ARJANTİN'DE yeniden doğan bir güneş, kocaman bir ateş.


Sevgili Dostlar,


Güney Amerika’nın en uç noktasında, zaman zaman unutulmuş gibi duran ama içinde nice hikâyeler barındıran bir coğrafya var: Arjantin. Kimi bu ülkeyi tangoyla, futbol tutkusu ve ete düşkün mutfağıyla tanır; kimi ise bu toprakların derinliklerinde yeniden yeşeren bir umudu fark eder: İslam’ın dingin ve davetkâr sesi.


Arjantin, sadece bir ülke değil; Latin Amerika’nın aynasıdır. Burada atılan her adım, kıtanın dört bir yanında yankılanır. Ve o yankılar, sadece kelimelerle değil; kardeşlikle, dualarla, dostlukla Türkiye’ye döner. İşte bu yüzden, Arjantin’de başlayan bu hikâye, Türkiye için sadece bir diplomatik görev değil; insani bir çağrı, vicdani bir sorumluluktur.


Gönül coğrafyamız Arjantin ile ilişkimiz Diyanet İşleri Başkanlığının ev sahipliği ile 2014 yılında İstanbul’da gerçekleşen 1. Latin Amerika Dini Liderler Zirvesi ile kurumsal olarak başladı, 2018 G20 Arjantin Zirvesi ile daha da derinleşti. Sayın, Cumhurbaşkanımızın vizyonu sayesinde, Arjantin’e atanan ilk din görevlisi 2019 yılında göreve başladı. Bu vesile ile, Buenos Aires, La Plata, Mendoza, Córdoba, Salta eyaletlerindeki İslam merkezleri ile Diyanet’in teması oldu ve bugün hala devam etmektedir.


O günden bu yana, sessiz ama etkileyici izler bırakıldı. Camilerdeki yalnızlık azaldı, çocuklar Kur’an’la tanıştı, müslüman gençler Arapça, İspanyolca ve Türkçe arasında köprüler kurmaya başladı. Arjantin’de müslüman olmak bazen bir kitapla, bazen bir rüyayla, bazen de Türk dizilerinde duyulan bir kelimeyle başlıyor. Bir çocuk “Babam Türk dizilerinde görmüş, beni camiye getirdi,” diyor. En sevdiği ülkeyi sorduğunuzda, göğsünü gere gere “Türkiye!” cevabını veriyor. Bu sadece bir sevgi değil; bir bağlılık, bir aidiyet duygusudur.


Rosario’da 1932’de kurulan cami, yıllarca mahsun kalmıştı. Ama bugün, orası yeniden maneviyatın sembolü hâline geldi. Buenos Aires ve La Plata’da ise modern, sosyal aktivitelerle dolu mescitlere ihtiyaç var. Genç revert (İslam’ı sonradan kabul eden) Müslümanlara destek verecek üniversite platformları, sosyal alanlar ve en önemlisi de halkın dilini, kültürünü bilen, empati yeteneği güçlü din görevlilerine ihtiyaç var.


Özellikle, Mısır, Endonezya, Malezya, Arabistan gibi ülkeler buralara, İspanyolca bilen imamlar göndermeye başlamışlar bile. Hayat boşluk kabul etmez. Diyanet İşleri Başkanlığımızın, İspanyolca konusunda çalışmalar yapması, ilahiyat öğrencilerini Arjantin’e exchange programları ile göndererek hem ülkeyi ve insanları hem de dili öğrenen kaliteli gençler yetiştirmesi gerekmektedir. Latin Amerika dediğimizde içinde Ömerler, Khalidler, İsmael’ler, Fatıma’lar, Amine’ler olan 33 ülkeden ve yaklaşık bir milyara yaklaşan bir insan topluluğundan bahsediyoruz.


Bugün Arjantin’de yaklaşık yarım milyon Müslüman yaşıyor. Ve belki de en çarpıcı gerçek şu: İslamofobi neredeyse yok. İnsanlar hem Müslümanları hem de Türkleri seviyor. Dizilerimiz, yemeklerimiz, misafirperverliğimiz, burada kardeşçe bağlar kurmuş durumda. Bu bağ, yalnızca gündelik sohbetlerde değil, yüreklerde de hissediliyor.


Bu topraklarda yetişen Müslüman gençlik, sadece dil değil; kültürler arasında da köprü kuruyor. Üç-dört dil bilen, Türk kültürüne hayran, dinini gururla taşıyan gençler yetişiyor. Ve bu gençlerin hayalleri, Türk halkının yapacağı küçük bir katkıyla büyütülebilir, tüm Latin Amerika’da yankılanabilir.


Diyanet İşleri Başkanlığımız için Arjantin artık sadece bir ülke değil; bir emanettir. Buradaki potansiyel sadece rakamlarla ölçülemez. Her gün birilerinin İslam’la şereflendiği, her gün bir çocuğun “elif” dediği, bir kalbin secdeyle buluştuğu bu topraklar, bizim için hem bir fırsat hem de ulvi bir görevdir.


Şimdi bir adım daha ileri gitmenin zamanı. Rosario’daki camiyi restore etmek, Buenos Aires ve La Plata’da modern mescitler inşa etmek, gençlere alan açmak… Bu sadece Latin Amerika’ya değil, Türkiye’nin global gücüne de yapılacak en büyük yatırım olacaktır. Arjantin’le birlikte, Latin Amerika’yı yanına alan Türkiye, küresel bir güç olma yolunda çok önemli bir adım atacaktır.


Haydi gelin, Arjantin’de doğan bu güneşe biz de omuz verelim. Bu ışığı birlikte büyütelim. Çünkü her ateş bir kıvılcımla başlar. Ve o ateş, bir milletin ruhunu yeniden canlandırabilir.


Saglicakla kalin,

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum