Engin YİĞİTOĞLU
NEDEN AVUSTRALYA ?
Beni bilen bilir. Bana göre masum-sivil siyonist yoktur. Dolayısıyla ha İsrail'de ha Amerika'da ha Türkiye'de yaşıyor olsun siyonist, siyonisttir ve tüm dünyada insanlığın en büyük düşmanıdır. Bu durum, benim için tartışmaya kapalıdır. Hele ki, çift pasaport sahibi olup Filistin Gazze'de Müslüman kanı akıtıp sonra yaşamını sürdürdükleri ülkelere hiçbir şey olmamışçasına geri dönen ve hayatlarına kaldıkları yerden devam edenleri... Ancak Avustralya'daki olay başka!
“Neden Avustralya?” sorusunun cevabını, Avustralya hükümetinin ve halkının Gazze'deki soykırıma ne tepki verdiğine, Filistin'in tanınması konusunda ne tür açıklamalar, çalışmalar yaptığına bakmak lazım.
Saldırı sonrası İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, Başbakanı Netanyahu ve Dışişleri Bakanı Saar'ın Avustralya hükümetine karşı gecikmeksizin ayrı ayrı yaptıkları tehdit içerikli açıklamalara bakmak gerekir.
Avustralya boşuna seçilmedi. Zira, Filistin'e Gazze'ye en çok destek veren devletlerden biri de Avustralya ve tüm bir Ada halkıydı.
Dolayısıyla dünya, Gazze'deki tarifi imkansız siyonist zulüm karşısında muazzam bir İslami uyanış yaşamaya durmuşken, siyonist İsrail'den ise bir o kadar iğrenmeye-nefret etmeye başlamışken, dünyanın en sakin ülkelerinden birinde İslamofobiyi yeniden hortlatma, Filistin direnişini kötü gösterip zor duruma düşürme operasyonundan başka bir şey değildi bu. Nitekim siyonist işgalci devletten hiç vakit kaybetmeden Avustralya hükümetine karşı "antisemitikpolitikalar(ınız)dan kaynaklı" şeklinde suçlayıcı ve tehditkar açıklamalar ardı ardına gelir oldu.
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, yaptığı açıklamada, "Bunlar son iki yıldır Avustralya sokaklarında yaşanan Yahudi karşıtı şiddet olaylarının 'intifadayı küreselleştirin' şeklindeki Yahudi karşıtı ve kışkırtıcı çağrıların sonuçlarıdır. Avustralya hükümeti artık aklını başına toplamalıdır." ifadeleriyle, Avustralya'yı resmen aleni şekilde tehdit etmiştir.
Yine benzer açıklamalar İsrail Cumhurbaşkanı İsaacHerzog ve Başbakanı Netanyahu'dan gelmiştir. Herzog, "Ülkede yaşayan Yahudilere zarar gelmesini önlemek için, ülkede yayılan suç niteliğindeki antisemitizmi kökünden ortadan kaldırmak için kararlı bir şekilde harekete geçmesi gerektiğini defalarca uyardık." ifadelerini kullanırken Netanyahu ise, Avustralya hükümetinin Ağustos ayında Filistin Devleti'ni tanıyacağına yönelik açıklamasından sonra Avustralya Başbakanı Anthony Albanese'ye gönderdiği mektuba atıfta bulunarak, uyarılarına kulak asılmadığı, antisemitikpolitikalara devam edildiği ve Avustralya sokaklarında Yahudi nefretinin körüklediğine yönelik ifadelerle saldırıdan Avustralya hükümetini sorumlu tuttu.
Neticede Sidney'de bir sahilde Yahudi bir gruba 2 kişi tarafından gerçekleştirilen saldırıda 15 kişi yaşamını yitirmiş, onlarcası ise yaralanmıştı. Gelin görün ki, saldırının daha bir dramatik hal almasını önleyen olay ise, uzun namlulu silahla çevreye ateş açan saldırganlardan birinin, Ahmed el Ahmed isimli Suriye asıllı bir Müslüman tarafından kahramanca etkisiz hale getirilmiş oluşuydu. Yani bir kez daha gördük ve mutmain olduk ki "plan yapanların en hayırlısı Allah'tır."
Ne yaparlarsa yapsınlar, uluslararası katliam şebekesi siyonizme karşı tüm dünya insanları uyanışa geçmiş durumda. Hiçbir provokasyon, bu hakikati kolay kolay tersine çeviremez artık.
Bir diğer dikkat çekilmesi gereken olay da Suriye'den, Ortadoğu'dan bir türlü tam olarak çıkmaya yanaşmayan ve özellikle SDG-PYD-PKK'ya sınırsız destek sağlayan Amerikalılar'a karşı Suriye'de gerçekleştirilen ve 3 Amerikalı'nın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan saldırı. Bu olay sonrası ABD, DAEŞ'i suçlamış, dolayısıyla gerek kendisinin gerekse de SDG'nin "bölgedeki görevinin tam olarak son bulmadığı" mesajını vermişti.
Oysa bu dünya düzen(sizliğ)ini bilenler, yine gayet iyi biliyor ki, Avustralya saldırısı da Suriye'deki Amerikalılar'a karşı gerçekleşen sözde "DAEŞ Saldırısı" da, kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez düşüncesiyle malum şer güçlerinin kendi insanlarını kurban olarak verdikleri provokatif birer eylemlerdi.
Tarih bu iğrenç senaryolarla dolu. Dolayısıyla artık insanlar yemiyor. Hele ki, bizim gibi her türlü plana ve operasyona ŞERBETLİ olan bir millet!
Allah’a ısmarladık...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.