BOGAZİÇİ MEDENİYETİ " Feriye Sarayları, Ortaköy, Boğaziçi Köprüsü"

FERİYE SARAYLARI

Feriye Sarayı ya da Feriye Sarayları, İstanbul Boğazı kıyılarında günümüzdeki Beşiktaş semtiyle Ortaköy semti arasında Çırağan Caddesi boyunca uzanan Osmanlı saraylarının eski adıdır. Saraylar günümüzde çeşitli kurumlar tarafından eğitim amacıyla kullanılmaktadır.

İstanbul Boğazı kıyılarında Osmanlı Hanedanı için yaptırılan ilk saray 1856 yılında kullanıma açılan Dolmabahçe Sarayı idi. Daha sonra 1872 yılında Çırağan Sarayı yaptırıldı. Ancak bu iki saray da Osmanlı ailesine yetmeyince Çırağan Sarayı'yla Ortaköy Camii arasındaki kıyı şeridinde ek binalar yaptırıldı. Balyan Ailesine üye mimarlar tarafından yapılan bu binalara ikincil binalar ya da yan binalar anlamında Feriye Sarayları adı verildi.

Deniz tarafında üç ana bina, bir cariyeler koğuşu ve iki katlı küçük bir binadan oluşan yapılar topluluğunun arkasında, yol tarafında ek binalar yer almaktadır. Bu saraylarda padişahın uygun gördüğü hanedan mensupları ile kışlık dairesi bulunmayan kişiler otururdu. Saraylar yaklaşık 3,000,000 m2 büyüklüğündedir.

ABDÜLAZİZ HAN’IN ŞEHADETİ

30 Mayıs 1876 Darbesi ile tahttan indirilen Abdülaziz Han,  4 gün Topkapı Sarayı'nda kaldıktan sonra, kaldığı yerden hoşnut kalmadığı için Feriye Sarayına nakledildi. Ancak Feriye Sarayı’na yerleştikten kısa bir süre sonra kendi yaptırmış olduğu bu sarayda 4 Haziran 1876 günü bilekleri kesilmiş olarak ölü bulundu. 3 Mart 1924 tarihinde Halifeliğin kaldırılmasına kadar Osmanlı hanedanının çeşitli üyeleri bu saraylarda yaşadı.

Hanedan üyelerinin yurtdışı edilmeleri üzerine bir süre boş kalan sarayların eğitim kurumları tarafında kullanılmasına karar verildi. 1927 yılında binaların bir bölümüne Yüksek Denizcilik Okulu yerleşti. Kabataş Erkek Lisesi de 1928-1929 öğretim yılında Feriye Saraylarının diğer bir bölümüne taşındı. 1967 yılında Galatasaray Lisesi'ne kız öğrenci alınınca Feriye Saraylarının bir kısmı lisenin kız bölümü olarak kullanıldı. Binaların Ortaköy Camii'nin yakınındaki diğer bir bölümü ise bakımsızlıktan uzun yıllar boş kalmıştır.

Günümüzde Kabataş Erkek Lisesi halen 1928 yılından beri kullandığı binalarda öğretime devam etmektedir. Galatasaray Lisesi'nin kız bölümü olarak kullanılan binalar 1992 yılından bu yana Galatasaray Üniversitesi'nin ilk kısmı olarak kullanılmaktadır.

1981 yılında Yüksek Denizcilik Okulu'nun Tuzla'ya taşınarak İstanbul Teknik Üniversitesi'nin Denizcilik Fakültesi haline gelmesi üzerine boşaltılan binalarda 1982 yılından itibaren Ziya Kalkavan Anadolu Deniz Meslek Lisesi hizmet vermeğe başladı. Sarayların bakımsız bir halde uzun yıllar boş kalan diğer bir kısmı ise 1995 yılında Kabataş Eğitim Vakfı tarafından restore edildikten sonra Feriye Lokantası olarak hizmete açıldı[5].

ORTAKÖY

Ortaköy'ün tarihinden gelen en önemli özelliği, farklı kültürlerden Türk, Rum, Gürcü, Ermeni ve Yahudi topluluklarının ve farklı inançların bir arada dostluk içinde yaşamasıydı. Ortaköy'e bugünkü çehre ve özelliğini kazandıran, iskelenin arkasındaki Ortaköy Meydanı'nın en belirgin ve egemen mimari öğesi Büyük Mecidiye (Ortaköy ) Cami’dir.

19 y. yıl camilerinden olan bu yapı, Abdülmecid Han tarafından Nigoğos Balyan’a 1853 yılında inşa ettirilmiştir. Barok mimarinin en güzel örneklerindendir. Caminin yerinde daha önce Vezir İbrahim Paşa’nın damadı Mahmut Ağa’nın yaptırdığı bir mescit vardı. 1721’de yaptırılan bu mescit, Patrona Halil ayaklanması esnasında yıkılmıştır. Onun yerine de Ortaköy   camii yapılmıştır. 1894 yılında gerçekleşen deprem görmüş, 1960’da göçme tehlikesiyle karşı karşıya kalındığı anlaşılınca güçlendirme yapılmış ve 1984’te geçirdiği yangın felaketinden sonra restore edildikten sonra eski ihtişamına kavuşturulmuştur.

BOGAZİCİ KÖPRÜSÜ

Avrupa ve Asya kıtalarını ayıran Boğaz' dan karşıdan karşıya kolayca geçebilme fikri yüzyıllar boyunca çekiciliğini korudu. İskit seferine çıkan Pers Kralı Darius' un 80 bin kişilik ordusu, gemilerin yan yana getirilmesiyle oluşturulan yüzer köprü ile Trakya'ya geçmiştir.

Mühendisler, Boğaz'ın bir köprüyle geçilmesi konusunda zaman zaman değişik projeler üretse de bunlar hep tasarı halinde kaldı. Örnek olarak 1940 yılında Nuri Demirağ'ın girişimiyle Türk mühendisler ve Amerikalı uzmanlar tarafından boğaz köprüsü projelendirilmiş ve bu işe talip olunmuştur ama o zamanki iktidar tarafından "boğaza köprü olmaz, yıkılır" diye bu teklif reddedilmiştir.

Yapım süreci

20. yüzyılın ikinci yarısında İstanbul'un hızla gelişmesi ve Avrupa-Asya arasındaki trafiğin artışı Boğaz'a köprü yapılmasını zorunlu hale getirdi. T.C. Karayolları İdaresi’nden, Boğaz'da köprü geçişinin 9 yerden mümkün olduğu raporunu alan dönemin Demokrat Parti' li Başbakan Adnan Menderes 25 Mayıs 1960'da teknik mühendislik (fizibilite çalışması, tasarım, inşaat kontrollüğü ve garanti süresince verilecek danışmanlık) hizmetleri için Türk-İngiliz ortak girişimi ile sözleşme imzaladı. Birkaç gün sonra meydana gelen 27 Mayıs Darbesi dolayısıyla bu projenin gerçekleşmesi ancak 1965 yılında Adalet Partisi'nin tek başına iktidara gelmesinden sonra olabildi.

1967'de konuda uzmanlaşmış dört mühendislik firmasından yeni bir proje hazırlamaları istendi ve en uygun öneriyi yapan BOTEK Boğaziçi Teknik Müşavirlik A.Ş. ve  Freeman Fox and Partners ortaklığıyla 1968'de anlaşma imzalandı. İnşaatı gerçekleştirecek firmayı seçmek için açılan ihaleyi de  Hochtief  AG adlı Alman ve  Cleveland Bridge and Engineering Company adlı İngiliz firmalarının oluşturduğu konsorsiyum kazandı. Köprünün inşaatına 1970 yılında başlandı. Anlaşmaya göre inşaatın maliyeti 21.774.283 ABD Doları'dır. İnşaat üç yılda tamamlanmış ve 29 Ekim 1973'te, Cumhuriyetin ilanının 50. yıldönümünde hizmete açılmıştır.

Avrupa ve Asya ile sabit bağlantı olarak Türkiye ulaşım ağının çok önemli bir halkasını oluşturan köprüde, o dönemden bugüne trafik artışı beklenenin çok üstünde gerçekleşti. Köprünün ilk hizmete açıldığı yıl günlük ortalama araç geçişi 32 bin iken 1987'de bu sayı 130 bine, 2004 yılında ise 180 bine çıktı. 1991 yılında otobüsler hariç ağır tonajlı (4 ton ve üstü) araçların köprüden geçişleri yasaklandı.

Boğaziçi Köprüsü 1978'den beri yaya trafiğine kapalıdır.

İstanbul Maratonu

İlk olarak 1979 yılında koşulan yarışın en önemli geçiş noktası Boğaziçi Köprüsüdür. Kıtalararası Avrasya Maratonu başladığı günden bu yana tam üç defa güzergah değiştirdi. Son yıllarda Halk Koşusu, 15 km ve Maraton olarak 3 farklı güzergahta koşulan maraton, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin organizatörlüğünde düzenlenmektedir. Türkiye'de uluslararası nitelikteki en önemli maraton yarışıdır. Sonradan adı İstanbul Maratonu olarak değiştirilmiştir.

ulvi_sevecen@hotmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.