Nurhan Bahçe GENÇ
BİR BULUŞMANIN ANATOMİSİ
BİR BULUŞMANIN ANATOMİSİ
Habername ekibinin 26 Ağustos Çarşamba sabahı Kıymetli Belma hanım ve eşi Zeki beyin, Birikim- Biricik Anaokulunda, Küçük Çamlıca’nın eteklerinde, denize nazır bir güzel yerde buluşmamız için davet ettiklerinin ilanını gördüğümde gerçekten çok sevindim.
Çünkü uzun zamandır Habername’nin kadrosunda olmakla, aynı zamanda arkadaşlarım Feyza ve Safinaz’ dan dolayı çok öncesinden haberdaar olduğum Habername’nin takipçisiydim.
Zaman zaman Habername Genel Yayın Yönetmeni Kemal Bozkurt hocamın buluşmalarından bahsettiği, hatta değişik şehir ve mekanlarda buluştuklarını okudukça gıpta ve biraz da kıskançlıkla izliyordum. Tabii olarak hem whatsab gruptan hem de Habername’den neredeyse hergün isimlerini, konuşmalarını, yazılarını, latifelerini okuduğum insanlarla canlı karşılaşmayı da yakinen arzuluyordum.
Farkındayım ki, çok kıymetli bir grubun müntesibiydim.
Gerçekten buluşacağımız gün geldiğinde çok heyecanlıydım. Benim için de özel bir anlamı vardı, uzun süreli bir rahatsızlıktan sonra ilk defa ayakkabı giyerek dışarı çıkabilecektim. Bir taraftan şükür sebebim oldu o gün. Yaklaşık dört aydır evde aynı eşya, aynı mekan, aynı insanları görmek artık sıkılma boyutuna getirmişti beni. Her ne kadar bu cümleyi söylemekten çok ictinap etsem de aklımdan geçmedi diyemem.
Böyle bir ev hapsinden sonra sabah kalktım hazırlanıp taksi çağırdım. Arkadaşım Safinaz’ın fasih anlatımıyla, taksi şoförü yeri eliyle koymuş gibi bulması ve tam kapısının önüne kadar getirmesi beni mutlu etti. Bahçeden içeri girdiğimde şaşırdım, saat on denmesine karşın cümle hazirun benden önce yani hatta vaktinden önce gelmiş yerlerini almış, koyu bir sohbete dalmışlardı.
Ne yalan söyleyeyim, çok estetik bir kapıdan girdiğimde bu kadar güzel bir bahçenin ve gözlerinin içi gülen bir evsahibinin beni karşılayacağını ummamıştım.
Meyve ağaçlarıyla gölgelenmiş, yemyeşil çimenlerin halı gibi serildiği mekanda, başını kaldırıp baktığında denize uzanan bir ufuk görmek insana sanki derin bir nefes almanın rahatlığını yaşatıyordu. Öğretmenliğin verdiği dakikliğimle övünürüm hep beklemek ve bekletilmek rahatsız eder. Öğretmenlik hayatımda dersime geç kaldığım neredeyse hiç vaki değildir hatta en az yarım saat önce sınıfımda olurum diye övünürken kendimi randevusuna geç kalmış hasta ya da sınıfına geçkalmış öğrenci gibi hissettim. Sessiz ve suçlu geçtim yerime.
Habername istanbul kadrosundan geleceğini ifade eden kıymetli akademisyen, sağlıkçı, öğretmen, ve farklımesleklerden olan bu güzide topluluk, esasında Habername’ nin yazar kadrosunda olması vesilesiyle biraraya geldi. Diyebilirim ki bir çok defa değişik ve popüler yazarlarlabireysel buluşmalarım olmuştur ama ilk defa en az 10’u daimi yazarlarından ve 10’u da destekçi veya dostu olan yazar ve düşünür bir toplulukla beraber kahvaltı yapmanın mutluluğunu yaşadım.
Kendimi o güzelim özenle hazırlanmış üzeri şemsiyelerle kapatılarak ve masalar birleştirilerek hazırlanmış uzunca bir masanın önünde buldum. Zaten güzel insanlarla bir arada olup zamanı hissetmek, anın içinde olmak, değerli seçilmiş güzel cümleleri dinlemek, samimi gülümsemelere muhatap olmak, halin hatırının sorulması insanı nasıl kıymetli hissettiriyorsa, kendimi öyle değerli hissettim.
Yeşilin tonları, sabahın hafif serinliğiyle içimizi okşayan rüzgar, dışarının trafik gürültüsü, kalabalığı, lüzumsuzluğundan uzak bir sadelikle hazırlanmış masalarımız bir ince ruhla bize hitap ediyordu. Masaların üzerine serilen masa örtülerinin rengi bile özenle yakışmıştı, truncu renk. Onların üzerine her tabağın altına gelebilecek kağıt dantel suplalar bembeyaz ve gayet estetik haliyle dikkatlerden kaçmadı.
Türk milletinin milli içeceği, çayların kokusu bizi servis masasının önüne davet etti tabii olarak. Masada en az peynirli, patatesli beş çeşit börek ve poğaça çeşidini görünce eyvah dedim içimden, gitti bugünün diyeti. Yine de kendimi frenleyerek iki ince dilim börek ve kocaman tencerede önce göz doyuran menemene gözümü dikip dolu iki kaşık aldım tabağıma. Bir taraftan da arkadaşım Safinaz’a ‘yahu bizi düşünmemişler, zeytin, peynir, domates, salatalık olmaz mı?’diyerek masama yöneldiğimde, arkadaşım dört çeşit peynir, iki çeşit çok beğendiğim kaliteli zeytin ve gayet estetik kesilmiş koca bir tabak salatalık ve domatesi önüme sürüverdi. Utanarak sesimi kestim, beni duydular mı ki diye de etrafıma çaktırmadan göz attım, elhamdülillah duyan olmamıştı.
Buradaki çayın tadı, belliki sevgi ve özenle hazırlanmışyiyeceklerin lezzeti damağımızda kalacak.
Aynı zamanda bize bu güzel kahvaltıyı hazırlayıp, sunan iki güzel kıza ki; biri avukat, biri mühendis, Belma hanımın kızlarına sevgi ve muhabbetle teşekkür ederiz. Bahtları ve yolları açık olsun, Allah güzel insanlarla karşılaştırsın.
Bizlere bu kahvaltıyı ve bu güzel mekanı tahsis eden Dr. Belma hocam hoşgeldiniz konuşmasından sonra, İngiltere’de yaptıkları eğitimle ilgili çalışamalarından bahsederek Habername ekibini ağırlamaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi.
Kahvaltımızı yaparken Kemal hocam açılış konuşmasını yapıp toplanma sebeplerini anlatarak, Habername’nin desteklenmesi, tanıtımı, yazıların takibi, paylaşılması, yazar kadrosuna yeniyazarların katılmasından bahsetti. Doğrusu bir yayın organının hayat damarı sayıılan bu şeyler hepimize biraz vacip oldu gibi geldi bana.
Sonra sırasıyla cümle hazirun kendsini tanıttı, hoşsohbet ve latifeler eşliğinde. Dinlerken şaşırdığımı ifade etmeliyim, kadronun bu kadar seçkin ve eğitim seviyesinin bu kadar teknik olduğunu görmek beni mutlu etti. Kimler vardı derseniz, hemen hepsini, Kemel hocam ve ablaları Safinaz hocam ki çocukluğumuz aynı okulda geçti ve aynı kurumda çalışıyoruz, diğer ablası Feyza aynı okulda okuduk hariç diğerleriyle daha önce karşılaşmamış olmaktan esef, burada karşılaşmış olmaktan da mutluluk duydum.
Tanıtımdan sonra site için ne yapılabilir, daha nasıl geliştirilebilir, gençlere nasıl ulaşabiliriz, hangi strateji daha güncel ve ulaşılabilir olur gibi konularda kıymetli fikir ve teklifler dile getirildi. En güzel teklifi getiren iki katılımcıya şükür namazı kılmaları için seccade hediye edilerek, fotoğraf ve güzel temennilerle program nihayete erdi.
Geleneksel kahvaltıya katılan saygın ve akil insanlar ise şöyleydi, yazarlarından;
Habername genel yayın yönetmeni Kemal Bozkurt, Başyazarı Recep Koçak, Hemşehrim Dr. Selahattin Semiz, Mustafa Altınsoy, Avukat. Sezai Çiçek, Dr. Mehmet Bozkurt, Feyza Kaplan, bendeniz Nurhan Bahçe Genç, Erhan Bağ, Ferhan Sude Yazıcı.
Dostlarından; Prof. Dr. Mustafa Altındiş, Prof. Dr. Selma Altındiş, Safinaz Bozkurt, Mahmut Ayyıldız, Necmi Sarıyer, Cafer Ötgün, Erol Uçak, Turgıt Tunç, Ahmet Demirhan ve Mustafa Esat Bozkurt katıldılar.
Bu arada Erol Uçak beyin, Zeki Müren güzellemesini erken gidenler dinleyemedi.
‘Elbet bir gün buluşacağız bu böyle yarım kalmayacak’ , dedi gerçekten ortama uyan buğulu güzel sesiyle, mest olduk, tekrarını bekleriz.
Öncelikle ev sahibi, Belma hocama ve eşi Zeki beye, sonrasında vesile olan Kemal Bozkurt beyefendiye ve katılım sağlayarak güzel ve asude bir gün geçirmemize sebep olan her bir katılımcıya teşekkürler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.