Lütfi AYHAN
“Bütün Fakirler Siyahtır”
Başlıktaki cümle, dünyaca ünlü ağır sıklet dünya boks şampiyonu Mike Tyson’a aittir. (Tyson kim? 30 Haziran 1966'da Brooklyn'de doğan Michael Gerard Tyson, 90'lı yıllarda hapse girdikten sonra Müslüman oldu. Müslüman olduktan sonra adını Malik Abdul Aziz olarak değiştirdi. Kariyerinde 44’ü nakavt olmak üzere 50 galibiyeti ve 6 yenilgisi vardır.)
Bu cümleyi bir başkası söylese bu kadar değerli olmazdı. Onun söylemesi neden değerlidir? Çünkü kendisi, günümüzde dünyanın lideri konumunda olan bir ülkenin siyahi bir vatandaşıdır. Yani, son iki asra damga vurmuş, Batı medeniyetinin yüzyılı aşkın süredir bayraktarlığını yapan ABD’nin gerçek yüzünü ancak orada yaşayan ve onu özünden tanıyan biri gösterebilir.
“GÜÇLÜ HER ZAMAN HAKLIDIR”
Batıl temeller üzerinde yükselen Batı medeniyetinin son temsilcisi olan ABD, birçok alanda üstünlük elde etmesine rağmen ne kendi halkına huzur verebildi ne de dünyaya esenlik getirdi. Getiremedi, getiremez de. Çünkü fıtratı, özü, temeli bozuk. İnsana, hayata, maddeye, paraya, dünyaya ve sonsuzluğa bakışı sakat ve hastalıklıdır. Bu yüzdendir ki onun önemli bir vatandaşı olan Mike Tyson’ın cümlesi önem taşır. O, siyah ve fakir bir gençken çektiklerini, dünya ağır sıklet boks şampiyonu olduktan sonra yaşadıklarıyla kıyaslayarak “batıl Batı’nın” son temsilcisi ABD’nin çarpık özünü ve çirkin ruhunu özetlemiştir.
Tyson’ın sözünü açacak olursak: “ABD sadece fakir siyahları değil, fakir ve zayıf olan herkesi ezen, aşağılayan ve dışlayan bir anlayışa sahiptir.” “Güçlü olan hep haklıdır” anlayışı ABD siyasetinin özünü oluşturur. Bu anlayış, İslam’ın getirdiği “haklı olan güçlüdür” ilkesinin tam zıddıdır.
(Bu satırları okuyan bazı arkadaşlar, İslam dünyasının mevcut durumda —başta adalet olmak üzere— birçok alandaki perişanlığına bakarak ABD hakkında yazdıklarımı garipseyebilir. Ancak ben ABD’yi mevcut İslam dünyasıyla değil, İslam’ın özüyle karşılaştırıyorum. İslam dünyası bir sapmanın sonucu olarak bugünkü hâle gelmiştir. ABD ise öz olarak böyledir; dayandığı medeniyet temelleri bozuk olduğundan istese de “iyi” olamaz.)
İSLAM NE DİYOR, BATI NE DİYOR?
Dinimiz İslam’a göre insanların üstünlüğünün tek bir ölçüsü vardır: Takva. Zenginlik, güzellik, gençlik, soy, sop, renk, makam, şöhret, para veya coğrafya… Bunların hiçbiri belirleyici değildir. Üstünlüğün tek ölçüsü “takva”dır.Konu ile ilgili ayet ve hadisleri çoğumuz ezbere biliriz. Bu yüzden onların yerine, bu teorik ilkelerin hayattaki yansımalarına dair birkaç misal vereceğim:
A — İslam ırkçılığı reddeder.
Bunun en büyük örneklerinden biri, İslam dünyasının en kutsal mekânı olan Kâbe’nin örtüsünün siyah olmasıdır. Bununla birlikte bu kutsal mekânda (Kâbe’de) tek bir kişinin mezarı vardır: Hacer Annemiz. O bir köledir ve siyahtır. Yine, bu mukaddes binanın üzerine çıkarak ilk ezanı okuyan kişi Bilâl-i Habeşî Hazretleridir; o da siyahtır.
