MEALCİLER İYİCE SAÇMALADI-2

Bugünlerde mealciler yine garip şeyler söylemeye başladılar. Bunların bir kısmına gülüp geçiyorum. Kendi görüşlerini ispat için her şeyi reddediyorlar. Kur’an yeter, Peygamber-sahabe vs gerek yok, biz kendimiz anlarız diyorlar. Bu görüşlerinden bazıları;

1-Kuran’da geçen “Allah ve Rasulüne itaat edin”ayetlerindeki RASUL kelimesini de artık Kuran olarak alıyorlar, Peygamberi tümüyle devreden çıkartmak istiyorlar. Halbuki bu bir tahriftir, Kuran bütünlüğüne ve bugüne kadar gelen ittifaka ve icmaya aykırıdır. Ayrıca Rasule itaati emreden ayetten (yani Nisa 4/59’dan) sonraki ayetlerde de çok açık bir şekilde Rasul kelimesinin peygamber olduğu açıklanmaktadır:


“Onlara Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) ve Rasule (peygambere) gelin denildiğinde, o münafıkların senden büsbütün ayrıldığını görürsün.” (4/61)


“Biz bir Rasulü ancak Allah’ın izni doğrultusunda kendisine itaat edilsin diye gönderdik. Onlar kendilerine zulmettiklerinde (pişmanlık duyup) istiğfar etselerdi, Rasul (peygamber) de onlar için İSTİĞFAR etseydi Allah’ı tövbeleri kabul edici ve bağışlayıcı bulurlardı.” (4/64)


“Kim Rasule itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim de (bu itaatten) yüz çevirirse, (üzülme) biz seni onlara koruyucu, bekçi olarak göndermedik.” (4/80)..


Adeta onlar Peygamberimizin Allah’ın Rasulü olduğunu inkar ediyorlar. Allah ise şöyle buyuruyor: MUHAMMED ALLAH’IN RASULÜDÜR....), (Fetih, 29)

2-Mealcilerin bir başka sözleri de: “Hz. Peygambere Kuran dışında bir vahiy gönderilmedi, sünnet vahiy değildir. Kuran ve sünnet ayırımı yoktur, vahiy olarak sadece Kuran vardır” şeklindedir. Bu sözleri gerçekten bir vahamet ve garabettir. Çünkü önce sünnetle sabit olan ve Kuran’ın daha sonra tescil ettiği o kadar çok hüküm vardır ki, mesela;


a-Abdest ve gusül, b-Ezan ve kamet, c-Namaz vakitleri, d-Cuma namazı vd...


Bunlar sünnetin vahiy olduğunu göstermektedir.


Ayrıca SÜNNET (yani Hz. Peygamber’in açıklaması ve uygulaması) olmadan Kuran’ı tam anlayamayız ve yaşayamayız, hatta iki rekat namaz bile kılamayız. Namazlar kaç vakit ve kaç rekat kılınacak, zekat nasıl ve hangi miktarda verilecek, hac nasıl yapılacak?.. Bütün bunlar Kur’an’da farklı surelerde emredilmekte, ama nasıl tatbik edileceği konusunda Rasulullaha gönderme yapılmaktadır; Peygamber gibi namaz kılın, hac yapın, zekat verin vs.. Allah ve Rasulüne itaat edin, Rasule itaat eden Allah’a itaat etmiş olur, Sizin için Allah Rasulünde güzel örnekler vardır, anlamındaki ayetler hep bizi Peygambere yönlendirmektedir.


Mealciler, Peygamberimizi konuşturmak istemiyorlar, Kuran yeter diyorlar, ama bir ayeti açıklamak kendileri saatlerce konuşuyor, sayfalarca yazıyorlar. Hz. Peygamberin ortaya koyduğu dini anlayış ve pratiği yıkıp yerine kendileri yeni bir din inşa etmek etmek istiyorlar.

3-Mealcilerden birisi de şöyle diyor: “Sanki Rasulullah’ın yanında Buhari ve Müslim vardı da ona mı bakıyordu? Hayır, Kuran’a bakıyordu.”


Bu cehalete güler misiniz, ağlar mısınız? Buhari ve Müslim kitapları Rasulullah’ın hadisleri (söz ve fiilleri) ile ilgili sahih rivayetlerin toplandığı iki kitaptır. Peygamberi konuşturmamak için garip şeyler söylüyorlar ve gülünç hale geliyorlar.


4-Bazıları da şöyle diyor: “Buhari ve Müslim Peygamberimizden iki üç asır sonra yazıldı, tedvin edildi ve güvenilmez,” diyorlar. Halbuki Buhari ve Müslim’deki “hadisler” önceki hadis kitaplarında da vardı, önceki imamlar tarafından nakledilmişti. Buhari ve Müslim’in yaptığı sadece; bunlardan senedi sahih olanları seçmekti. Bu gerçeği görmek için Fuat Sezgin’in “Buhari’nin Kaynakları” kitabını okumak yeterli olacaktır.

5-Bu mealciler Kur’an’dan ayetleri cımbızla seçip, Kur’an sanki bugün inmiş ve Hz. Peygamber, sahabe, tabiin ve etba hiç konuşmamış gibi kendi kafalarına göre yorum yapıyorlar. Mesela vasiyet etmek farzdır, vasiyet etmeyen günahkardır, diyorlar. Halbuki vasiyeti emreden ayetin (Bakara, 180) hükmü, daha sonra inen miras ayetleri ile daraltıldı. (Buna teknik olarak tahsis, kısmi nesh denilir.)


Vasiyet ve miras ayetlerini beraber okuduğumuzda ortaya çıkan hüküm şudur: Vasiyet hükmü sadece miras alamayan akrabalar için geçerlidir, varis olanlara ayrıca vasiyet edilmez.. Bu konuda icma vardır. Bugüne kadar hiç farklı görüş nakledilmemiştir. Ama mealciler “Kur’an bütünlüğüne” dikkat etmedikleri yada göz önüne almadıkları, hadis ve fıkıh kitaplarına bir filin züccaciye dükkanına girdiği gibi girdikleri için her şeyi yıkıp döküyorlar; Usul, icma, ilim, alim vs dinlemiyorlar. Kendileri gibi olmayan herkese saldırıyorlar, günahkar görüyorlar. Şimdi de Müslümanları tekfire etmeye başladılar. Allah ıslah etsin. Bunlara çok dikkat etmek gerekir.

@Peki bu Mealcilik akımı nasıl başladı?


-Peygamberden uzak bir din ve Kur’an anlayışı (mealcilik), önce Hindistan’da İngilizlerin hakim olduğu bir dönemde çıktı ve bunlar kendilerine Kur’aniyyun dediler. Sonra bu akım Mısır’a sıçradı. Daha sonra Türkiye ve başka ülkelere sıçradı, bulaşıcı hastalık gibi bir çok kişiye bulaştı malesef..


Bunlar birer projedir. Allah ümmeti bu gibi kişilerin şerrinden korusun. Bu fitne çağında Kuran’ın, Hz. Peygamber’in, sahabenin ve Ehli sünnet alimlerinin yolundan ayrılmayalım, ilmi çalışmalara ve sohbetlere katılalım ve birbirimize çokça dua edelim..


Allah’a emanet olun.

(R. O)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum