"Bavê Kurdan" Sultan Abdülhamid'in Kürt Politikası (*) - II -

Hamidiye Süvari Alayları

Kürtlerin Babası olarak anılan Rahmetli Sultan Abdülhamid Han'ın, Kürtler üzerinde önemli iki politikası vardı.

Bunlardan biri kurduğu Hamidiye Alayları, diğeri ise Aşiret Mektepleriydi.

Günümüzde bile hâlâ tartışma konusu olan Hamidiye Alayları, Doğu Anadolu’da merkezi otoritenin sağlanması, devletin etkin olacağı yeni bir sosyopolitik dengenin kurulması, aşiretlerin askeri gücünden faydalanması, bölgede Ermenilerin sürdürdüğü faaliyetlerin engellenmesi ve muhtemel bir Rus saldırısına karşı bölge savunmasının güçlendirilmesi için teşkil edilmiştir. (TDV, İslam Ansiklopedisi, c.15, s.462)

Alayların subayları İstanbul’da askerî eğitim görmüş aşiret çocuklarından oluşacaktı. Bu ihtiyacı karşılamak için İstanbul’da Aşiret Mektebi adıyla askerî okullar kuruldu. Bu subaylar gösterdikleri başarılar ile üst mertebelere çıkabileceklerdi.

Bu alaylar, dört bölükten az, altı bölükten fazla olmamak üzere; her bölük dört takımdan, her takım da 32 neferden noksan, kırk sekiz neferden fazla olmayacaktır. Her alay en az 512, en fazla 1152 kişiden meydana gelecektir. Her dört alay bir liva sayılacak. Büyük aşiretlere bir veya birden fazla alay, küçük aşiretlere ise bir kaç bölük kurma hakkı verilecek şekilde düzenlenir. Ayrıca her alaydan bir çocuk seçilerek İstanbul’a gönderilecek, orada süvari mektebinde tahsil gördükten sonra mülâzımlık (teğmen) rütbesiyle memleketine veh1.jpg alayına dönecekti.

Hamidiye Alaylarının kurulması beş yıl sürdü. 1896’da Erzincan, Dersim, Erzurum, Diyarbakır, Van, Malazgirt, Urfa ve Doğu’da birçok yerde Hamidiye Süvari Alayı meydana getirildi.

1890 yılı başlarında kurulma çalışmalarına başlanan Hamidiye Alaylarının teşkilinin amacı bu konuyla ilgili belgelerde, “Askerlik hizmetinin umumileştirilmesi ve dolayısıyla Osmanlı Devleti’nin silahlı kuvvetlerinin sayıca arttırılması gayesiyle, askerî nizam ve hizmet altında tutulmayan, binicilik ve nişancılıkta meşhur, çadırda yaşayan aşiret fertlerinden süvari birliklerin oluşturulması” şeklinde açıklanmaktadır. 

http://www.saidnursi.deadlı sitede alaylarının kurulması amacı olarak şunlar ifade edilmiş; Sultan II. Abdülhamid, devletin Müslüman halklarını bir arada tutmaya büyük önem verdi. Doğu'daki Ermeniler arasında gelişen fanatik milliyetçi çeteler,  Sultan Abdülhamid’in bu bölgeye özel bir şekilde eğilmesine vesile oldu. Abdülhamid’in getirdiği çözümün çatısını da “Hamidiye Alayları” oluşturdu. Abdülhamid’in ismine kurulan bu alaylar, Güneydoğu’daki Kürt aşiretlerinden adam devşirilerek bölgeyi Osmanlı Devleti adına korumak amacıyla kurulan yarı askerî birliklerdi. Giderek büyüyen Rus tehdidine ve Ermeniler arasındaki milliyetçi örgütlenmeye karşı güvenlik unsuru olan Hamidiye Alayları, aynı zamanda Kürtlerin devlete olan sadakatlerini pekiştirmek gibi bir amaç da taşıyordu.

Nihat Gültepe de Hamidiye Alaylarının kurulmasının amaçlarını şöyle ifade etmiştir; Askeri disiplin içine alına aşiretlerden Doğu Anadolu için kolluk kuvveti olarak faydalanmak, düzenli süvari birlikleri oluşturarak, olası bir Rus işgaline karşı elde hazır kuvvet oluşturmak, dış tahriklere kapılan ve isyana kalkışacakları açık olan unsurları yola getirme, aşiretleri iskân ettirmek ve bunları medenileştirmek; onları disiplin altına alarak eğitmek, aşiret kavgalarına son vererek bu yöndeki bütün potansiyeli devlet lehine kullanmak, bu vesile ile yol, köprü, okul binaları vs. yaparak Doğu Anadolu'nun imarına çalışmak.( Nihat Gültepe, Hayat Tarih Mecmuası, Temmuz 1976 sy. 48)

Sovyet Rusyadöneminin resmi Kürt ayrılıkçı propagandisti ve Moskova Üniversitesi Kürt Enstitüsü Başkanlarından Dr. Celile Celil ise Moskova'da Kürtçe olarak yayımlanan Jiyana Rewşenbiri û Siyasiye Kurdan isimli kitabının 24. sayfasında Lazarev, "Sultan Abdülhamid'in Kürt hareketini susturma, güçten düşürme ve dumura uğratmada Hamidiye Alayları'nın önemli rol oynadıklarını" ileri sürmektedir.

Hamidiye Alaylarıbirçok savaşlarda Devlete ziyadesiyle faydası olmuştur. I. Dünya Savaşı patlak verdiğinde Hamidiye Alayları çok az bir fire ile devletin yanında yer aldılar. Osmanlı Devleti saflarında savaşa katılan aşiret birliklerinin toplamı 30 alaydan oluşan 4 tümen ve 1 yedek tugayıdır. Bu arada Aşiretlerin her iki Balkan Savaşı'na katıldıklarını ve gösterdikleri muvafakıyetlerden dolayı ödül ve madalyalarla taltif edildiklerini, Uzunköprü'den İstanbul'a kadar halk tarafından sevgi gösterileri ve törenlerle uğurlandıklarını belirtmekte fayda var. 1915 yılında "Mektepli bir kumandan" önderliğindeki bir avuç Hamidi, Mahabad'a (bugün İran toprakları içerisinde olan bir vilayettir) ilerlediler. Rusları Tebriz'e kadar püskürtüp, daha sonra bu şehri Ruslardan aldılar.

Aynı yılda Zorlu deresinde Kazak süvarileri tarafından kıstırılan Cibranlı Halil Bey, kendisinden 10 kat büyüklükteki Kazak süvari birliğini yeniyor ve birliğin komutanını bizzat kendisi öldürüyordu. Kazım Karabekir Paşa'nın yönlendirmeleri ile Hamidiler, Rus ordusunu Kafkaslara kadar kovalamışlardı.

Hamidiye Alayları, Kuvayı Milliye Hareketi'ne katılmış ve bölgelerinde önemli fonksiyonlar icra etmişlerdi. (Kuruluşundan Günümüze Hamidiye Alayları, Yeni Şafak Gazetesi, Erdal Şimşek.)

Hamidiye Alaylarının nasıl ve hangi amaçla kurulduğunu ve yaptığı yararları elimizdeki kaynaklardan size aktardık.

120 yıl önce kurulmuş bu alaylar hâlâ günümüzde tartışma konusu olmaktadır.

Günümüzde Hamidiye Alaylarının bir benzeri olan koruculuk sistemi getirildi.

Sultan Abdülhamid’in tek gayesi Doğu'daki yerlere o bölgenin insanları tarafından sahiplenerek kollanması güdülmüştü. Aynı amaçla günümüzde de korucular bu vazifeyi yapıyorlar.

21 Ocak 2010 tarihli Milliyet Gazetesi’nde PKK’nın hapisteki liderlerinden Şemdin Sakık, Can Dündar ile yaptığı röportajda şunları söylüyordu;

Benim projem şu: Bakın Kürt tarihinde Mir Alayları var, Hamidiye Alayları var, bugün de 90 bin kişilik Kürtlerden oluşan bir koruyucu ordusu var. Bırakalım bunlar eğer istiyorsa anlaşalım, 1000 kişilik veya 7000 kişilik ordunun bir askeri gücü olsun. Türk ordusuna bağlansın, sınır muhafızlığı yapsın.

Böylesi sözler nedense gündemde hak ettiği yeri almadı.

Diğer yandan Ayşe Hür, Sultan Abdülhamid’in Hamidiye Alayları ile ilgili olarak Kürt politikasını, 21.03.2010 tarihli Taraf Gazetesi’ndeki köşesinde şöyle dile getirmişti; “Asıl adıyla Hamidiye Hafif Süvari Alaylarının kurucusu ve isim babası II. Abdülhamid idi. Birbiri peşi sıra gelen toprak kayıplarını İslam’ın toparlayıcı ve yenileyici gücü ile önlemek, hatta sınırları eski haline çevirmek düşüncesi ‘Halife’ unvanlı II. Abdülhamid’in iç ve dış politikalarının temel motifiydi. Abdülhamid, Kürtlerin toplumsal yapısını iyi analiz etmişti. 1879’daki Şeyh Ubeydullah İsyanından Kürdistan’da silah zoruyla otorite kurulmasının olanaksızlığını öğrenmişti. Aynı  şekilde Arnavut ve Arap milliyetçiliğinden de asimilasyonun kolay bir iş olmadığını öğrenmişti. Zaten Abdülhamid’in tek etnisiteye (milli kimliğe) dayalı modern bir ulus-devlet kurmak gibi bir hedefi yoktu. Abdülhamid devletin resmî dini olan Sünni İslam dairesinde olduğu için doğal müttefik kabul edilen Kürtleri ‘eğiterek’ ve ‘örgütleyerek’ devleti eski gücüne kavuşturmayı planlıyordu. Eğitim işi, 1892’de kurulan Aşiret Mektepleri, örgütlenme işi de 1891’de kurulan Hamidiye Alayları aracılığıyla yapılacaktı.

Bu yazımızda Ayşe Hür’ün dediği gibi örgütlenme işi olan Hamidiye Alaylarından bahsettik.

Bundan sonraki yazımızda ise, eğitim işi olan Aşiret Mekteplerinden bahsedeceğiz ve son olarak da Kürt sorunu nasıl bu hale geldi, Rahmetli Koca Hakan’ın projeleri ve başka projelerin günümüzde de uygulanması konusunu ele alacağız.

 (*) Bavê Kurdan : Kürtlerin Babası

 

Cezmi Koç - Habername

yazarcezmi@hotmail.com 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum