Dünyalık Her Amaç Küçük, Geçici Her Hedef Basittir

Ademoğlu, asıl vatanı bu dünya olmadığından, ömrü boyunca ne yaparsa yapsın, bir gölgeler diyarından ibaret olan bu misafirhanede kamil manada mutluluğa, gerçek bir saadete ve hakiki bir huzura eremez. Dünyevi bütün istekleri yerine gelse, tüm arzuları tecelli etse, bütün emellerine kavuşsa dahi, insanoğlu asla bitmeyen bir saadetin, eksiksiz bir selametin ve hakiki mutluluğun kapısını aralayamayacaktır.

Bu sonsuz hakikatten habersiz akıllar ve biçare gönüller, ömür boyu olmayacak bir duaya âmin diyorlar. Gerçekleşmeyecek bir rüya, çöldeki bir serap bu.İnsanı bu dünyada vardığı hiç bir hedef sonsuz mutlu etmez. Para, şöhret, makam, güç, evlat, mal... Hiçbiri, ama hiçbiri, Ademoğlunun derdine derman olamaz.


Bu sebeptendir ki, susuzluğunu dindirmek için durmadan deniz suyu içen bahtsızlar gibidir mutluluğu bu diyarda arayanlar. İçtikçe susarlar susadıkça içerler. Netice malum; vade dolduğunda, ayrılık gemisi (bir daha dönmemek üzere) bu gölgeler aleminden demir alır ve perde iner ve hayat filmi sona erer.


Gafil ve bahtsız insanlardan geriye, sadece ah- ü vahlar ile üzerinde "Hüvel Bâkî" yazılı bir mezar taşı kalır. O taşın başına ara sıra bir baykuş konar ve tüm gafiller adına o bahtsızlara sorar: "Nerede anan, nerede yârin? Nerede paran, nerede malın? Tahtın gitti, bahtın bitti, şöhretin öldü, makamın çöktü... Maddi ve dünyevi neyin varsa toprak oldu, kül oldu. Feleğin rüzgarı, hepsini yokluk denizine savurdu."

Peki Nedir Bu Mutluluk? İnsan Ona Nasıl Kavuşur?

Cevap, her şeyin sahibi ve yaratıcısı olan Allah'ımızın son ilahi mesajı Kur'an-ı Kerim'dedir. "İnsan Kullanma Kılavuzu" olarak da tarif edilen Kur'an'a göre, bu dünya, hakiki saadetin ve kalıcı huzurun asla bulunamayacağı bir imtihan yeridir.


Her aklı başında insan bu gerçeği insanın yapısını inceleyerek görebilir. İnsan; beden, akıl, ruh, nefis, gönül ve vicdan gibi birçok unsurdan müteşekkil bir sistemdir. Bu parçaların birbiriyle olan bağlantıları, dengeleri ve uyumu, ancak ilahi kılavuzun talimatlarına göre ayarlandığında sağlıklı işler. Bu öğelerin nasıl sağlam kalacağı yine Kur'an ve Sünnet'te izah edilmiştir. Kılavuzdaki kurallar ihlal edildi mi, insan makinesinde aksaklıklar kaçınılmaz olur.

Bu hakikati tam manasıyla kavrayamayan medeniyetler, ideolojiler ve sistemler ise, bu parçaları yerli yerine oturtamadıklarından ya da aralarındaki dengeyi yanlış kurduklarından, ya tamamen bozulurlar ya da sık sık arıza verirler. Neticede bu eksik ve yanlış anlayışlar, insanın nihai hedefi olan mutluluğu asla temin edemediler, edemiyorlar ve edemeyecekler. Bu yolun son iddialı yolcusu olan Batı medeniyeti ise, hem yolu hem de yolcuyu perişan etmeye devam ediyor.

Netice Ve Çare


O halde yapılacak tek şey vardır: Kâinatın, zamanın, mekânın, insanın ve her şeyin yaratıcısı olan Allah'ın, "İnsan Kullanma Kılavuzu"nu hakkıyla okuyup, ona göre bir hayat sürmek. Mutluluk asırlardır Ademoğlunun peşinden koşturduğu bu esrarlı kelime, henüz herkesi kapsayıcı, her şeyi dışarıda bırakıcı bir tarifle tanımlanamamıştır. En makul tarif ise şudur: Beden, akıl, ruh ve gönül gibi insanı oluşturan unsurların dengeli ve uyumlu bir şekilde çalışmasıdır mutluluk. Dünyaya dünya kadar, ahirete ahiret kadar, akla akıl kadar, gönle gönül kadar, maddeye madde kadar, manaya mana kadar değer verilirse, işte o zaman denge sağlanmış olur.

Bu dengeyi kurabilen insanlar, tüm sıkıntı ve zorluklara rağmen mutlu ve huzurludurlar. Zira onlar, her şeyden önce kendi içlerindeki madde-mana, akıl-ruh dengesini sağlamaya çalışırlar. Onlar, "Her şeyin sahibi olan bir Allah var. O bizi görüyor, gözetliyor ve her şey O'nun elinde" diyerek gönüllerini ve akıllarını teslimiyetle rahatlatırlar.


Onlar şunu kesin olarak bilirler: Bu dünya ve içindeki her şey, sonuç itibarıyla basit ve geçicidir. Bu yüzden, burada elde edilen her amaç nihai manada basit, varılan her hedef ise küçüktür.


Müslümanlar ise, bu dünyada mutluluğun kokusunu az çok alabilen bahtiyar insanlardır. Çünkü onların nihai gayesi, Allah'ın rızasını kazanmak ve sonsuz mutluluk yurdu olan cennete nail olmaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum