Saadetin Geçmişine..

Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş; “iki Büyük nimetim var, bir anam biri yârim” der bir Türküsünde. Benim de gençliğime yön veren iki büyük hazinem vardı. Biri Prof. Dr. Mahmut Esat Coşan, diğeri Prof. Dr. Necmettin Erbakan. Coşan ana gibi, Erbakan yar gibiydi. Allah her ikisine de rahmetler eylesin.

Es’ad efendi asr ı saadet ikliminden, peygamber dilinden süzülen muştuları günümüze taşıdığı sohbet ve yazılarıyla gönlümüzü emzirir, ahlak ve maneviyat ufkumuzu tezyin eder, Erbakan hoca ise fikir ve zihin dünyamızı tebyin ve tebriz ederdi. Biri gençlik heyecanımızı inşa ve imar ederken, diğeri nefis ve ruh âlemimizi ipek böceğinin kozası gibi ilmik ilmik örerdi.

Her ikisi de Gümüşhanevi membaının İskenderpaşa çeşmesinden kana kana içmiş, Cumhuriyet Türkiye’sinin siyasi, sınai, ahlaki atmosferine damgasını vurmuş Mehmet Zahid Kotku rahmetullahın rahle i tedrisinde yetişmişlerdi.

Ne kutlu günlerdi. Allah rızası her işin başı, hizmet aşkı her türlü çilenin aşıydı. Dergâh ve parti gece ile gündüz gibi iç içe, dergâhta şarj olan gençler, partide deşarj olurdu. Dergâh suffe gibi mektep, parti tebliğ için bir seriyye idi. Bu sinerji toplumu evirmeyi başarmış, refah hareketini iktidara kadar taşımıştı.

Liseli yıllarda İslam dergisinin abonelik çalışmaları, siyasi mitingler, Kudüs geceleri, Ayasofya buluşmaları, fetih ve gençlik kutlamaları, başörtüsü eylemleri ve Coşan efendinin Ramuz sohbetleri o gün hayalimizi, bugün hatıralarımızı süsleyen, seyr-ü seferimizin en önemli kilometre taşları idi.

O yıllarda, 1987 veya 88, İstanbul’un fetih yıldönümü, Fetih ve Gençlik şöleni İzmir’de yapılmıştı. Ankara Merkez İmam hatip lisesinden iki otobüs katılmıştık. Tribünde yerimizi aldık, geçit törenini izleyeceğiz. Nevzat Laleli abi geldi, Ahmetciğim gel, Bilecik flamasını taşıyacak bir arkadaş eksik dedi ve böylece seremoniyi tamamladık.

Garip bir tecelli, yıllar sonra ilk atamam Bilecik iline çıktık. Gidince aradığım ilk adres MGV oldu tabi. Tabela var, ama balkonuna kuşlar yuva yapmış, ne gelen var ne giden. O tarihlerde parti müfettişlerinin Erbakan hocaya sundukları raporlarda her şeyin tastamam olduğunu, ancak sahaya inince durumun farklı seyrettiğini bilir, müşahede ederdik.

Geçmişte iki siyasi lider ve hareketle ünsiyetim oldu, gönül verdim ve destek oldum karınca kaderince. Önce Refah Partisi, Erbakan hoca, sonra Büyük Birlik lideri, Yazıcıoğlu. Her ikisi de ilkeli samimi ve adanmış insanlardı. Davanın çilesini çekmiş, bedel ödemiş, hareketiyle özdeşleşmiş, karizmatik liderlerdi.

Temel beyi de o günlerde tanımıştım. Büyük oğlu abimin, küçük oğlu benim sınıf arkadaşımdı. Çankaya’daki evlerinde iftar etmiştik. Eski milletvekili, ama henüz Sivas Belediye Başkanı seçilmemişti. Nezaket, zarafet ve birikimiyle herkesin muhabbet ve takdirini celp etmiş ‘abimizdi’.

Büyük Birlik lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun; “Bizim tarlayı çoktan sürmüşler” sözü, hem kulaklarımıza küpe, hem de gönüllerimizde bir sızıdır. Çok ağır ve açık yürekli bir özeleştiridir. Bu öz eleştiri maalesef refah tabanına nasip olmadı bir türlü. Anadolu irfanının hamuru, insanımızın duası, gözyaşı ve alın teri, körfez sermayesiyle mayalandı. Ne olduysa zaten, ondan sonra oldu.

Saadet'in geçmişine, refah günlerine kendi zaviyemden şöyle bir baktım. Heyhat, nereden nereye. Pazartesi-perşembe oruçlarından, karşılaşınca ve ayrılınca selamlaşmaya, abdest öncesi istibradan, işrak, kuşluk, evvabine, beşe beş katan, unutulmuş sünnetlerin ihyası için arı kovanı gibi işleyen bir cemaatten, celladına âşık Stockholm’lü sünepeye dönüşen bir teşkilat. O günlerin şahidi bizim kuşağın kahır ekseriyeti gibi bende içim yanarak, yüreğim sızlayarak izliyorum olup bitenleri.

“Bak, arslan hakikate, ispinoz kafesinde;
Tartılan vatana bak, dalkavuk kefesinde!
Mezarda kan terliyor babamın iskeleti;
Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti?”
Destan/ NFK

Oysa bu hareketin varlık amacı; ülkenin kaderine karabasan gibi çökmüş, batılılaşma ihanetinin baş müsebbibi ittihatçı zihniyete karşı, ‘önce ahlak ve maneviyat’ sancağı ile milleti şanlı geçmişi ve kökleriyle buluşturup, bizi biz yapan kadim değerlerle, sönmez pörsümez yeniye taşımaktı.

Bugün bu sancağı; “Dünya 5’ten büyüktür”, bu yüzyıl “Türkiye yüzyılı” olacak diyerek AB burçlarına, ABD uçlarına, BM kürsülerine liyakatle taşıyan, içlerinden çıkmış bir lider var. Saadetliler kendi kardeşlerine karşı anlamsız bir haset ve hınçla, Mısır’ı, Libya’yı, Irak’ı, Suriye’yi, Kudüs’ü unutarak, ‘baba katiliyle’ aynı safta yer tutup, soros destekli, çokuluslu güçlerin aparatı bir oluşumla ittifak halindeler. Arkadaşların içine düştükleri durumu gözden geçirmeleri için, Maide suresinden, Kuran ı Kerimin 116. Sayfasını teenni ile okumalarını öneririm.

Seçimin sadece oy vermekten ibaret olmadığını en iyi saadetliler bilir. Rahmetli Erbakan hoca: “iki siyasi parti vardır; bir millî görüş, diğeri hepsi” derdi. Olay bugün tam da bu minvaldedir.

İmanın şiarı; müminlere karşı şefkatli, alçak gönüllü olmayı, muarızlara karşı izzetli ve vakur olmayı icap ettirir. Aynı şekilde “inançlarımızı eğlence ve oyun konusu edinenleri ‘dost ve idareciler’ edinmemeyi” gerektirir. Ve ilahi bir vaattir; Allah Müslümanlara zulmeden toplumu doğru yola eriştirmez.

Kılıçdaroğlu’nun ’seccade’ skandalında yeni perde! Bir fotoğrafta ortaya çıktı

“Ey mü’minler! Sizin gerçek dost ve yardımcınız ancak Allah ve O’nun Resûlü’dür; bir de Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı dosdoğru kılan ve zekât veren mü’minlerdir.
Kim Allah’ı, Resûlü’nü ve mü’minleri velî (ve dost) edinirse, işte Allah taraftarı onlardır; mutlaka galip geleceklerdir.”
(5/55,56)

Dostluğun önemi, adresi ve mükâfatı gayet açık ve net. Zahid Kotku (rah); “Müslümanlık kardeşlikten ibarettir, Müslümanlığınız kardeşliğiniz kadardır” buyurur.

İçinde millet düşmanlarının fokurdaştığı gayri milli ittifakta saadetin rolünü varın siz takdir edin. Zira hiçbirisi samimi değil. Hepsi; hem birbirlerine karşı, hem de millete karşı takiyye yapıyorlar. Bunu da en iyi kendileri biliyor, aziz milletim de seyrediyor. Gün geçtikçe de bu seyir daha eğlenceli olacağa benziyor.

Cümleye dâreyn saadetler dilerim.

Gün ola harman ola.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum