür seçimlerde % 60 oy alması ve ardından askeri darbeyle boğulmaya çalışılması ise nispeten daha taze.

 

Biz unuttuk bunu. Ama bizim unutmamız, batının unutulduğunu farzetmesi, toplumsal bilincin bu kahpelikleri unuttuğu manasına gelmez... Gelmedi ve gelmeyecek..

 

Tunus’a, Fas’a ve hatta Pakistan’a bakın. Pakistan’ı atom bombası sahibi yaparak küresel oyuna sokan Nevaz Şerif, TC Harb Akademilerinden talimli bir general tarafından askeri darbeyle görevden düşürüldü. Ama aynı Pakistan halkı bu sene tekrar sandıktan Nevaz Şerif’i çıkarttı. Darbeci general Pervez Müşerref’in ise boyunu ölçerek eline verdi.

 

2002’den beri, Türkiyede yapılan tüm seçimleri, bir öncesine göre dahada güçlenerek kazanan Ak Parti’nin, kurulan tüm tuzakları boşa çıkartarak yoluna devam edebilmeyi başarması ve aynı zamanda ülkeyi hızla kalkındrımasının, diğer İslam ülkeleri üzerindeki oluşturduğu resimsel etki cezbediyor toplumları.

 

Bir resim bin kitaptan daha iyi kalıyor akıllarda... Yaratılış özelliği. Bu yüzden heryıl Yüzbinlerce kilometre uzunluğunda Amerikan Film endüstrisi ürünü film, sinema ve televizyon marifetiyle, İslam dünyasının mayasını bozmak için özenle pompalanıyor.

 

Spartaküs gibi mitolojik kahramanlar adına milyon dolarlık methiye filmleri yapan o sinema ve film sektörü, tıpkı basınlarının olduğu gibi İslam ülkelerindeki demokrasi taleplerine ve bu talepleri boğmak için sergilenen katliamlara karşı... Kör, sağır ve dilsiz.

 

Dünya, tıpkı İsmet Özel’in yıllar öncesinde söylediği gibi, ‘Türkiye ve ABD/Diğerleri’ olarak hızla ikiye ayrılırken, Türkiye’nin sınırlarının, Edirne’den Kars’a olmadığı, net bir şekilde ortaya çıkıyor.

 

Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!

Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

 

Diyerek, sorumluluğumuzu hatırlatan Üstad Necip Fazıl’ın dediği yükü omuzlayarak, Koca Seyit Çavuş edasıyla ayağa kalkan Türkiye, küresel demokrasi oyununa soktuğu topla, batı ülkelerinin demokrasi beşiği olarak nam salmış kalelerini vuruyor.

 

Vicdanı ve toplumsal dokusu çökük, ekonomisi batık batının, batışını izliyor ve tarihe şahitlik ediyoruz. Güneşin doğudan doğuşuna şahitlik eden İslam toplumları, şimdi batıda güneşin nasıl battığını izliyor.

 

Ne demişler: Güneş batıdan alçalır..!

 

Bir türlü diz çöktürülemeyen Ak Parti ve onun lideri etrafında kenetlenmiş milyonların bu metanetli duruşu, batı toplumlarını ve bizdeki kart kemalistleri, oyun oynanırken kural değiştirmeye yoluna saptırıyor. Ama bu dahi onlar için çözüm olmuyor.

 

‘Demokrasi sadece sandık değildir’ diyebilecek kadar zavallılaşanların haklı bir gerekçesi var. Çünkü önlerine sandık konulan İslam toplumlarının, 1400 yıl evvelden şöyle seslenen bir önderleri var:

 

Ümmetim, dalalet üzerine ittifak etmez.

 

Onun için, sandık konulan her islam ülkesinde, kapitalist batının çıkarlarına teslim olmayı reddeden partiler seçimleri silip süpürüyor.

 

Çıkarlarından başka hiçbir manevi değere sahip olmayan batı, Avrupa ve ABD’de bir oyu bile kutsarken, Müslüman ülkelerde milyonların oyunu hiçe sayarak ve hatta iradeleriyle birlikte katledilmelerine vize vererek, Müslüman toplumları ‘demokrasiyle de olmuyormuş!’ noktasına itmeye çalışıyor.

 

Bu davranışın, bu devasa toplulukları götüreceği tek varış noktası ise Taliban/El Kaide gibi silahlı mücadeleyi benimsemiş örgütlerin kucağı. İşte bu kayma/kırılma gerçekleşirse, batılı toplumlar, bu günkü duruşuna lanet edecek.

 

En iyisi vakit varken, oyun içinde kural değiştirerek, oyunculara kırmızı kart gösterme (Müslüman Kardeşler Teşkilatının darbecilerce fesh edilmeye yönelik çalışmalar başlatılmış durumda.) cambazlığından vaz geçilmeli ve demokrasi oyunu kuralına göre oynanmalı.

 

Ve... ‘Doğunun kaderini, batıda kurulmuş bir takım yuvarlak masalara kurulmuş yuvarlak adamlar yerine, doğunun halkları kendi tayin etmeli.’

 

Eğer, batının boğmaya çalıştığı demokrasi ise kendilerine yazık ediyorlar. Batıda yere düşen demokrasinin bayrağı, şimdi müslümanların kanına bulanmış bir şekilde doğunun ufuklarında dalgalanıyor. Demokrasi bayrağını devralanlar, bunun için bedel ödemeleri gerektiğinin farkındalar ve bu bedeli gözlerini kırpmadan ödüyorlar.

 

Yok eğer, boğmaya çalıştıkları ‘Müslüman Kardeşler Teşkilatı’ ise bu tercihte oldukça yanlış bir seçim. Müslümanların kendi kanlarında boğulmasını, Müslüman toplumlarının seyretmesi ve tepki vermemesi bu saatten sonra artık düşünülemez. Çükü biz, ‘Müslüman Kardeşlerin Müslüman Kardeşleriyiz.’

 

Bu toplulukları, Taliban/El Kaide ve muadillerinin kucağına itenler, bu tercihlerinin bedelini kendi ülkelerinin sınırları içinde ödemek zorunda kalabileceklerini iyi hesap etmeliler. Çünkü Taliban/El Kaide’nin yöntemi, Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın ve türevlerinin yöntemlerine pek benzemiyor.

 

Maalesef, Arap Sokağı, Taliban/El Kaide’nin kucağına itiliyor. Bu da batının kötülük olarak kendisine yapabileceği en kötü şey.

 

E Mail : akpinartahsin@hotmail.com

Twitter: @akpinartahsin

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.