B — Peygamberimizin ordu komutanı da siyahiydi.
Resûl-i Ekrem Efendimizin vefatından kısa süre önce Bizans’a gönderilmek üzere hazırlanan ordunun komutanı Üsâme’dir. O da siyahtır. Üstelik o orduda Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer bile bulunuyordu.
C — Ebû Zer ve Bilâl-i Habeşî arasındaki hadiseyi unutmayalım.
Ashab-ı kiramın büyüklerinden olan Bilâl-i Habeşî (r.a.) siyah bir köleydi. Bir gün Ebû Zer (r.a.) ile aralarında bir görüş ayrılığı yaşandı. Tartışma sertleşince Ebû Zer, Bilâl’e:
— “Sen bu işlerden anlamazsın, siyah kadının oğlu!” dedi.
Bu sözden incinen Bilâl bunu Resulullah’a bildirdi:
— “Müslüman olduktan sonra hâlâ ırkımızdan dolayı suçlanacak mıyız Ya Resûlallah?” diye sordu.
Peygamber Efendimiz Ebû Zer’i çağırdı ve ona:
— “Sen Bilâl’e böyle mi söyledin?” diye sordu. Ebû Zer utancından cevap veremedi.
Peygamberimiz şöyle buyurdu:
— “Demek sende hâlâ cahiliyenin kötü adetleri var. İnsan hiç derisinin rengi nedeniyle suçlanır mı? Mühim olan Allah korkusu değil midir?”
Hikâyenin devamı bilinir…
Bu ve yüzlerce örnek, Mike Tyson’ın dile getirdiği “batıl Batı” anlayışına karşı İslam’ın ne kadar yüce ve ilerde olduğunu gösterir.
MUHAMMED ALİ VE MALCOLM X DE ABD’NİN GÖRÜŞLERİNİ ÇÖPE ATMIŞTI
Konuyla ilgili Malcolm X’in ve ünlü boksör Muhammed Ali’nin görüşleri de çok değerlidir. Malcolm X, 1964’te hac için Mekke’ye gittiğinde yaşadıklarını mektuplar hâlinde kaleme almış ve çok güzel analizler yapmıştır.
25 Nisan 1964 tarihli mektubunda şöyle der:
“Dünya üzerindeki en kutsal şehir olan, gayrimüslimlerin gözleriyle seyrinin bile haram olduğu Mekke-i Şerif’te hac ibadetimi henüz tamamladım. Arabistan dışından gelen 226 bin kişi var. En büyük kafile, 600’den fazla otobüsle gelen 50 bin kişilik Türkiye kafilesi. Bu durum, Türkiye’nin yüzünü İslâm’dan çevirdiğini iddia eden Batılı propagandayı yalanlıyor.Geçtiğimiz hafta, her renkten insanın bana gösterdiği cana yakınlık karşısında büyülenmiştim…”
Konuyla ilgili Muhammed Ali’nin Hristiyan annesine sorduğu şu sorular da dikkat çekicidir:
“Hristiyanlara bakıyorum, en değerli saydıkları kişi Hz. İsa. O beyaz tenli, sarı saçlı, mavi gözlü olarak resmediliyor? Niçin Papa beyaz, melekler beyaz, Meryem beyaz, hatta Afrika’daki Tarzan bile beyaz?” (Bu arada gerçekten İsa Efendimizin fiziki özellikleri nasıldı? Bu renkler o bölgeye uyuyor mu?)
(Bu konuşmayı YouTube’da “Muhammed Ali niçin Müslüman oldum” yazarak izleyebilirsiniz.)
Kısaca Mike Tyson’un verdiği (TÜM FAKİRLER SİYAHTIR) hükmü batıl Batı’nın günümüzdeki temsilcisi ABD ‘nin ciğerini! göstermesi açısından pek önemlidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.