Teslime Gülsen NURDOĞAN

Teslime Gülsen NURDOĞAN

Güzel Yaşayanlar Güzel Ölür

Rasim Özdenören de vefat etti. Hani şu yedi güzel adamdan bir tanesi. Vefat haberinin altına onun sözlerini paylaşıyor insanlar. Mesela; "Hem bu deveyi güdecek hem bu diyarda kalacağız. Çünkü deve de bizim diyar da."

"Gene söylüyorum, hayatın bütün anlamı kitaplardan ibaret değil. Ama hayatın bazı anlamlarını kavrayabilmek için arada bir kitaplara, dergilere de bakmak gerekli sayılmalı. Okuyunca da hayattan kaçmak için değil, hayata müdahale için okunmalı."

"Kardeşlerim!.. İçinizdeki İslamı gösterin. Çünkü İslam, sizin üzerinizde görünmek ister. İman gizlidir, islam açık. İman kalptedir, İslam zahirde. İslam şeriatsa, şeriat sizin amellerinizde görünmek ister."

"Edebiyatta 'kinaye' diye anılan bir sanat var. Düşünceyi dolaylı yoldan ya da üstü örtülü olarak anlatmak sanatına deniliyor. Dolayısıyla üstü örtülü söylenmiş ya da girift biçimde ifade edilmiş her metni kötü edebiyatın örneği olarak görmek yanlıştır. Bunun tersi de doğrudur: yalın biçimde ifade edilmiş her metin de iyi edebiyat örneği olmayabilir."

"Ölünün vasiyeti. Demek ki öldükten sonra olacak şeyler ilgilendiriyor insanı. Tuhaf bir şey."

"Kimi zaman başkasının adaletindense, kendi inandığına sığınmak yeğdir."

"...aslında biliyor musunuz, biz hepimiz lüzumundan fazla ciddiyiz.. belki de bunun için mutlu olamıyoruz."

"İnsan çevresini kolladığında, onu ayartacak ne kadar fısıltılarla dolu bir hayat ortamında yaşadığını görünce şaşar."

"Peygamberimiz (s.a.v.), güzel kokuyu severlerdi," dedi, "bana üç şey sevdirildi" diye buyurmuşlardı bir gün. Onların biri güzel kokuydu işte."

- "Öbür ikisi neydi dede?"

- "Kadın ve namaz."

- "Ben kadınları sevmiyorum," dedi çocuk.

- "Sevmiyor musun? Niye?"

- "Dedikodu yapıyorlar," dedi çocuk.

- "O zaman kadınları değil, dedikoduyu sevmiyorsun sen, dedi adam."

"Bir kimse zalim bir padişaha âdildir dese kâfir olur demişler. Ve susuyordu âdil dememek için zalime."

"Bugün Müslümanlık belki de dünyanın her yerinde, şu veya bu tonda, şu veya bu bağlamda şu soruyla karşılaşıyor: Siz ne istiyorsunuz? Basit, yalınkat bir cevapla: “Sadece Müslümanca yaşamak” denildiğinde şaşkınlık yaşanıyor. Peki böylesi basit bir talep için bu hengame niye? Bu vaveyla bu kadar basit bir talep için mi koparılıyor? Bu basit cevap karşısında şaşkınlık yaşanıyor, ama öte yandan bu kadar basit bir dilekte bulunan birinin dünyanın çoğu yerinde zindanlara atılması, işkencelere uğratılması umursanmıyor. Bunlar olağan görülebiliyor."

Güzel yaşayan güzel ölürmüş işte. Bak Rasim Özdenören, ne güzel sözler bırakmış geriye. Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, buyurmuş Allah'ın Rasülü sallalllahü aleyhi ve selllem.

Ah güzel yaşamak! Hasretimiz ve özlemimizsin. Fakat kolay değil çünkü bazı huylar fıtrata yapışıyor. Hani öyle oluyormuş gerçekten. Peygamberimiz aleyhisselam, bir tepenin yer değiştirdiğini duyarsanız inanın fakat bir insanın huyunu değiştirdiğini duyarsanız inanmayın buyurmuş. (İmam Suyutî, bu hadisin zayıf veya sahih olduğuna dair bir işarette bulunmamış. Haysemî ise, -Ahmed b. Hanbel’in Ebu’d-Derda’dan rivayet ettiği bu hadisin rivayet zincirinde bir inkıta/kopukluk olduğuna dikkat çekmiştir(Mecmau’z-Zevaid, 7/196)

Aynı şekilde Kur'an-i Kerim, İsra suresi 84. ayette de "Herkes kendi şekline göre davranır." buyurulmuş. İnsanı yaratan Allah böyle bildirdiğine göre bunun için hayıflanmamalıyız. Fakat hoşlanmadığımız huyları düzeltme konusundaki gayretimizi sorgulamalıyız. Lâkin aslolan, huyların ne amaca hizmet ettiğiymiş. Yani şöyle örneklendireyim; sert mizaçlı olmak kötü değilmiş de bunu zulüm için kullanmak kötüymüş mesela. Sert mizaçlı birisi adalet için sertse iyiymiş. Hz. Ömer gibi.

Güzel yaşayıp güzel ölmekten bahsediyorum. Ve Rasim Özdenören'den. Böyle insanların vefat haberlerinin onların yaşantı ve sözleriyle zikredilmesi hoşuma gidiyor, imreniyorum. Ah diyorum şöyle bir ömür de bana nasip olsa! Ve günü geldiğinde şöyle bir vefat haberiyle de ben şaduman olsam diyorum! Yakın zamanda aramızdan ayrılan gıpta ettiğim bu kişilerden bazıları; Ömer Döngeloğlu, Sezai Karakoç, Mevlana İdris Zengin, Abdulmetin Balkanlıoğlu, Nuri Pakdil... Sayıyı daha da artırabiliriz. Allah hepsine rahmetiyle muamele etsin.

Sözün özü de şu ki; Allah'a ve kitabına, Allah'ın Rasülü Hz. Muhammed aleyhi ve selleme itaat etmek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum