Hani Bir Derinliğimiz Olacaktı Bizim?!..

Hani sen dostluğunla ay ışığım, bense durgun suyun olacaktım senin?

Hani pırıltılı ışıkların bana yansıyınca, bakanlara doyumsuz hazlar veren coşkulu ışıltılar yanıp sönecekti üzerimizde?

Hani sudaki derinliklere yol bulacaktı aydınlığımız… 

Hani bir derinliğimiz olacaktı bizim; kimselerin keşfedemediği, bilemediği, okyanusların ortasındaki ıssız bir ada gibi...

Yahut; suyla dolu bir bardağın içindeki minik bir hava kabarcığı misali, kendine özgü, özel ve ulaşılmaz…. 

Hani karanlık gecelerde cömertçe denize yansıyan kutup yıldızının ışığı gibi hep umudu çağrıştıracaktı dostluğumuz…

Hep iyiyi, güzeli, güzelliği…

Kötüyü, çirkini, yanlışı savacaktı hepten ve düpedüz bir hayat kurtaracaktı! 

Şimdi tüm o insanlar, kelimeler, satırlar, düzenler, alışkanlıklar, boyutlar, bilinenler, bilinmeyenler…

Hepsi, bütün hepsi suçludur bana göre.

Dostluk bir ‘ayrık otu’ gibi biter mi bunca şeyin orta yerinde? 

Gün gelir adalar da sular altında kalır, hava kabarcıkları da söner gider sessizce…

Kimse de dönüp bir daha bakmaz onlara.

Yoklukları fark edilmez bile.

Zaten nasıl fark edilsin?

Bir hava kabarcığının veya adanın hayat kurtardığı görülmüş müdür hiç? Üstelikte nefessiz kalmış, boğulmak üzere olan bir adamın hayatını! 

HABER NAME/ 27.01.2012

canbolatugur@gmail.com/ https://twitter.com/ugurcanbolat

  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum